Adaylığını Truva Otelinde düzenlediği basın toplantısıyla açıklayan Prof.Dr. Arzu Mirici’ye destek olmak amacıyla toplantıya katılan 40 kadar akademisyenin ise ağırlığının gençlerden olması dikkat çekti. Prof.Dr. Arzu Mirici adaylık açıklamasında yaptığı konuşmada ise şu noktalara değindi; “Kazdağı, Assos, Truva, Çanakkale Boğazı ve Gelibolu yarımadasının ortasında bir "Üniversite Kenti "olmaya karar veren Çanakkale'de; Dünyanın en güzel kentindeyiz. Ancak bizler dünyanın en güzel üniversitesinde değiliz. Çalışanların mutsuz, üretimin yetersiz ve uygulamaların hukuksuz olduğu bir üniversitedeyiz. İçinde bulunduğu kentin doğal, sosyal, kültürel ve tarihi özelliklerinden aldığı güçle çok daha iyi konumda olması beklenirken bütün bu olumsuzlukların sonucu olarak, maalesef üniversitemiz aynı yıl kurulan yirmi iki üniversite arasında bile hak ettiği yere gelememiştir.”
“ÜNİVERSİTEMİZ HAK ETTİĞİ YERDE DEĞİLDİR”
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde yaşanan en büyük sorunun öğretim elemanlarının ve idari personelin maruz kaldığı hukuksuz uygulamalar olduğunu belirten Prof.Dr. Arzu Mirici; “Bugün üniversitenin en büyük sorunu çalışanların karşı karşıya kaldığı hukuksuz uygulamalar ve yetkinliğe dayalı olmayan atamalardır. Kadrolarını alamayan isimler, beklenen süreler, yaşanan zorluklar gerçektir ve belgelere dayanmaktadır. Kadrolarını alamayan akademisyenlerin dörtte biri başka üniversitelere gitmek ya da emekli olmak zorunda bırakılmıştır. Bu durumun Yüksek Öğrenim Kurumundan kadro alınamaması ile açıklanamaz.”
“ÖZLÜK HAKLARI İHLALİ TAMAMEN YASAL BİR SORUN”
“Akademik personel alımı akıl almaz hukuksuzluklara sahne olmaktadır. Kriterlere uymayan ilanlar, sınava girilmeden açılan kadrolar, uygunsuz jüriler, anabilim dalı ya da bölüm başkanının haberi olmadan açılan ya da ihtiyaç bildirildiği halde açılmayan kadrolar, üniversitede sistemli bir kayırmacılığın kanıtı olmuştur. Çalışanların özlük haklarının ihlali tamamen yasal bir sorundur, hukuka bağlı kalınarak, hızla düzeltilmelidir. Kadrolarının verilmemesi ve/veya geciktirilmesi yoluyla zarara uğrayan sadece kişiler değildir. Üniversite ve ondan beslenen kurumlar bir bütün olarak zarar görmektedir.”
“DÖRT YILDA REKOR DÜZEYDE İDARİ DAVA AÇILDI”
Prof.Dr. Arzu Mirici, öğretim elemanları ve idari personele zorunlu yer değiştirme yapıldığını ve bu suretle personelin cezalandırıldığını söyleyerek, yapılan bu yer değiştirmelerin belli bir kritere dayalı olmadığını belirtti; “Personelin herhangi bir kriter ya da sisteme dayanmayan yer değişiklikleri; bilgiye, yetkinliğe ya da deneyime dayanmayan atamaları, belli olmayan görev tanımları yalnız kişilerin motivasyonlarını kırmakla kalmayıp, üniversitenin bütün işleyişini tehdit etmektedir. Kasıtlı olarak engellenmiş dikey hiyerarşi ve bazı birimlerde hiç yapılmayan akademik kurul toplantıları fikirlerin paylaşılmasına engel olmaktadır. Özellikle personelin yer değiştirmesine ilişkin düzenlemeler ile usulsüz ve dayanaksız a konu olmuş ve yine soruşturmalar geçtiğimiz dört yıl boyunca rekor düzeyde idari davaya rekor düzeyde idare aleyhine sonuç elde edilmiştir.”
“Bu katılımcılıktan uzak, yetkinlikle ilgili olmayan ve mobbingi alışkanlık haline getirmiş yönetim anlayışı, sadece kişiler için değil üniversitemizin ve ülkemizin geleceği içinde önemli bir tehdittir. Önümüzdeki günlerde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi rektörün ü seçiyor. Bizler kendimizi aydın ve sorumlu bireyler olarak tanımlayan ve üniversitenin gelişmesine katkı vereceği açık olarak görünen akademisyenler olarak hep birlikte ve uyum içinde üniversiteyi yönetmeye talibiz. Kendimizi uzun cümlelerle anlatmaya gerek duymayacağımız kadar net bir fotoğraf verdiğimizi düşünüyoruz.”
FARKLARIMIZ ZENGİNLİĞİMİZDİR
Prof.Dr. Mirici, ötekileştirme, mobbing gibi uygulamalar sebebiyle üniversitenin normal işlevini yerine getiremediğine dikkat ederek konuşmasına şöyle devam etti; “Kişisel çıkarları ve kişisel küçük anlaşmazlıktan bir kenara bırakarak, üniversitenin engellenen işlevlerini geri kazandırmak için çalışmayı vaat ediyoruz. Yasalara göre suç kabul edilen tutum ve davranışlar dışındaki her türlü farklılığı üniversitenin zenginliği sayacak ve değişimin kaynağı olarak değerlendireceğiz. Üniversite mevzuatında var olan tüm kurulları düzenli olarak toplayarak ve sözde değil önde katılımcı, tartışma kültürüne sahip bir akademiyi yeniden kurmaya kararlıyız.”
“Bütün birimlerin kendi nitelik ve gereklilikleri konusunda söz sahibi olması gerektiğine inanıyoruz. Yetkinliğe dayalı bir atama sisteminin yerleşmesi ile bu orkestradan dünyanın en güzel eserlerini dinleyeceğimizi biliyoruz. Temel sorunların çözümünde uygulanabilir somut ve denenmiş projelerle ilerleyeceğiz. Birimlerin özgün sorunları için ilgilileri ile tartışarak çözüm üretmeyi kurum kültürü olarak benimseyeceğiz.”
“BİRLİKTE EĞLENECEK, BİRLİKTE ÜRETECEĞİZ”
“Yerleşkelerimizin, sadece bilimin güçlü nefesinin değil, kültürün, sanatın ve sporun da hissedileceği alanlar olmasını planlıyoruz. Birlikte eğlenecek, birlikte dinlenecek, birlikte üreteceğiz. Üniversitenin bilimsel bilgi üretmeye devam etmesi ve toplumun sorunlarına çözüm sunabilmesi, ancak yönetimdeki insana /doğaya saygılı, hukukun temel ilkelerine bağlı birleştirici ve güvenilir bireyler sayesinde mümkün olacaktır. Saygın bir üniversiteyi emekliye ayıranlar dahil olmak üzere tüm çalışanlarımız, öğrencilerimiz, mezunlarımız ve içinde bulunduğumuz kentle bütünleşerek, yeniden inşa edeceğiz”