thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









İnsanlığın Geleceği
Tarih: 18-07-2021 10:04:00 Güncelleme: 18-07-2021 10:04:00


Ulus devletleri tehdit eden ulus dışı aktörler dünyayı yeniden ideolojileri doğrultusunda şekillendirmek istiyorlar. Kontrolü ulus devletlerden almak isteyen bu küresel güçler; 2020’den itibaren dünyadaki tüketimi düzenlemekten, nüfus kontrolüne kadar birçok alanda projeler geliştirmeye başladılar. Küresel ölçekte Covid’le yaratılan müthiş bir korku ve panik ortamında, sindirilmiş insanların ulus devletlere itiraz etmesiyle başlayacak bir dizi olayları hayata geçirme çabasındalar. Covidmutasyona uğradı, sayısız varyantlar ortaya çıktı ve çıkmaya da devam ediyor. Son olarak en ölümcül olan “delta” varyantı, dünyayı sarmaya başladı. Hindistan üzerinden İngiltere’ye, oradan Türkiye dâhil Avrupa’ya yayılmış durumda.

 

Aşıların faydası da fazlasıyla tartışılır hale geldi. Bilindiği gibi; aşıların güvenlik sertifikası bile olmadan, insanlar aşılanmaya başlandı. Başlangıçta 2 doz yetecek dendi, şimdi bizzat aşı üreticileri yetmez diyorlar. 3. doz, 4. doz nereye kadar? Her mutasyondan sonra yeni bir doz mu gerekecek? İsrail Haziran ayının son haftasında yaptığı açıklamada, coronaya son dönemde yakalanan her 3 kişiden 1’inin, 2 doz aşı yapılanlar olduğunu resmen açıkladı. Hadi gelin anlatın bakalım bunu insanlara. Korku içindeki kişiler, aşılanmanın tüm risklerini kendileri alarak aşı yaptırıyorlar, yoksa zaten aşılanamıyorlar. Başka bir deyişle, panik ve korku içindeki insanlar gönüllü olarak denek oluyorlar. Dahası, aşı üreticileri bu aşılanmanın yaklaşık 5 aylık periyodlarla tekrarlanacağını da açıkladılar. Çünkü yeni varyantlara karşı, yapılan aşının bir faydası yok. Bu nedenle aşılanma ne kadar sürecek Allah bilir. Böyle bir aşılamaya karşı çıksanız ne olacak? Aşı pasaportunuz, bizdeki karşılığı ile HES, sizi zaten toplum dışı bırakıyor. Anayasal hakkınız olan aşılanmamayı seçerseniz ya dağa çıkmak ya da evde kalmak zorundasınız.

 

Bu sürecin açıklanmaya muhtaç pek çok yanı var. Küresel ölçekte, ulus devletlerdeki bu tepkisizlik niye? Virüsle mücadele etmek tamam, ancak bu virüsün arkasındaki güçlerle mücadele etmeyi düşünmemek niye? Bir süre sonra insanlar bambaşka bir psikolojiye girecek, hem de bütün dünyada. Ulus dışı aktörler ilk aşamada ulus devletlerin elinden para gücünü almak istiyorlar. Bunu kendi ideolojik hedefleri olan, dünyayı ele geçirerek yeni bir finansal sistem, yeni bir dünya yaratma tahayyülü için yapıyorlar. Tarihsel süreçte birikmiş her şeyi; dil, din, kültür ve diğer tüm değerleri yok etmek çabasındalar. Dünyayı sokmak istedikleri bu yeni süreçte ulus devletlere yer yok. Peki, ulus devletler ne yapıyorlar? Siyasal iktidarlar bu tehlikeyi görmüyorlar. Kavga etmekle meşguller. İnsanlığı tehdit eden bu gelişmeleri görmek için farkındalık gerek. Farkındalık için de bilgi gerek.

Covid dünyanın geneline büyük bir yoksulluk getirdi. Bu süreçte milyarlarca dolar kazandılar dijital çağın aktörleri, küresel sermeyenin hizmetkârları. Peki, hükümetler bu süreçte ne yaptılar? İş yerlerini kapattılar, seyahatleri yasakladılar. İnsanlar işe gidemedi, eve kapandı, borç içinde ruh sağlıkları bozuldu. Tam 1,5 yıldan fazla bir zaman böyle geçti. Ulus devletler çok zorlandı bu süreçte. Gelişmiş ülkeler para bastı ve halkına karşılıksız dağıttı. Ancak Türkiye gibi ekonomisi zaten krizde olan ve hiçbir hazırlığı olmayan ülkeler vatandaşına karşılıksız yeterli para vermedi. Türkiye kredilerle bu süreci yöneteceğini sandı. Bu mümkün değil.

 

Ulus dışı aktörlerin dayatmaları daha yeni başladı; tarımda, iklimde, sağlıkta başta olmak üzere birçok proje hazırlıyorlar. Kim bu insanlar? 21. Yüzyılda her şeyi “blockchain” adlı dağıtık veri tabanı üzerinde inşa ediyorlar. Aşı pasaportunun temelinde de bu var. İnsanın makineye dönüşeceği yeni kölelik döneminin tohumlarını atıyorlar. Bu süreçte parayı tam olarak kontrol etmek istiyorlar. Nakitsiz topluma geçiş bu nedenle olacak. Çünkü nakit para harcayan insanı kontrol edemezsiniz. Kripto paraya geçildiğinde, harcamaya yapay zekânın arkasındaki akıl karar verecek siz değil. Unutmayalım gelecekte olacak değil, hâlihazırda içine olduğumuz bir düzenden söz ediyoruz. Siyaset bunu konuşmuyor, “bilim insanı” diye konuşan kişiler de bu konularda bir şey söylemiyorlar, sadece lafı geveliyorlar. Herkes bilmeli, bu süreç asla bir gelişme süreci değil. Siyasal iktidar bu konuları çok ciddiye almak ve geçen yüzyıl değerleriyle bu süreci yönetemeyeceğini bilmek zorundadır. Ne yazık ki, Türkiye dünyadaki bu tehdidi görmekten çok uzak ve kimseye faydası olmayan büyük bir kutuplaşma siyasetini sürdürmeye devam ediyor. Çok az kişi bu tehdidi görüyor. Piyasada zaten ciddi bir ekonomik kriz var. Hiç kimse, 1 Temmuz’dan itibaren tehlike bitti diye de düşünmesin. Sonbaharda, özellikle Kasım ayında, yeni Covid varyantlarının yol açacağı bir kapanma söz konusu olabilir. Böyle bir sürecin sosyolojik ve psikolojik yıkıcı etkilerini öngörmek için kâhin olmak gerekmiyor. İktidar şimdiden vatandaşını ayakta tutacak finansal planlamayı yapmalıdır. Öyle kredilerle değil, vatandaşına yetecek geliri doğrudan hesaplarına aktarmalıdır. Kısaca devlet, anayasada tanımlandığı gibi sosyal devlet olmalıdır.

 

Türkiye’nin temel sorunu artık yönetilememesidir. Türkiye bir an önce mevcut kutuplaşmadan çıkmalı, birbirini etiketlemeyi, ötekileştirmeyi, dışlamayı terk etmelidir. Halkımızın çözülmesi gereken birçok sorunu var, bunlar her iki blokta yer alan insanların ortak sorunları. İktidardaki Ak Parti, bütün ihtiyaç sahiplerine kulak vererek, onların kaygılarını, korkularını, algılarını dikkate alarak yeni bir Türkiye tahayyülü ortaya koyma sorumluluğunu hissetmelidir. Mevcut siyaset böyle devam edemez. Bütün siyasal partiler, yeni siyasetin parametrelerini anlamaları ve bunu söylemlerine aktarmaları gerek. Tabii ki tek başına bu yeterli değil; siyasetin yeni bir dile ihtiyacı var, örselemeyen, çatışmayan, uzlaşmacı bir dile. Dahası, bütün bunları eski aktörlerle yapamazsınız, radikal dönüşüm süreci salt söylemi değil, siyasetin mevcut oyuncularını da kapsamalı. Siyaset yeni nesil siyasetçi profilini yaratmak zorunda. Her iki blokta da nitelikli, bilgili, uzlaşmacı, önyargısız, herkesle barışık, insanımızla duygu bağı kurabilecek yeni insanlara ihtiyaç var.

 

Türkiye içinde bulunduğu kaotik süreci; birbirine güvenerek, severek ve işbirliği yaparak aşabilir. Bizler Türk Milleti olarak; şu anda büyük ihtiyacımız olan birlik ve beraberliği, en son Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni yoktan var ederken sergiledik ve dünyaya örnek olduk. Yine yapabiliriz; yeter ki, kutuplaştırıcı siyaseti geride bırakalım, düşmanlaştırıcı dili terk edelim, farklılıklarımızla bir arada yaşamayı öğrenelim. Türkiye’nin başka çıkışı yok.

 



Bu yazı 16361 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI