thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Pandemi Sürecinin Siyasal ve Ekonomik Etkileri
Tarih: 26-06-2021 09:06:00 Güncelleme: 26-06-2021 09:51:00


Dünya Sağlık Örgütü(WHO) 2021 itibarıyla;  Covid 19 hasta sayısının 110 milyona ulaştığını ve 2,5 milyon hastanın da hayatını kaybettiğini açıkladı.  Dünyada olduğu gibi, Türkiye’de de 2020 başından bu yana süren bir korku ve panik hali var. Bu süreçte hemen herkesi ölüm korkusu sardı, hastanelere akın etti, hastanelerde virüs yoğunlaşması yaşandı. Yürürken bile maske takmalar, dezenfekte etmek için sokakları zehirlemeler,  seyahat yasakları, aynı yatağı paylaşan aile bireylerini bile arabalarında maske takmaya zorlama gibi akla ziyan uygulamalar, sokağa çıkma kısıtlamaları, zincir marketler açıkken esnafın dükkanını kapattırmalar gibi pek çok uygulama hayata geçirildi. Hele 65 yaş üstü insanlarımızın evlerinde hareketsiz bir yaşama zorlanmasının rasyonel hiçbir yanı yok. Bilimselliği tartışılacakdaha pek çok kısıtlamalar var yürürlüğe giren. Dünyaya baktığımızda başta 29 milyonluk ABD’nin Teksas eyaleti olmak üzere, pek çok bölgedeekonomi kapatılmadı,eğitime ara verilmedi, maske takılmadı. Üstelik bu kısıtlamaları uygulamayan bu yerlerde Covid istatistikleri, bu kısıtlamaları uygulayanlardan daha kötü değil. İletişim teknolojileri dünyanın her tarafından bilgiyi anında aktarıyor. Bu nedenle “bilim adamı” unvanı ile konuşma yapanların, 21. Yüzyılın dijital dünyasına uyum göstermeleri şart. 20. Yüzyıl bilgileri ile insanları artık yönetemezsiniz.Aksi takdirde; insanlar dinlemez, ihlaller ve itaatsizlikler başlar. Karar verici kurulların içinde ekonomistlerin, sosyologların ve psikologların olması şart. Hükümet bu gerçeği görmeli ve kararlarını bu insanların tümünü dinleyerek almalı. Umut ve güveni kaybettiklerinde, bir daha seçim kazanmalarının hiç de kolay olmayacağını bilmek zorundalar.

 

Bu makale pandeminin medikal boyutunu değil, onun yarattığı sosyo- ekonomik sorunları analiz etmeyi amaçlıyor. Çünkü benzeri görülmemiş bir ekonomik kriz yaşıyoruz. Kapanmalar tüm sektörleri yavaşlatmanın ötesinde durma noktasına getirdi. Kişi başına düşen gelir dramatik biçimde düştü ve milyonlarca insan koyu bir yoksulluğun içine girdi. Dünya Bankası, hemen her coğrafyada görülen bu derin yoksulluğun, 2021 sonu itibarıyla, yaklaşık 160 milyon insanın hayatını daha da kötüleştireceğini açıkladı. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü gıda güvensizliğinin, yetersiz beslenen insan sayısının 130 milyon artıracağı uyarısını yaptı.

 

Karşımızda gerilemesi engellenemeyen bir küresel ekonomik sistem var. Tarihsel süreci analiz eden bilim insanları, siyasal rejimlerle pandemi arasında bir ilişki kuruyorlar. S.P. Huntington19.yüzyıldan başlayarak ortaya çıkan üç demokratikleşme ve otokratikleşme dalgasına dikkat çeker. Pandemi öncesinde de dünyada,otokratikleşme dalgasının hızlandığını ve yaygınlaştığını görüyorduk.Çünkü demokratik rejimlerde son 20 yılda büyük gerilemeler yaşandı.2001’de dünya nüfusunun yüzde 55’i demokrasilerde yaşıyordu.2019 yılına gelindiğinde, dünya nüfusunun ancak yüzde 46’sınıoluşturan 87 ülkede, seçimlerin yapıldığı demokrasiler ayakta kaldı. Sadece 2018 yılında,8 ülkede demokratik rejimler terk edilmiş durumda. Covid öncesinde, 22 ülkede otoriter eğilimleri ortadan kaldırmak için sivil toplum kuruluşlarının yoğun çabası oldu. Ancak, pandemi küresel ölçekte sosyal eşitsizlikleri daha da artırıyor. Ulus devletlerin bir bölümü, pandemi koşullarını gerekçe göstererek mevcut kısıtlamaları genişletiyor. Bilim insanları ise,  seyahat özgürlüğü, örgütlenme hakkı, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün böylesine ihlal edilmesinin, protestoların yayılmasını artıracağını ileri sürüyorlar.

Hükümetlerin krizlerle başa çıkması sosyo- ekonomik koşullara bağlıdır. Ekonomik kalkınma ve siyasal meşruiyetin temelinde demokrasi vardır. Demokrasiye geçmeden istikrar sağlayamazsınız. Daron Acemoğlu’nun, J.A. Rabinson, S.Restre ve D. Naidu ile yaptığı ortak çalışma bu bağlamda çok dikkat çekicidir. 1960- 2010 yıllarını kapsayan bu çalışma; kişi başına düşen gelirin, demokrasiye geçişten 25 yıl sonra, otoriter rejimlere göre, yüzde 20 arttığını,demokrasinin ekonomik büyümeye yaptığı olumlu etkiyi bilimsel olarak ortaya koymaktadır. Robert Dahl “Demokrasi Eleştirileri” adlı kitabında, demokrasinin temelde yedi ilkeye dayandığını ifade eder; oy kullanma hakkı, seçilme özgürlüğü, adil ve özgür seçimler, seçimle başa gelenlerin yürütme erkine sahip olması, yurttaşların ifade özgürlüğü, alternatif bilgi edinme kaynakları ve örgütlenme özgürlüğü. Özgür ve adil seçimleri halen sürdüren kusurlu demokrasiler de mevcuttur. Seçimli otoriteyanizm, hükümetin siyasi baskı sergilediği ve yaydığı korku nedeniyle, seçimlerin anlamını yitirdiği rejimlerdir. Bu rejimlerdeki seçimler salt otoriter rejimlerin meşruiyetini sağlamaya yönelik bir amaç taşımaktadır. Bu rejimlerde seçim öncesinde oyun kuralları rahatlıkla değiştirilebilmekte, dolayısıyla seçimlerin özgür ve adil olma özelliği yok edilebilmektedir. Liberal demokrasilerde hukukun üstünlüğü tartışılmazdır; siyasal haklar ve sivil özgürlükler garanti altındadır. Bunlar yürütme erkinin, yargı ve yasama tarafından sınırlandırıldığı siyasi rejimlerdir.Demokrasi, insan hakları ve siyasi özgürlükleri teşvik eden düşünce kuruluşu Freedom House “Dünyada Özgürlükler 2020” raporunda G7 ülkeleri yine en tepede yer aldı. Türkiye ise, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da en alt kategoride, yani“Özgür Olmayan Ülkeler” arasında.

 

Konuya ekonomik açıdan Türkiye özelinde bakacak olursak, karşımıza sadece kredilerle büyüyen bir Türkiye Ekonomisi çıkıyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil; çünkü üretimle değil, tüketimle yürütülmeye çalışan bir ekonomi. GSYH’nın yaklaşık yüzde 30’u yatırıma gidiyor, ancak bu yüzde 30’un, sadece yüzde 10’u makine ve imalat yatırımlarına ait. Yüzde 20’si ise inşaata gidiyor. Bu büyüme dengesiz bir büyüme. Hükümet genel olarak kredilerle ekonomiyi büyütmeye çalışıyor, ama özel bankalar neredeyse hiç kredi vermiyorlar, çünkü batık kredilerin miktarı çok fazla. Verilen krediler büyük ölçüde devlet bankalarından. Büyüme üretime dayalı, hem de yüksek katma değerli üretime dayalı olmak zorunda. Küresel ölçekte itibara sahip ekonomist Daron Acemoğlu, “Türkiye kalitesiz büyüyor, bunu sürdürmek çok zor. Problemler katlanarak artıyor. Cari açık ve enflasyon bunlara örnek verilebilir. Enflasyon son dönemlerde yine artıyor. Bunlar Türkiye ekonomisinin temel problemlerinin göstergesi. Covid sonrası bu problemler birkaç kat arttı. Bu dönemde Türkiye doğru mali politikalar kullanmadı ve ciddi bir Covid darbesi yedi. Büyüme artıyor, ama daha kalitesiz bir büyüme olarak artıyor.” diyor ve ekliyor “Türkiye’de 2008’den sonra ekonomik kurumlar açısından ciddi gerilemeler var. Yolsuzlukta ciddi artış var. 2010’da büyüme istihdam yaratıyordu, ama artık yok. Genç işsizliği yüzde 25’in altına inmiyor. Demokrasiden uzaklaşıldı. Türkiye en çok gazetecinin hapiste olduğu ülke haline geldi.”Türkiye’de bağımsız özel kuruluşların elden alınması 2006’ya dayanıyor. O günden buyana tam 14 yıldır kurumsal gerileme devam ediyor. Buna karşın 2010’da ciddi yatırımlar geldi. Dış yatırımcılar kurumsal kötüleşmeyi görmediler ya da görmek istemediler. Ancak bugün farklı davranıyorlar, artık daha kısa vadeli yatırımı tercih ediyorlar. Çok yüksek faiz olmadan da yatırım yapmak istemiyorlar. Bunun nedeni siyasal sistemdeki değişim.

 

Pandemi süreci, Türkiye’nin de içinde bulunduğu birçok ülkeyi demokrasiden uzaklaştırıyor. Siyasal partilerin bir strateji olarak uyguladıkları kutuplaşma, demokrasilerin en önemli unsuru olan “Uzlaşma ve Hoşgörü Kültürü” nu yok ediyor. Dahası, bu ülkeleri yöneten birçok hükümet, ekonomi için demokrasininönemli olmadığını düşünüyor. Acemoğlu’nun ifadesi ile söyleyelim: Demokrasi bir lüks tüketim maddesi değil; ekonomi için de çok önemli, ancak bunu görmek istemeyenler var.”

 

Tuygan ÇALIKOĞLU



Bu yazı 17328 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI