thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Boşuna Mı Okuduk?
Tarih: 24-09-2023 09:27:00 Güncelleme: 24-09-2023 09:27:00


Yakın geçmişe kadar işe girmek için şart olan üniversite diploması, günümüzde pek bir işe yaramıyor. İktisat literatürü; teorik olarak, eğitim seviyesi ile işsizlik arasında “negatif” bir ilişkiye işaret eder. İnsanları daha fazla eğitim almaya iten ana neden; yüksek öğrenimlilere verilen “ücretlerin” yüksek, “işsizlik” ihtimalinin ise düşük olmasıdır. Ancak bu veriler artık doğruluğunu yitiriyor. Çünkü yüksek öğrenimliler arasında işsizlik çok yüksek. Türkiye’de işsiz üniversite mezunlarının sayısı 10 milyonu aşmış durumda. Bu sadece Türkiye’nin değil, dünyanın da gerçeği. ABD’nin en önemli üniversitelerini bitirmek bile sorgulanıyor artık. Yapay zekâ mesleklerin çoğunu yok etmeye başladığından, yüksek öğrenim gömenin “gereksizliği” giderek taraftar topluyor.

 

Kapitalizm “işsizliği” dramatik biçimde artırmış durumda. İşsizlik artık “yapısal” bir sorun. İstediğiniz kadar okuyun ve“nitelikli” emeğin sahibi olun, işsizler ordusuna katılmanız yüksek bir olasılık. “Beyaz yakalılar” dediğimiz, yüksek öğrenimli kitleye olan“talep” her geçen gün azalıyor. Geçmişte bu insanlar toplumun “saygın” insanlarıydılar. Toplumun onlara atfettikleri bir “anlam” vardı.  Ancak bu insanlar günümüzde çok zor durumdalar. Çünkü işsizler. İşsizlik salt “ekonomik” bir hadise değil, kişiyi olumsuz etkileyen “sosyal ve psikolojik” boyutu da var. Bu bağlamda işsizlikle başa çıkmak hiç kolay değil. Uzun yıllar büyük bir özveriyle okumak, mezun olmak, ancak beklediği işe girememek. Başvurulardan hiçbir sonuç alamamak. Aileye, topluma ve devlete “güvenleri” hangi noktada bu insanların?Kızgınlıkları, öfkeleri kime ya da kimlere? Hayatla bağları nasıl? Yaşamaktan zevk alıyorlar mı? Daha doğrusu ayakta durabiliyorlar mı?

 

Türkiye’deki üniversite sayısı 200’ü geçti. Çoğu “tabela” üniversitesi ve doğru dürüst akademik kadroları bile yok. Ancak bu “sözde” üniversitelerde ailelerinin özverileriyle ve büyük umutlarla okuyan yaklaşık 7 milyon öğrenci var. Ayrıca“dengesizlik” çok büyük. Üniversite “mezunları” hızla artarken, mezunların “istihdamı” buna paralel artmıyor. İşsizlerin yaklaşık “üçte biri” üniversite mezunu. Yüksek öğrenim görme hedefinden vazgeçen milyonlar var. Bu yıl Yüksek Öğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) 3 milyondan fazla aday katıldı. Şu çarpıcı istatistiklere bakalım; Temel Yeterlilik Sınavı’na (TYT) başvuran 3 milyon 527 bin adaydan, 531 bin 805’i sınava katılmadı. YSK’nin ikinci aşaması olan Alan Yeterlilik Testi ’ne (AYT) başvuran 2 milyon 573 bin adaydan 592 bin 635’i sınava girmedi. Yabancı Dil Testi ‘ne (YDT) başvuran 338 bin adaydan 165 bini sınava katılmadı. Yaklaşık 1 milyon 300 bin aday sınava girmek için başvurduğu halde sınava girmedi. Yani, yüksek öğrenim umut olmaktan çıkıyor.

 

Çok zor süreçlerden geçerek üniversiteye giren, bin bir zorlukla okuyan ve mezun olan gençlerimiz ne yazık ki iş bulamıyorlar. Sonra da İşsizlik” ödeneğine başvurmak için İŞKUR kapısında sıraya giriyorlar. 2023’ün ilk yarısında üniversite mezunu sayısı; yüksek lisans ve doktora mezunlarıyla birlikte, tam 187 bin 871. TÜİK’e göre genç nüfustaki işsizlik oranı yüzde 18,6. Gerçekte bu oran çok daha yüksek. Çünkü bu oran sadece “resmi” olarak iş arayanlardan oluşuyor. Yıllardır iş bulmayanlar, umudunu yitirdiğinden iş aramaktan vazgeçenler ya da bambaşka işler yapmak zorunda kalanlar bu oran içinde yoklar. Üniversite mezunu işsizlerin iş bulma süreleri, 18 aya kadar uzamış durumda.

 

Türkiye’de ekonomik kriz derinleşiyor. Ülkede döviz yok. Hükümet her yerde para bulma peşinde. Bulamıyor ve son çare olarak kalan kamu varlıklarını satmaya çalışıyor. Bu sancılı süreçte Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) “Boşuna mı Okuduk” başlığıyla bir kampanya başlattı.  Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz kamuoyuna şöyle bir çağrı yaptı: “Meslek itibarımıza, ülkemizin ve halkımızın geleceğine sahip çıkmak zorundayız”.

 

TMMOB’un kamuoyu ile paylaştığı düşünceleri şöyle; “Akaryakıttan doğal gaza, gıda fiyatlarından kiralara kadar her alanda nefes alamaz hale geldik. Hayat pahalılığının konuşulmadığı bir ortam kalmadı. Ücretliler için ev almak, araba almak, mal sahibi olmak artık hayal. Bu durum tüm kesimlerin yaşamını tehdit ediyor. Giderek zorlaşan yaşam koşullarının yanında, düşük ücretler, güvencesizlik, özlük hakları ve örgütlenme sorunları, çalışan mühendis, mimar ve şehir planlamacıların öncelikli sorunları olmaya devam ediyor. Çalışan meslektaşlarımız ve henüz öğrenim aşamasındaki öğrenci kardeşlerimiz kendilerini potansiyel ‘işsiz’ görüyorlar”.

 

TMMOB haklı olarak şu soruyu soruyor; “Boşuna mı okuduk?”. Temsil ettikleri meslekler olan mimarlar, mühendisler ve şehir planlamacıları, “bilimi ve doğal kaynakları” insanlığın hizmetine sunan meslekler. Uzun yıllar öğrenim sonucunda elde edilen meslekler. Toplum ortalamasının çok üstünde bir eğitimin, bir özverinin ürünü olarak kazanılan meslekler. Ülkenin” imarında”, “enerjinin üretiminde ve dağıtımında”, “iletişimde”, “madenlerin işletilmesinde” görev yapıyorlar. Doğal çevrenin, ormanların, tarihi kültürel varlıkların korunmasını ve gelecek kuşaklara aktarılması “sorumluluğunu” üstleniyorlar. Çıkış noktaları da bu bakış açısı. İnsanı, doğayı dışlayan, dışa bağımlı politika ve uygulamalarının yıkıcı sonuçlarını en çok kendilerinin hissettiğini söylüyorlar. Çünkü işin içindeler. Bu nedenle de “halkın” geleceğine ait olan bu uyarıları yapmak zorunda olduklarını hissediyorlar.

Günümüzde eğitimi düşük, ancak “el becerisi” yüksek insanlar hem daha kolay iş sahibi oluyorlar hem daha fazla kazanabiliyorlar. Örneğin; günlük yevmiyesi 1200- 1500 lira arasında değişen bir “inşaat ustası” ayda yaklaşık 40 bin lira kazanırken, aynı inşaatta çalışan bir “mimar” 20 bin lira alıyor. Üniversite mezunu haklı olarak isyanda; “Ben yıllarımı neden harcadım? Hayata niye geç başladım?”. Küçük yaşta inşaatta ya da sanayide çalışmaya başlayan ortalama bir kişi, 25’li yaşlara geldiğinde hayatını büyük ölçüde düzene sokabiliyor. Üniversiteli ise o yaşta hala ana babasının eline mahkûm. En önemlisi mezun olunca da bağımlılık devam ediyor. Üniversite mezunu gençler mesleklerinin bir işe yaramadığını görünce yıkılıyorlar. Zorunlu olarak“yurt dışına” çıkmanın yollarını arıyorlar. Yurt dışına gidemeyenler de geçimlerini sağlayabilmek için “meslek dışı” her türlü işi yapmaya mecbur kalıyorlar. Tezgahtarlık, garsonluk, kuryelik, kasiyerlik gibi işleri. Çok dramatik bir durum. Yanlış anlaşılmasın; bütün bu işler“emekle” yapılıyor, emek saygıdeğerdir, ancak yüksek öğrenimin yarattığı bir “katma değer” olmak zorundadır. Yüksek öğrenimlilerin“yaşam kalitesi” artmalı. Geçmişte bu böyleydi, artık değil. Yeni “gerçekler” buysa, gençler neden okusunlar? Neden uzun yıllarını “boşa” harcasınlar? Sayıları yüz binleri aşan meslek sahibi“işsiz” üniversiteliler “haklı” olarak soruyorlar: “Boşuna mı okuduk? 19 Eylül’de başlayan kampanya 2 ay sürecek. 24 meslek odası, yüzlerce şube/ temsilcilik ve il koordinasyon kurulları hem sokakta hem sosyal medyada eylemler yapacak.

 

TÜİK istatistiklerine göre; son üç yılda 20- 29 yaşları arasında tam 226 bin genç yurt dışına “göç” etti. Kamuoyu araştırmaları üniversite mezunlarının yurt dışına gitmelerinde üç ana nedeni işaret ediyorlar. Azalan “iş imkanları”, artan “muhafazakarlık”, azalan “insan hakları ve özgürlükleri”.Gençler yurt dışındaki arkadaşlarına ya da kurumlara özgeçmişlerini gönderiyorlar.  Ülkeyi terk etme trendi çok “hızlanmış” durumda. Bu ülkeye zarar verecek nitelikte bir “beyin göçü”. Ne denli “vahim” sonuçlar doğuracağı yakın gelecekte ortaya çıkacak. Hem “sosyokültürel” hem de “ekonomik” etkileri büyük olacak. Gençlerimizin ülkeyi terk etmeleri Türkiye için gerçek bir dezavantaj. Gençlerin ülkelerinden ayrılması; “risklerimizi” pek çok alanda artıracak. Örneğin “insan hakları” gibi evrensel değerleri savunmakta sıkıntı yaşayacağız. Bunu yapacak insan sayısı azalacak, bu gibi değerler zayıflayacak.

 

Erdoğan’ın, 2017’de İslam dünyasında dile getirdiği ilginç bir “şikâyeti” vardı. Şöyle diyordu; “En zeki öğrencilerimizi “Batılı” eğitim kurumlarına kaptırıyoruz. Gençlerimiz kendi ülkelerinde, kendi üniversitelerinden parlak bir gelecek için giderek artan bir oranda Batı’ya yöneliyorlar”.Bu açıklamanın ardından 5- 6 yıl geçti. O yıllarda üniversiteli olan gençliğimize bakıyoruz. Kalanlar, kalıp da okuyanlar, okuyup da mezun olanlar ne yazık ki mesleklerine uygun “iş” bulamıyorlar. Bulanlarsa aldıkları ücretle “geçinemiyorlar”. Ailelerine “mahkûm” yaşıyorlar. Kızgınlar, öfkeliler, isyan ediyorlar. Bu sorun gençlerin sorunu olmanın çok ötesinde bir sorun. Bu ülkenin geleceğini ilgilendiren “temel” bir sorun.

 

Mustafa Kemal Atatürk “Cumhuriyeti” emanet ettiği Türk gençliğinin yetiştirilmesine çok“önem” veren bir lider. Cumhuriyeti kurarken şöyle diyor; “Gençliği yetiştiriniz. Onlara ‘bilim ve kültürü’ öğretiniz. Geleceğin aydınlığına “onlarla” kavuşacaksınız. “Özgür fikirler” uygulamaya geçtiği zaman ‘Türk Milleti’ yükselecektir”. Bugüne dek gelmiş geçmiş hiçbir lider Atatürk kadar gençliğine güvenmemiştir. O’nun kadar gençliğe değer vermemiş, O’nun kadar gençlikle bütünleşmemiştir. Cumhuriyetin 100. Yılında ne yazık ki“gençlerimizi” kaybediyoruz. Ülkemizi “terk” ediyorlar. Bunlar “yetişmiş” genç insanlarımız. Kendi ülkelerinde “gelecek” bulamadıkları için gitmek zorunda kalan insanlarımız. İktidarı ile muhalefeti ile herkes, üniversite mezunlarının “Boşuna mı okuduk? sorusuna kulak vermek ve cevap bulmak zorunda. Mesele çok ciddi, mesele “beka” meselesi. Basite alınacak hiçbir tarafı yok.

 

Tuygan ÇALIKĞLU



Bu yazı 19547 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI