thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Vasat Beyinlerle Siyaset Bitmeli
Tarih: 09-04-2023 09:18:00 Güncelleme: 09-04-2023 09:18:00


Milletvekili Seçimi Kanunu’na göre; 18 yaşını dolduran, ilkokulu bitirmiş, askerliğini yapmış ve yasaklı olmayan her vatandaş milletvekili seçilebilir. Milletvekilinin asli görevi nedir? Kanun koymak, değiştirmek ve kaldırmak, bakanlar kurulu ve bakanları denetlemek, bakanlar kuruluna belli konularda kararname çıkarma yetkisi vermek, bütçe ve kesin hesap kanunu tasarılarını görüşmek ve kabul etmek, para basılmasına ve savaş ilanına karar vermek, uluslararası anlaşmaları kabul etmek vs. Milletvekilinin bu görevini layıkıyla yapabilmesi için; analitik düşünen, sorgulayan, iletişim ve müzakere becerisi yüksek, Türkiye ve dünyadaki gelişmeleri takip eden, vizyon sahibi olması şart. Milletvekilleri; dokunulmazlık başta olmak üzere, birçok ayrıcalıklara ve haklara sahipler. Maaşları73 bin 379 lira. Ayrıca yolluk ve temsil ödeneği alıyorlar. Peki, bu geliri ve ayrıcalıkları hak ediyorlar mı? Tanımlanan görevi yapıyorlar mı? Kesinlikle hayır. Çünkü adaylık kriterleri, beklenen görevi yerine getirebilmeleri için yeterli değil. O zaman sormalıyız; Neden vasat beyinleri seçiyoruz? Neden onlara ülkeyi yönetme sorumluluğu veriyoruz? Şirketlerin, üst düzey yöneticilerini seçmek için nasıl sınavlardan geçirdikleri ortada. Ülkeyi yönetmek daha mı az önemli? Sorun, siyasal partilerin “oligarşik” yapısından kaynaklanıyor. Bütün partileri, küçük ve ayrıcalıklı bir grup yönetiyor. Ne olacağına, kimin seçileceğine bu grup karar veriyor. Bırakın halkı, örgütlerin bile hiçbir önemi yok, görüşleri dikkate alınmıyor. “Yönetici elitler” inisiyatifi kaybetmek istemediklerinden; düşük profilli, itiraz etme kültüründen yoksun, “vasat beyinleri” milletvekili yapıyorlar.

 

14 Mayıs seçiminde de değişen bir şey yok, hatta geçmişle kıyaslarsak eskisinden beter. Halkın; kendi temsilcisini, bırakın seçmesini, görüş bildirmesi bile mümkün değil. Örgütler de karar sürecinde yer almıyorlar, belirleyici olamıyorlar. İstisnalar hariç, milletvekili aday listeleri genel merkezler tarafından belirleniyor. CHP, diğer partilerden farklı olarak, geçen hafta örgütlere bir genelge gönderdi. Milletvekili aday listelerinin genel merkez tarafından yapılacağını; ancak örgütlerden, adaylarla ilgili görüş bildirmeleri istendi. 30 Mart akşamı gelen genelgeye; 3 Nisan’a dek, yani üç gün içinde cevap verilmesi ve “kapalı zarf içinde” teslim edilmesi talimatı verildi.“Trajikomik” bir durum.

Sadece,“demokratik bir parti” görüntüsü verme çabası. Çünkü; Genel Merkezin, örgütlerin görüşlerine aslında ihtiyaç duymadığını, genelgeyi okuyunca anlıyorsunuz. İl ve ilçe örgütlerinden istenen ne? Milletvekili listesinde yer almasını istedikleri adayları, üç gün içinde bildirmeleri. Bu arada; halen milletvekili olanlarla ilgili görüş de istenmiyor. Yani, Genel Merkez mevcut milletvekillerinin performans değerlendirmesine ihtiyaç duymuyor. Bu nasıl bir demokrasi anlayışı? Anlamak mümkün değil. Halkın milletvekilinden memnuniyetini vazgeçtik, örgütlerin bile görüşü alınmıyor. CHP üst yönetiminin ne vatandaş ne de örgütler umurunda. Nasıl olsa yönetici elitler, kararları kendileri alıyorlar. CHP’yi örnek veriyorum; çünkü CHP“katılımcı demokrasiye” en çok vurguyu yapan parti.

 

Örgütlerin görüşlerini nasıl belirleyecekleri konusu ise tam bir “komedi”.Çünkü “Örgütlerin görüşünün alınması” ifadesinin, “eğilim yoklaması” şeklinde anlaşılmaması gerektiği ve kesinlikle “sandık kurulmaması” isteniyor. Ancak bu yapılmadan; örgütler, üyelerinin görüşlerini nasıl alacaklar? Örgütle iletişim ve etkileşim süreçleri yaşanmadan nasıl olacak bu iş? Üstelik örgütler, aday adaylarının hepsini tanımıyorlar. İlk kez adaylık başvurusu yapanlar var. Dolayısıyla onlarla ilgili bir kanaatleri de yok. Adaylar, gerçek bir değerlendirme sürecinden geçirilmiyor. Bunu yapmak için zaman da yok, talep de yok. Parayı yatıran aday adayı oluyor, piyasada boy göstermeye başlıyor ve “aidiyet bağlarıyla” aday olma peşinde. Liyakat kimin umurunda? Genelge birçok ilde tepkiyle karşılandı, bazı iller genelge dışına çıkarak, aday belirlemek için sandık kurdu.Liste yapanlar ve yapmayanlar oldu. Sosyal medyaya yansıyan bu sonuçlar, parti çevrelerinde eleştirilere yol açtı. Bu arada, bazı adayların örgütlere, adlarının öne çıkartılması için, baskı yaptıkları dile getirildi. Hatta, tutanaklarda usulsüzlük yapıldığı iddiaları ciddi bir kaos yarattı.

Altan Öymen’in CHP Genel Başkanı olduğu dönemde; Avrupalı Sosyal Demokrat/ Sosyalist Parti temsilcilerinin katıldığı bir toplantıya, Çanakkale adına katılmıştım. Davetli milletvekillerine, ülkelerindeki aday belirleme kriterleri ve adayın propaganda harcamalarıyla ilgili bir soru sormuştum. Alman SDP milletvekilinin cevabını hiç unutmuyorum. Çok çarpıcıydı ve bizdeki siyasetin neden vasat beyinlerle yapıldığını açıklıyordu; “Kişi, kendi başına ortaya çıkıp aday olamaz, üye olarak sergilediği performansı yeterli bulunursa, örgüt kendisine teklif götürür. Propaganda finansmanı ise genelde partiye aittir. Aday kendi finansmanını sağlamak isterse; partiye kullanması için kaynak aktarır, ancak bu meblağın yüzde 50’sinden fazlasını harcayamaz.”Milletvekili adaylık sürecindeki farkı görüyor musunuz? Bizde, hala “topu olan takım kuruyor.”

 

Aday listeleri ile ilgili esas kaos, listelerin YSK’ya teslim edileceği tarih olan 10 Nisan’da. Değiştirilen Seçim Yasası sonucu, küçük partilerin kendi adlarıyla seçime girmeleri ve milletvekili çıkarmaları neredeyse imkânsız. Bu nedenle; İYİ Parti hariç, Millet İttifakı’nı oluşturan partiler, CHP listelerinde yer alacaklar ve olabildiğince milletvekili çıkartma çabasındalar. Kendilerine Kılıçdaroğlu tarafından verilen sözler olduğu söyleniyor, ancak hoşnutsuzluklar çok fazla ve pazarlıklar devam ediyor. DEVA ve Gelecek Partileri; CHP’den,her biri grup kuracak kadar, yani 20 milletvekili almayı hedefliyorlar. Saadet Partisi 10, Demokrat Parti ise 5 milletvekilliği peşinde. Halen CHP’nin TBMM’de 134 milletvekili var. CHP, istenen 50- 60 milletvekilini nasıl ve hangi mantıkla verecek? Talep, CHP’nin milletvekili kapasitesinin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor. Olacak iş değil. Tabii CHP örgütü haklı olarak isyanda. Milletvekili olma beklentisiyle CHP’ye başvurmuş, parasını yatırmış tam 3bin 270 aday adayı var. CHP, beklenenin çok altında bir kontenjan vermek zorunda. Aksi takdirde kendi örgütünü ve adaylarını yok saymış olacak. “Bu seçim farklı bir seçim, kimin milletvekili olacağı önemli değil” lafının ise hiçbir karşılığı yok. 10 Nisan günü, yani listeler YSK’ya teslim edildiğinde; hem CHP ile listesinde yer alan ittifak partileri arasında, hem de CHP içinde neler yaşanacağını hep birlikte göreceğiz.

 

Türkiye’de; siyasal partilerin tümü, mevcut yönetim anlayışlarını terk etmek zorunda. Yürürlükteki dikey yönetim modeli, sanayi toplumunun örgütlenme modeli. Yukarıdan aşağıya doğru, katı bir hiyerarşiye dayanan bu modelde “müzakere kültürü” yok. Var olduğunu iddia etseler de fiilen yok. Kararlar dar bir kadro tarafından ve örgütlerin dışında alınıyor. Geçen yüzyılın bu örgütlenme modelinde, parti içi iletişim kalitesi çok düşük. Genel merkezler tarafından alınan kararlar, talimatla alt birimlere aktarılıyor ve koşulsuz yerine getirmeleri isteniyor. Talimatın olduğu yerde müzakere kültürü olmaz. İşler emir- komuta zinciri içinde yürür. Böyle bir yapıda alt yönetimlerin bırakın itiraz etmelerini, düşüncelerini söylemeleri bile beklenemez. Çünkü itirazlar “tehdit” olarak algılanır. Dolayısıyla, genel merkezlerin sahadan sağlıklı geri bildirim almalarını beklemek gerçekçi değil. Zaten genel merkezlerin de böyle bir talebi yok. Şekil şartları gereği örgütlere; “Sen bizim için önemlisin” diyorlar.Ancak yaşanan karar süreçlerinde,örgütlerin dışlandığı ve hiçbir önemlerinin olmadığı ortada.

 

Yönetim öğrenilmesi gereken bir disiplin. Layıkıyla yapılması için liyakatli kadrolar gerekli. Alt yapısı yetersiz, vasat beyinler; “milletvekili”, hatta “parti üst düzey yöneticisi” sıfatı ile,çok önemli kararlara imza atıyorlar. Üstelik bu kararlar basit kararlar değil, Türkiye’nin geleceğini belirliyor. Günümüzde hizmet sektörünün üst düzey yöneticileri; uzmanlık alanlarının yanında,“Marketing ve Psikoloji” disiplinlerinde temel eğitim almak zorundalar. Siyaset hizmet sektörünün içinde yer alıyor. Bu disiplinlerin temel ilkeleri siyaset için de geçerli. Bu nedenle, genel başkanlar dahil, tepe yöneticiler bu donanıma sahip olmak zorundalar. Çünkü talep yaratmak,“Politik Psikoloji ve Siyasal Marketing” disiplinin işi. Ancak, Türkiye’de bu disiplinlere henüz hiçbir parti ihtiyaç duymuyor, organizasyonunda yer vermiyor.“Talep yaratmak” bilgi ve teknik gerektiren bir süreç; öyle dayatmayla olacak bir iş değil. Seçmenin davranışlarını anlamadan, onun hassasiyetlerine değer vermeden ve onun beklentilerine cevap vermeden, seçmenin oyunu alamazsınız.

 

Siyasal partiler; değişen toplumsal yapının talep ettiği siyaseti ve yönetim anlayışını ortaya koymak zorundalar. Bu büyük bir meydan okumadır ve mevcut yapının dönüşümü anlamına gelir. Bu ihtiyaç; siyasal partilerin ötesinde, Türkiye’nin en temel ihtiyacı. Ayrıca, siyasal partiler, demokrasi kavramının genişlediğini ve derinleştiğini görmek zorundalar. Bugün “temsili demokrasi” krizde. Bu nedenle; toplumsal dinamiklerin tümünü müzakere süreçlerine katmak gerekiyor.Aksi takdirde, toplumsal eylemlerin ortaya çıkması kaçınılmaz. Dünyada durum bu. Bu nedenle; tarafların birbirlerini ikna edecekleri müzakere süreçlerini, tüm siyasal partiler ve halkımız desteklemek zorunda. “Çatışmanın” yerini “diyaloğun” almasının başka yolu yok.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU



Bu yazı 18339 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI