thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









“Ruhsuzluk” Dünyayı Sarıyor
Tarih: 08-08-2021 10:05:00 Güncelleme: 08-08-2021 10:05:00


Geçmişten çok farklı olarak sonrasını öngöremediğimiz bir dünyada yaşamaya başladık. Hem de çok kısa bir süre içinde bu noktaya geldik. Geleceği tahayyül edemiyoruz, plan yapamıyoruz, daha önce hiç yaşanmamış bir süreçte, ne yapacağını bilmez haldeyiz. Güçlü psikolojinin en önemli ayaklarından biri olan “umut” azalıyor, hatta kayboluyor. Umut insanın enerjisi, insanın var olma mücadelesinin itici gücü.

 

2020 başından bu yana hayatımıza giren ne olduğu, nereden geldiği üzerine yoğun tartışmalar yapılan Covid 19 her yerde çok büyük korku ve panik hali yarattı. Sürekli olarak açıklanan vaka ve ölüm sayıları, virüsle mücadele adına yürürlüğe konan kısıtlamalar, yasaklamalar, ekonomilerin ve ülkelerin kapanmaları virüsün kendisinden daha çok tehdit edici. İnsanların kimyası bozulmuş durumda ve işin şakası yok. Daha önce hiç karşılaşmadıkları, deneyimlemedikleri ruhsal ve davranışsal bozukluklarla tanıştılar bu süreçte. Anksiyete ve depresyon en çok görüleni. Alkol ve madde bağımlılığındaki artış da dikkati çekiyor. Geçmişte yaşanan rahatsızlıkların tekrar ortaya çıkma oranı da yüksek. Stres, uyku kalitesinin azalması, kaygı ve korkunun artması, iş yapma isteksizliği, odaklanma zorluğu pek çok insanın temel şikâyetleri.

 

Ünlü sosyolog ve psikolog Prof. Corey Keyes Pozitif Psikoloji üzerine çalışmalar yapan, insan yaşamını daha anlamlı kılmanın, daha kaliteli bir yaşam sürmenin nasıl mümkün olduğunu araştıran bir bilim adamı. Prof. Keyes 2021 yılına hâkim olan duyguyu “ruhsuzluk (soullessness)” olarak ifade ediyor ve insanların depresyon hastası olmadıkları halde,depresif davranışlar sergilemeye başladıklarını söylüyor. Keyes’e göre insanların yakın gelecekte gerçek depresyon hastasına dönüşerek kaygı düzeylerini çok yükseltecekler. Ruhsuzluğun başlıca belirtileri; konuya dikkatini verememek odaklanamamak, yaşama heyecanını büyük ölçüde kaybetmek. Aynı filmleri tekrar tekrar izliyor bu insanlar, boşluktalar, tıkanmışlık hali sergiliyorlar.2021 yılına damgasını vuran bu duygu haline Psikoloji bilimi “ruhsuzluk” adını veriyor. Asıl sorun ise, kişinin bu ruh halinin farkında olmaması.

Pandemi sürecinde “yalnızlık” duygusundaki artış da dikkat çekici. Kalabalık içinde bile yalnızlığı yaşayan insanlar hiç azımsanmayacak kadar fazla. Haklı nedenleri de var. Covid ile insanlar öylesine korkutuldu ki, hastalık bulaşacak diye herkesi karantinaya soktular. Bu kapanmalar, bu izolasyonlar insanın doğasına aykırı. Çünkü yaşayan insan türü olan Homo Sapiens tam 300 bin yıldır hep hareket halinde; dışarı çıkıyor,diğer insanlarla birlikte hayatını devam ettirecek faaliyetlerde bulunuyor. Başka türlü de neslini sürdürmesi mümkün değil zaten. Bu gerçeklere karşın, aklın almayacağı bir biçimde, insanın yapısına tersuygulamalar hayata sokuluyor. İnsanlar eve hapsediliyor ekonomi ve ülkeler kapanıyor, işin ilginç yanı bu uygulamalarla insan türünün yok olma sürecine girdiğini göremiyoruz.Bütün bu kısıtlamalar, yasaklar sürdürülebilir değil. Herkes bunu görmek zorunda. Çünkübu yasakların tetiklediği ruhsal, zihinsel ve bedensel rahatsızlıklardan dolayı insanlar sağlıklarını kaybediyorlar. Bu rahatsızlıkların yaratacağı yıkımın, virüsün doğrudan yapacağı yıkımın çok ötesinde olacağını bilmek zorundayız. Uzmanlar “yalnızlık” ile “ruh sağlığı” arasında çok kuvvetli bağlar olduğunu söylüyorlar. Yaşarken ruh sağlığını korumamız şart. İnsan diğer insanlarla bağlantılar kurmak ve hareket etmek zorunda; bunlardan vazgeçerek sağlığını sürdürmesi imkânsız. Son 1,5 yılı aşkın bir süredirokullar, ofisler kapalı kaldı, her türlü faaliyet online olarak sunulmaya başlandı. Yürürlüğe sokulan sistem faaliyetlerini on-line yapmayan herkesi tasfiye ediyor. Zorunlu olmadıkça evden dışarı çıkılması istenmiyor. Önümüzdeki aylarda da yine kapanmalar gündemde. Akıl tutulması gibi bir şey.

 

Aileyi de çok etkiledi bu kapanmalar, çünkü daha önce hiç bu denli bir arada olmamışlardı. Mesafe kalmadı, sınırlar yok oldu. Aile olmak her dakika bir arada olmak demek değil. İletişim kalitesi çok bozuldu, suçlayıcı bir dil gelişti. Gerilimin, öfkenin arttığı ve çiftlerin geri adım atmayı pek düşünmediği yeni bir dönem başladı. Genel olarak ortaya çıkan depresif duygu durumu, öfke kontrolü yapamama, kaygı ve panik bozukluğu aile yapısını sarstı. Kadına şiddet sıradanlaştı, boşanmalar yüzde 300 arttı. “Umudunu kaybetme” intihar düşüncesini de tetikliyor, küresel ölçekte “İntihar Fırtınası” beklentisi psikiyatristlerce dile getiriliyor ve acil olarak intihar önleme programlarının yürürlüğe sokulması öneriliyor. Uzmanlar, kaygı bozukluklarının yüzde 10-15’inin kalıcı olacağı uyarısını da yapıyorlar.

 

Bundan sonraki yıllar, sayısı ve çeşidiartacak virüslerle mücadele ile geçecek. Çünkü nükleer ya da kimyasal silahlarla savaşlar artıkgeride kaldı, gündemde biyolojik silahlar var. Küresel sermayenin elitleri, kontrolü ulus devletlerden almak için planlarını adım adım hayata geçiriyorlar. Virüsten sonra, iklim değişikliğininyaratmakta olduğusu ve gıdaya ulaşım meselesiortaya çıkacak ve yaşamı küresel ölçekte alt üst edecek. Etkilerini 2022 başından itibaren hissetmeye başlayacağız ve pandeminin kat be kat üzerinde olacak. İnsanların “hazza dayalı yaşam” anlayışınıbırakma zamanı çoktan geldi de geçti. Herkes geleceğe kafa yormak zorunda. Yok olmamak için bu şart. Ancak bilgi kirliliği çok yüksek, kişinin neyi okuması, nelerden uzak kalması ciddi bir rehberlik gerektiriyor. İnsanoğlu gerçek bir dönüm noktasında; yavarlığını sürdürebileceği yeni bir dünyayı yaratacak ya da trans hümanizmi, yani kendi ölümsüzlüklerini gerçekleştirmek isteyen küresel sermaye elitlerinin kölesi olacak. Dünyanın geleceği;günümüz insanının sahnelenen senaryoyu fark etmesine, yeni bir bilinç geliştirmesine ve diğerinsanlarla küresel boyutta gireceği iletişim ve etkileşim sürecinin başarısına bağlı.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU

 



Bu yazı 18012 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI