thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Günümüz İnsanının Kabulü: Makyavelizm
Tarih: 24-07-2022 14:35:00 Güncelleme: 24-07-2022 14:35:00


Niccola Makyavelli siyaset biliminin temellerini atan bir düşünür. Yasak nedeniyle ancak ölümünden sonra basılan “Prens” adlı kitabında dile getirdiği fikirleri, bugün Yeni Dünya Düzeninin temel felsefesini oluşturuyor. Makyavelizm devlet yönetiminde hedefe ulaşmak için, her yol ve yöntemin kullanılmasını mubah gören bir fikri temsil ediyor. Kökü 16. Yüzyıla dayanan bu düşünce; günümüzde monarşik, oligarşik, teokratik ve demokratik tüm yönetimlere rehberlik ediyor. Siyasette her türlü ahlak yasasını hiçe sayan, dürüstlükten yoksun siyaseti savunan bu düşünce günümüzde bir siyasal sisteme dönüşmüş durumda.

 

Bu siyasal sistemin özünde neler var? Makyavelizm siyasetçinin her yalanı söyleyebileceğini her türlü dalavereyi çevirebileceğini, olayları çarpıtabileceğini savunuyor. Siyasetçinin kendi çıkarları doğrultusunda, gücünü sınırsız biçimde kullanması gerektiğini söylüyor. Başarı isteniyorsa bunlar yapılmak zorunda. Çünkü başarı ikna ile değil, zora başvurularak elde edilir.

 

Makyavelizm’e göre insan bencil bir yaratık. Dolayısıyla onu yönetme iddiası taşıyan siyasetçi de bencil olmak zorunda. İnsanların çoğu kötüdür; çünkü nankördür, içten pazarlıklıdır ve doymak bilmez yaratıklardır. Bu bakış açısıyla başarılı olmak isteyen yöneticilere gerektiğinde kötü olmasını tavsiye eder. Çünkü kötülere iyi davranmanın bir karşılığı yoktur, kaybedersiniz. Dahası, çıkarlarınıza uygun değilse, verdiğiniz sözleri bile tutmamanızı söyler.

 

Makyavellinin siyasetçilere yaptığı çarpıcı tavsiyelere bakalım; “Devletin yönetimini elinde tutanlar; iyi, erdemli, dürüst, ahlaki ve dindar değillerse bile,“dindar görünerek” tüm meziyetlere sahipmiş gibi halkını inandırmak zorundalar.” 1513 yılında düşüncelerini yazdığı Prens kitabında şöyle bir uyarı da yapar; “Yöneticiler; en güçlü dönemlerde en doğru kararları alıp uygulamalıdır. Bu yaklaşım zayıf dönemde yapılan yanlışların örtülmesi için önemli bir malzemedir.”

 

“Ahlakın dışında hareket etmek iktidarın zorunluluğudur” diyen Makyavelli, ahlakın politikada yerinin olmadığını söyler. Şiddete ve ahlak dışı yollara başvurulması gerektiğini savunur. Ancak, sadece korku ve güçle de bir toplum yönetilemeyeceğini hatırlatır. Yönetici aynı zamanda halkı tarafından sevilmelidir. Bir başka ifade ile hükümdarlar hem sevilmeli hem de korkulmalıdır. Sadece korku ve güçle hareket ederlerse düşmeleri kaçınılmazdır. Ancak ikisinden biri öne çıkacaksa bu mutlaka “korku” olmalıdır.

 

Halkın desteği ile iktidar olan birisi, halkla arsındaki dostluğu korumalıdır. Halkın ondan tek isteği baskı görmemektir. İktidar sahibi, özellikle başkasının malından uzak durmalıdır. İnsanlar babalarının ölümünü, mal varlılarının kaybından daha çabuk unuturlar. Makyavelli bu noktada bir kırmızıçizgiyi işaret eder;“Başkalarının mallarını gasp etmeyin, bu kırmızıçizgiyi aşmaktır.”

 

Makyavelizm günümüzde sadece bir siyasal sistem değil. Ekonomik, sosyal, duygusal, ticari vs. her alandaki insan ilişkilerinin de temelini oluşturuyor. Bu düşünce günümüz dünyasının adeta temel gerçeği. Amaca ulaşmak için kurnazlık, çıkarcılık, hilekârlık vs. ahlak dışı nitelikte bütün araçlar mubah kabul ediliyor. Bunlar erdemli kişinin kesinlikle ret etmesi gereken nitelikler. Ancak bir siyasi sistem olarak yıllar boyunca kabul edilen bu düşünce, günümüzde insan ilişkilerini, yaşamın her alanında yönetiyor. Bu adımları atmak “başarı” için kaçınılmaz kabul ediliyor.

 

1980’lerden itibaren yükselişe geçen “Neo liberalizm” sürecinde bu kavram, etik alanı da kapsayarak insan davranışlarını yeniden yapılandırıyor. Makyavelizm önemli bir rehber niteliğinde. Günümüzde her türlü insan ilişkilerinde ilk başvurulan düşünür Makyavelli. Kişisel gelişim kitaplarında; kişilik etiği adına, insanların başarılı olmaları için Makyavelli’den alıntılara ne denli yer verildiğini görüyoruz.

 

Dünyada son 250 yıldır,“başarılı olmak” üzerine yazılan kitaplar var. İlk 170 yılda yazılanların neredeyse tamamı, başarının temelinde “karakter” etiğinin olduğunu söylüyor. Nedir karakter etiği? Dürüstlük, alçakgönüllülük, bağlılık, ölçülü olmak, cesaret, adalet, sabır, çalışkanlık ve yalınlık gibi özellikler. Temel felsefe “herkese iyilik etmek”. Bu felsefe insana belirli ilkeler kazandırıyor, kişinin bunları kendi mizacı ile bütünleştirmesini öngörüyor. İnsanın etkili bir yaşam sürmesi, gerçek başarılar elde etmesi, sürekli mutlu olabilmesi karakter etiğini öğrenmesine ve kişiliği ile bütünleştirmesine bağlı.

Son 80 yılda yazılan kitaplar ise, sadece imaj yaratmaya dayalı tekniklerden oluşuyor. Sorunları çözmekten uzak, sadece geçici çareler sunuyor. Bu nedenle de çözüldüğü düşünülen sorunlar, bir süre sonra yeniden ortaya çıkıyor. Çünkü “karakter” etiği yerini, “kişilik” etiğine bırakıyor. Öne çıkan kişilik etiği; imajın, tavrın, davranışların insanlar arası etkileşimi kolaylaştırdığı ve başarıyı getirdiği iddiasında. Kişinin izlemesi gereken iki yolu işaret ediyor. Birincisi, kişinin iletişim becerisini geliştirmesi. Diğeri ise, halkla ilişkilerde kullanılan teknikler ve pozitif zihinsel tavır. Bu amaçla geliştirilen özdeyişler var; “Tavrınız erişeceğiniz yüksekliği belirler”, “Gülümsemek, kaş çatmaktan daha fazla dost kazandırır”, “İnsan düşlediği ve inandığı her şeyi gerçekleştirebilir” gibi.

 

Görüleceği gibi kişilik etiğinde psikolojik manipülasyon ve hileli boyutlar var. Bu alanda yetkinseniz, insanları kendi bilgileri dışında ya da istemedikleri halde etkileyebilir veya yönlendirebilirsiniz. Bu tür kişilerin hiçbir adımı rastlantısal değildir, karşısındakini hep bir düşünceye ya da davranışa yönlendirmeye çalışırlar. Hiçbir şey samimi ve doğal değildir. Başkalarının faaliyetleriyle “ilgileniyormuş gibi” davranırlar, “güçlüymüş gibi” görünmeye çalışırlar. Çünkü başarılı olmak, hedefe ulaşmak için bu davranışları sergilenmelerinin şart olduğuna inanırlar.

 

Görüldüğü gibi, karakter etiği günümüzde önemsizleştiriliyor, daha çok etkileme teknikleri, güç stratejileri, iletişim becerileri ve pozitif tavır öne çıkartılıyor. Bunların zaman zaman başarıyı getirdiği doğru. 20. Yüzyılın en önemli kitabı kabul edilen “Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı” kitabının yazarı Stephen Covey bu özellikleri birincil değil, ikincil özellikler olarak tanımlar. Başkalarına istediklerimizi yaptırmak için onları etkilemek, daha verimli çalışmak ve inanların birbirlerini sevmelerini sağlamak için etkileme strateji ve taktiklerden yararlanabileceğimizi söyler. Ancak karakterimiz bozuksa, ikiyüzlüysek ve düzenbazlığa yatkınsak uzun vadede başarıya erişemeyeceğimizin altını çizer. Bu sürecin güvensizliğe yol açması kaçınılmazdır. Çünkü yaptığımız her şeyin bir manevra, bir hile olarak algılanması yüksek bir olasılıktır. “Güven” olmazsa, güzel konuşmanın, iyi davranmanın bir önemi yoktur. Güvenin olmadığı yerde başarı için gerekli temel yok demektir. İyilik temeldedir ve tekniğe hayat verir.

 

Önümüzde Cumhurbaşkanlığı ve Genel Milletvekili seçimleri var, ülkeyi yönetecek kişileri belirleyeceğiz. Seçeceğimiz insanlar, yaşamımızı tümüyle etkileme gücüne sahip olacaklar. Yeniden aday olmak isteyen seçilmişler var. Bunların önemli bir bölümü görev yaparken tanıdığımız ve haklarında bir kanaate sahip olduğumuz insanlar. Tam olarak “güvenmediğimiz” hatta “hiç güvenmediğimiz” insanlar. Üstelik böyle kişilerin “siyasal dengeler” gibi ne olduğu anlaşılmaz bir gerekçe ile yeniden aday yapılmaları ciddi bir olasılık. Bu kişiler; başarı için, her türlü strateji ve taktikleri kullanarak farklı bir kişiliğe bürünmek isteyecekler. Geçmişte yaptıklarını unutturmak için seçmene şirin gözükmeye çalışacaklar. Ünlü düşünür Ralph Waldo Emerson’ın, iletişim kurmada “karakterin” ne denli önemli olduğunu dile getiren sözlerini hatırlatmak isterim; “Ne olduğun kulağımda öylesine çınlıyor ki, ne dediğini duyamıyorum”.

 

Seçilmiş her düzeyde politikacının, iktidarı ya da görev süresi boyunca, kendisine verilen gücü nasıl kullandığı, seçmenin dinleme kalitesini belirlemeli. Seçmen; onların sergilemeye çalıştığı kişiliğe değil, gerçek benliğinden yayılan o sessiz ve görünmez dalgaya, onların karakterine bakmalı. Bir daha aldanmamak için bunu yapmak zorunda. Mehmet Akif’in ünlü sözü herkese rehberlik etmeli; “Tarih tekerrürden ibaretse, tekerrür ettirmeyin”.

 

Tuygan ÇALIKĞLU



Bu yazı 22561 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI