thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Kılıçdaroğlu Ayrılmadan Erdoğan Durdurulamaz
Tarih: 16-07-2023 09:19:00 Güncelleme: 16-07-2023 09:19:00


Zam furyası başladı, KDV oranları yüzde 2 artırıldı. Dahası; sabun, deterjan, mendil, tuvalet kâğıdı vb. ürünlerde uygulanan KDV oranı yüzde 8’den yüzde 20’ye yükseltildi. Bunların hiçbiri lüks tüketim malı değil, herkesin günlük hayatta kullanmak zorunda olduğu ürünler. Hangi mantıkla bu düzenleme yapıldı? Anlaşılır gibi değil. MTV ise, anayasaya aykırı olarak 2023 yılı için iki kez ödenecek. Bu ek verginin de mantıkla açıklanacak bir tarafı yok. Ak Parti’nin, kamu finansman açığını bu zamlarla karşılamak için, Mehmet Şimşek’i Türkiye’ye getirmesi gerekmezdi. Eski Bakan Nebati, hatta sokaktan geçen birine söyleseniz, bu artışları çok rahat yapardı. Yani, vergileri istediğiniz gibi artırmak, kafanıza göre zam yapmak için ekonomist olmaya gerek yok.

 

Ak Parti seçim öncesinde, belki de “kazanamayacağını” düşünerek parayı hovardaca dağıttı. Biliyorsunuz, muhalefet kendinden çok emindi, “Kesin kazanacağız” diyordu. Ama seçimi Erdoğan kazandı. Her türlü sorun seçim sonrasına ertelendiği için; inanılmaz artışların olacağı, dolar kurun fırlayacağı, devasa bir enflasyonun başlayacağı önceden belliydi. Üstelik bunlar daha başlangıç ve devam edecek. Zam yaparak, vergileri, harçları, cezaları artırarak elde edeceğiniz gelirlerle ekonomiyi rayına sokamazsınız. Bu bir ekonomi yasasıdır. Sorunu çözmek o kadar basit değil.

 

İktidar bu artışları açıklarken muhalefet neredeydi? Başta Kılıçdaroğlu, Akşener ve diğerleri ne yapıyorlardı? Millet çaresiz durumdayken muhalefetin sesi neden çıkmadı? Muhalefet “Vatandaşın sesi” neden olmadı? Zamlar, vergiler, harçlar, cezalar vs. halkın kimyasını bozdu. Gelirler yetersiz, giderleri karşılamaktan çok uzak. Ne yapsın vatandaş? İktidar maaş ve ücretlere yaptığı artışı, bir ay bile geçmeden zamlarla geri alıyor. Sürdürülebilir bir durum değil bu. Muhalefet neden sessiz? Neden etkili değil? Neden kamuoyunu oluşturamıyor? Bu soruların cevapları yok.

 

Türkiye bugün resmen “yangın” yeri ve hesap soracak bir muhalefet yok. Sorun çok büyük, çünkü Türkiye’nin rezervleri boşaldı, dövizi kalmadı. Ak Parti Mehmet Şimşek’i Türkiye’ye dış piyasalardan para bulması için getirdi. Çok zorlanıyor. Mali disiplini yeniden tesis etmekten, bütçe açığını Maastricht kriterleri ile uyumlu hale getirmekten söz ediyor. Akademisyen Prof. Evren Bolgün’e göre, Şimşek bu sözlerle sadece yabancı yatırımcıya göz kırpıyor. Çünkü bu kriterlerin Avrupa’da artık bir karşılığı yok. 2008 ve 2010 krizlerinden sonra bu kriterler çoktan rafa kalktı. Şimşek enflasyonun orta vadede tek haneye düşmesi için; kademeli sıkılaştırma, uyumlu gelirler politikası ve yapısal reformlara ihtiyacı dile getiriyor. Bu açıklamaya Ekonomist Mahfi Eğilmez şöyle cevap veriyor; “KKM hesaplarına, Hazine yerine TCMB tarafından para basarak ödemek ve bu yolla bütçe açığını düşük göstermek “yapısal reform” değil, kendini kandırmaktır”. Şimşek’in önce Kopenhag kriterleri ile ne denli uyumlu olduğumuza bakması gerek. Türkiye’nin, neden normal bir ülke gibi muamele görmediğinin cevabı orada. Türkiye tam demokrasiye dönmeden, düşünce özgürlüğünün önünü açmadan, yargı kararlarına karşın hala tutuklu olan gazeteciler sorununu çözmeden Batı dünyasında ihtiyaç duyduğu “güveni” yaratamaz. Türkiye bugün, riskleri nedeniyle, ancak tefeci faizleriyle borçlanabiliyor. Ak Parti IMF’ye gitmek istemiyor. Gitse kredi faizi çok düşük, ancak hem kendisiyle çelişecek hem de alacağı krediyi kafasına göre harcayamayacak. Daha önce de vurguladığım gibi, bu işler Mehmet Şimşek’in yapacağı işler değil. Bizzat Erdoğan’ın istemesi ve destek vermesi gerek. Bu arada dikkatinizi çekmek istediğim çok özel bir konu var. İktidar gelir toplama peşinde, ancak giderleri “azaltmak” için hiçbir çaba göstermiyor.

 

Örneğin kimse “tasarruftan” söz etmiyor. Cumhurbaşkanlığının, Hükümetin, kamu kuruluşlarının; hane halkına ve şirketlere “örnek” olacak bir çabasını görmüyoruz.“Fedakârlık” hep vatandaştan bekleniyor. Yönetenler “sembolik” olarak bile, bu konuya eğilmezken, zam yağmuru anlaşılır gibi değil. Devasa bütçe açığı, zamların devam etmesini zorunlu kılıyor. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda da enflasyon yükselecek, dolar kuru artacak. Bunun getirisi büyük bir yoksulluktur, büyük bir sefalettir. Bir kısır döngünün başlaması kaçınılmaz. KDV oranlarının tekrar artmasına ve ek kurumlar vergisi getirilmesine zihinsel olarak hazır olalım.

Bütün bunlar yaşanırken, baş sorumlu “ana muhalefet partisi” neler yapıyor? Çünkü iktidarı durduracak olan muhalefettir. Vatandaşın mağduriyetini dile getirecek, gidermek için çözüm önerecek, bu doğrultuda kamuoyu oluşturacak muhalefettir. Ancak muhalefet bu işlerle değil, birbirini“yok etmekle” meşgul. Güven yok, sevgi yok, dayanışma yok, iş birliği yok. CHP resmen kaynıyor, Kongre süreci başladı ve sonbaharda kurultay yapılacak. Ancak Kılıçdaroğlu koltuğu bırakmayı asla düşünmüyor. Çevresinde, ondan beslenen, “vasat beyinli” bir grup siyasetçi Kılıçdaroğlu’nu yanlış yönlendiriyor. Cem Boyner’in ünlü sözünü hatırlayalım; “Sistemden beslenenler, sistemi eleştiremezler”. CHP’de yaşanan ne yazık ki bu. Kılıçdaroğlu da yerel seçimlere dek, CHP’yi yönetmeye kararlı gözüküyor. Vahim olan, bu düşüncenin doğru olduğuna inanması.

 

Kılıçdaroğlu tam 13 yıldır CHP’nin başında ve Erdoğan’a karşı girdiği 10 seçimi de kaybetti. Erdoğan ise; 2002’den bu yana girdiği 15 genel seçim, referandum ve yerel seçimleri kazandı. Kılıçdaroğlu nazik, beyefendi bir kişi, yüreğinde insan sevgisi olan, demokrat bir kişi. Bunlar “gerekli” nitelikler, ancak “yeterli” değil. Bir siyasetçi olarak başarısızlığını görmek ve bu gerçeği kabul etmek zorunda. Son seçimde öndeyken, geriden gelen Erdoğan’a kaybetti. Çok hata yaptı ve seçimi kaybetti. Birinci turdaki stratejik hatalarını düzeltmesi için danışmanlarının ona yaptırdıkları kabul edilebilir değil. Geçenlerde Gazeteci Deniz Zeyrek’in çarpıcı bir hatırlatması oldu. Kılıçdaroğlu 2.Turda yayınladığı bir videoda, vatandaşa kelimeleri heceleyerek; “Buradayım be buradayım” dedikten sonra masaya sertçe vurarak “Bu-ra-da-yım” dedi. İletişim disiplininde bunun anlamı, karısındakine “Bak senin aklın eksik, anlamıyorsun, anlaman için heceliyorum” demektir. Bu konuşma tarzı, karşısındakini aptal yerine koymaktır. Bir siyasal lider nasıl bu şekilde konuşur? Kendi aklıyla bu tarzda konuşan birisi değil Kılıçdaroğlu. Bu akıl dışı videoyu kim yaptırdı? Politik psikoloji ve Siyasal İletişim disiplininden habersiz böyle kişilerle nasıl çalışır CHP? Dahası, Ak Parti’nin, barış sürecinde PKK ile nasıl bir diyalog içine girdiği ortadayken, CHP’yi ne hale getirdiler? Resmen PKK ile iş birliği içinde bir CHP algısı yaratmaya çalıştılar ve büyük ölçüde başardılar. Erdoğan’ın montaj olduğunu itiraf ettiği o videoya karşı ne yaptılar? Hiçbir şey? Ayrıca, Türk vatandaşlığına geçen yabancı sayısının 200 bin olduğunu ve seçimi etkileyecek boyutu olmadığını söylediler. Ancak oy kullanma hakkı verilenlerin sayısının bu rakamın çok üzerinde olduğu sonradan anlaşıldı. Bir başka nokta; 2. Tur için muhalefetin hiçbir hazırlığını olmadığını gördük. Billboardlarda hep Erdoğan vardı, muhalefet yenilgiyi hiç beklemediğinden olsa gerek, kiralama bile yapmamıştı. CHP’de seçim süreci yönetenlerin bilgisizlikleri ve öngörüsüzleri çok açık. Bu nasıl bir yönetim zafiyetidir?

 

Geçenlerde Diken’de Kılıçdaroğlu’nun “Seçimi kaybettik, ama dünyanın sonu değil” açıklaması yer aldı. Seçim sonucunu doğal karşılıyor. Şaşırmadım. Gazeteci Levent Gültekin ile arasında geçen ve insanın kanını donduran söyleşisi geldi aklıma. Gültekin, Medyascope yayınında,“Kılıçdaroğlu kazanamayacağını bile bile aday oldu” sözünü tekrarladı ve bir açıklama yaptı. Şimdi bu söyleşiye kısaca değinelim. Gültekin 2022 Nisan ayında, yeni kitabı üzerine bir görüşme yaparken Kılıçdaroğlu’na; “Akışa göre sizi aday yapıyorlar, ancak bu senaryoya göre seçimi kaybediyorsunuz” diyor. Arkasından bu senaryoda yer alanları ve onların devletle olan bağlantılarını da açıklıyor. Gültekin “Ben buraya bir gazeteci olarak gelmedim, sizin benim yaşımda çocuklarınız var. Allah aşkına aday olmayın. Ülke için bu son şansı lütfen heba etmeyin.” diyor. Uzun uzun dinledikten sonra Kılıçdaroğlu’nun verdiği cevap inanılmaz; “Levent bu ülke bitti. Hiçbirimizin onu kurtarma şansı yok.” Gültekin şaşkınlıkla; “Kemal Bey Allah’ını seversen, sen böyle düşünüyorsan neden aday oluyorsun? deyince Kılıçdaroğlu; “Levent benim kendi adaylığımı engelleme şansım yok” diyor. Babala TV’de bir genç, videoyu açarak, bu konuşmayı Kılıçdaroğlu’na dinletti. Herkes şok oldu. Peki Kılıçdaroğlu ne cevap verdi? “Evet, Levent Bey geldi görüştük. Kendisi çok saygı duyduğum bir gazetecidir” dedi ve ekledi “Şimdi bizim Suriye sınırında organik tarım yapmamız lazım”. Burası lafın bittiği yer. Böyle bir konuşmayı yapan, başaracağına kendisi bile inanmayan bir muhalefet lideri olabilir mi? Bu lider seçimi kazanabilir mi? Bu lider, insanları boş yere umutlandırma hakkını kendinde görebilir mi?

 

Ekonomist Evren Zelyut, sorun olarak “muhalif oligarşiyi” işaret ediyor. Çok doğru. Sadece yeşil oligarşi yok Türkiye’de, muhalefet oligarşisi de var. Bakın Meclise CHP’nin 4- 5 dönem değil, 6- 7 dönemdir milletvekili olan oligarkları var. Kim bunlar?  CHP’nin kerameti kendinden menkul “Türk Büyükleri”.Vahim bir durum. CHP dar bir grubun elinde yönetilen bir parti konumunda. CHP’nin dönüşümü için bu yapının yıkılması şart. Kılıçdaroğlu “Kaptan olarak bu gemiyi güvenli limana götüreceğim” diyor. Ancak gemi karaya oturmuş durumda. Bu geminin,“bu kaptanla” limana gideceği yok. Kılıçdaroğlu’na herkes destek verdi, ama olmadı, başaramadı. Israr ederse CHP yerel seçimlerde büyük kayıplar verir. Herkes bilmeli, sorunların bundan sonrasının sorumlusu “Ak Parti” değildir. CHP’nin “yeni” ve “güçlü” bir liderle ciddi bir muhalefet yapması şart. Kılıçdaroğlu, sonbaharda toplanacak dediği kurultayda genel başkanlığı bırakacağını şimdiden açıklamalı, partinin önünü açmalı. Bunu yaptığında; saygıyla anacağımız bir iz bırakır, yoksa tarih kendisini affetmeyecek.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU



Bu yazı 25352 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI