Merkezi iktidar eliyle yapılan ve Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından 2014-2015 yıllarında yürürlüğe giren 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planı görülmeyen yüzünü bizlere göstermeye başladı.
Bu plana bağlı ve bir nevi içimize sokulan Truva Atı gibi, sahillerimiz başta olmak üzere birçok tarımsal alan imara açılır hale getirildi. Bunun adına da “eko-turizm” denildi. Bölgede bu yönde imar izni almış yüzlerce dönüm tarla ve binlerce yapılaşma hakkı kazanmış arazi bulunuyor.
....................
Son 5 yıldır başlanan bu sürecin, şimdilerde yasal izinli olanlarının inşaatına başlanmış olması, görünür olmasına da yol açıyor. Görünür olması bugünden sonra da artacağı için, yağmanın, rantın boyutu daha da ortaya çıkacak, kıyılarımızın, sahillerimizin, tarım alanlarımızın yok oluşu gözler önüne serilecek.
...................
Bu işin şimdi bile yapılması gerekenleri var.
-Onaylanmış planlı alanların yapılaşmasına olanak veren yapı ruhsatları Çanakkale İl genel meclisi, valilik, il özel idaresi eliyle verilmez...
-Ruhsatlı yapılaşma hakkı kazanmış, inşaatına başlanmış yerler için, “eko turizm tesisi” olarak kullanma hakkı tanınır, yazlık, 2. Konut olarak kullanımı engellenir, devre mülk gibi satışı yok edilir, böyle yaygın yazlık bölgesi olarak değil, düzgün turizm tesisi olarak kullanımına olanak verilir, bu durum işletme aşamasında da denetlenir, turistik tesis için gerekli olan resepsiyon, kahvaltı salonu, kafe-restoran türü mekanlar, personel istihdamı, mali kontroller yapılır ve turizm tesisi olması sağlanır.
.....
Söz konusu planda yapılacak değişiklik ile bundan sonra bu tür bir yapılaşmanın önü kesilmelidir. Yasal olarak bu mücadele tabi ki merkezi düzeyde Çevre Şehircilik Bakanlığı ve yerel il müdürlük teşkilatı ile Valiliktir. Ama bu bölgelerin yani kırsal kesim yapılaşma vb konuları doğrudan Çanakkale il genel meclisinin sorumluluk alanındadır. Yerel siyasetçiler kendilerini geri çekmeden bu mücadelenin içine girmelidir.
..............
Bu yağma ve rant uygulamasının büyük ölçekli olanlarının kim olduğuna baktığımızda, büyük sermaye çevrelerinin olduğunu görüyoruz. İstanbul’daki ve diğer büyük kentlerdeki büyük ölçekli yağma ve rant mekanizmasının içinde olan inşaatçılar bu bölgeye üşüşmüştür. Bir parselde yüzlerce yazlık yapılan bir çok uygulamayı görüyoruz. Bu küçük boyutlu ve yerel bir rant spekülasyonu değildir. Bu çevreler bu rantın kokusunu nereden aldılar? Daha planın onay aşaması sonuçlanmadan köylünün elindeki tarlaların toplandığı yönünde organize ve spekülatif eylemlere şahit oluyoruz. Meseleyi masım bir mesele olarak görmeyelim...
.......
Pandemi süreci ve COVİT-19 virüsü bir kent, metropol hastalığıdır. Bu ranta bağlı tarla-arsa ve yapılaşma spekülasyonu, büyük kentten bu büyük kent kaçışlarından daha fazla beslenmektedir. Olayın boyutu, artık çok büyük boyutlara ulaşmaktadır. Yereline, tarlasına, tarım arazisine sahip çıkacakların, bu büyük boyutlu harekete karşı onlar kadar büyük mücadele ağını genişletmesi gerekir. Artık mesele sadece teknik bir mesele değil, siyaseti doğrudan yönlendiren arsa spekülasyonu ve yapılaşma rantına bağlı siyasi harekettir. Bu seçilmiş, atanmış tüm siyasi mekanizmaların bu mücadeleye destek vermesi, içinde olması ve sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ortaya koyuyor...
Mimar İsmail Erten. 18.12.2020