Gökhan Bayram
Bildiğin Yanıldığına Yetmez
Tarih: 04-03-2018 09:36:00
Güncelleme: 04-03-2018 09:36:00
“Çanakkale içinde vurdular beni, ölmeden mezara koydular beni” Türküsüne bakarak “Askerlerin diri diri gömüldüğünü” ifade eden Abdullah Akın ismindeki kişinin mantığı doğruysa;
-Sivas yöresinden “Müdür Beyin Yeşil Kürkü” türküsüne bakarak yöneticilerin farklı bir moda tarzı olduğunu,
-Barış Manço’nun “Eksi kırk derece soğuk suda bile yüzerim inan ki…” şarkısından suyun bırak 0 dereceyi -40 derecede bile donmadığını,
-Meşhur “Gözleri aşka gülen taze söğüt dalısın” şarkısından söğüt dallarıyla gözler arasında benzerlik olduğunu,
-“Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına” türküsünden bildiğimiz mandaların manda olmayıp, söğüt dallarının ise yuva kurulabilecek pek heybetli dallar olduğunu,
-Ümit Besen’in "At artık imzanı git bir an önce" şarkısındaki, gitmesi gerekenin terkedilmiş adam değil gelin tarafı olduğunu
-Ferhat Göçer’in "Cenneti değişmem saçının teline" şarkısından saç telinin paha biçilmez bir değer taşıdığını
-Orhan Gencebay’ın "Severek ayrılalım, Aşka hasret kalalım, Eğer mutlu olursak, Yeniden barışalım" şarkısından severken ayrılabilmenin, daha fecisi ayrılık durumundan dolayı mutlu olunursa barışılabilmenin mümkün olduğunu çıkarabiliriz.
İKİ KELİME YANYANA GELMEZ
Abdullah Akın “Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler var.” demiş. Bir tarihçi olarak buna çok sözüm var. Ama tekrar girmeyelim konuya. Çünkü yeterince cevap verildi.
Fakat evvela çok ayıp. Bu söz öyle ulu orta kullanılmaz. Hele camiyle yan yana hiç olmaz. Bir zamanlarda Osman Bölükbaşı kullanmıştı. Ama o, kirlenmişlerle, siyasette karşılaştığı bazı şahıslarla ilgili söylemişti. Onu hatırladım, sizinle paylaşayım;
“BUNLARIN EN TEMİZİ GENELEVDEN EMEKLİDİR. KIRK OR.SPU BİR ARAYA GELSE BÖYLE BİR P.Ç DOĞURAMAZ”
NACİYE TEYZEYE HAVALE
Ne küfür edeceğim ne de bir laf söyleyeceğim. Tarihi çarpıtarak maksatlı anlatan, üstelik branşı tarih ve mesleği tarihçi olmayan, kısacık süreye bu kadar yalan ve yanlışı sığdırabilen Abdullah Akın’ı Önce Allah’a sonra Bizim Çanakkaleli Naciye Teyzeye havale ediyorum. Öyle başa böyle tarak.
ÇANAKKALE’NİN EN TUHAF ŞEYİ
Her pazartesi sosyal medya hesaplarımdan sorular soruyor, armağanlar dağıtıyorum. Cumartesi gününe kadar süre veriyor, pazar günü sonuçları yine sosyal medya hesaplarımda açıklıyorum. Bu hafta “Çanakkale’nin en tuhaf şeyi nedir?” diye sordum ve Ayvalık Tatili ödülü sundum. Aman aman ne sözler ne yorumlar geldi. Şu ana kadar gelenlerden bazılarını sizinle paylaşmak isterim.
Kutay Güvercin: Çanakkale gibi evrensel ilkelere bağlı ve ilerici bir şehirde Abdullah Akın'ın bulunabilmesi ne tuhaf şeydir.
Nil Ahu Bozbay Yücel: Türkülere konu olmuş Aynalı Çarşı’da, "Çatıya yakın camlardan giren ışığın içerdeki aynalar sayesinde kırılarak çarşıyı aydınlattığı söylense de" ayna olmaması ve tarihinden eser kalmaması...
Savaş Yalçın: Terminali şehir dışında, Havaalanı şehir içinde olan, Dünyadaki tek Şehir olması olabilir mi?
Hatice Özçelik Teker: Peynir helvacısı Kadir Ustanın hala dünyaya açılmamış olmaması.
Tolga Çakar: Bayram ağa ile Carl Friedrich Gauss’un benzerliği.
Merve Cemre Küçükdoğan: Sahildeki atın kuyruğunun beşinci bacak gibi görünmesidir.
Hasan Çakıcı: Truva nedir? denildiği zaman, birçoğunun seyahat şirketi demesidir.
Ferit Bektaş: Tuhaf olan her tarafımız deniz olmasına rağmen balıkhanenin Çayın içinde olmasıdır.
Niyazi Aytaç: Yolları çift şerit olup sadece tek şeridinin kullanılmasıdır.
Hasan Basri Çaparoğlu: Issız cuma olayı vardır zamanın da ölen küçük bebeği gömüp 20 gün sonra ölen annesi aile fertlerinin ayrı ayrı gömmesi sonucunda birdaha ki mezara geldiklerinde mezarın birleştiğini görmeleridir.
Önder Musaoğlu: Çanakkale’nin bazı ilçelerinin bazı köylerinde denizi ve Çanakkale merkezi görmeyen, hatta köyünden bağlı olduğu ilçesinden dışarı çıkmayan insanların olmasıdır.
Ufuk Cankaya: Koca Kaptan-ı Derya piri reisin kordondaki büstünün denize değil karaya bakması ve ilk Türk denizcisi Çaka Bey’in damadı Kılıçaslan tarafından bu günkü Golf Çay Bahçesinin olduğu yerde katledilmesine rağmen orada bir heykelinin olmaması.
Emel Kabakcıoğlu: Tabi ki en tuhafı “Meşhur acı biber reçelidir.
Ferdi Yüca: 4 farklı su kütlesine kıyısı olmasıdır. Saroz, Ege, Marmara, Boğaz
Yurdagül Çiçek: Hala yerlisi olup şehitliği görmemiş gençler ve yetişkinlerin olması
Aysel Şen: Eşsiz Boğaz manzarasının ortasına yapılan su gösteri makinası
Nalan Palaoğlu: Medeniyetin şehrinde bu kadar yoksul kalabilen köyleri
GEÇEN HAFTANIN EN’LERİ
EN LAFINI BİLMEZİ : Abdullah Akın
EN CAHİLİ : Abdullah Akın
EN ÇOK SÖVÜLENİ : Abdullah Akın
ÇARPIŞAN ÇARPIŞANA
Ne kadar çarpışmayacak şey varsa Çanakkale’de birbirine çarpıyor.
Minibüs yolunda gitmez, Sarıçay’da duran tekneye çarpar
Ak Partinin “Evet” traktörü, gider CHP İl Başkanının büfesine çarpar.
Türk mermileri ile düşman mermileri havada birbirine çarpar.
Çarpışan çarpışana
Bu yazı 11452 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI