Her mevsim bir mucizedir ve bizlere farklı damak tatları sunmakta yarışır.Sebzelerin bu tatlar arasında birinci sırada tercih edilir olmadığı bilinmektedir.Çok yararlı olduklarına dair inancımızın zorlaması ile tüketimimiz bazen sevimsiz bir angaryaya bile dönüşebilir. Çocukluğumuzda annelerimizin bize sebze yedirebilmek için dondurma vermemekle tehdit ettikleri çokça olmuştur.Bütün bu sebeplerle sebzelerimizin tadının, lezzetinin keşfi çoğu zaman erişkin yaşlara kalmaktadır.
Artık günümüzde yılın her günü ,her mevsimin ,her coğrafyanın sebzesine ulaşmak teknolojinin, ulaşımın nimetleri ile olanaklı hale gelmiştir. Ancak bu gelişmeler çok önemli bir şeyi kaybetmemize sebep olmadı mı? Mevsiminde, kendi coğrafyasında üretilmiş tatlar kavramı, kaybolmaya yüz tutmadı mı?.
Asyanın büyük kısmında ve Güney Avrupa’da etnik mutfaklardan çok yöresel mutfaklarla karşılaşmamız ve bu mutfakların önem kazanması çok ilginç ve düşündürücü değil mi?
Değişik yemeklerin temel karekteristik özellikleri birbirine benzeyebilir.Bir yemeği ön plana çıkaran ve aranır hale getiren mevsiminde üretilmiş, taze yöresel ürünler kullanılarak üretilmiş olmasıdır.
Akıllı üretici sepetini mevsiminde ve uygun coğrafyalarda üretilmiş ürünlerle doldurarak farklılığı ve bunun artılarını hak eden üreticidir.
Bir ilkbahara daha sağlıkla hep birlikte ulaşmanın keyfini yaşıyoruz.
İlkbahar yeniden doğuşun mevsimidir. Doğa sağlıklı, dinç, yaşam fışkıran yeşil yüzünü tekrar gösterir bizlere. Baharın tazeliği, kış boyunca yorgun düşmüş vücutları ve duyguları tekrar uyandırır.
Kış boyunca bizi ısıtan ve besleyen, büyük emekler vererek hazırladığımız sofistike yemekler yerine, daha hızlı, daha kolay, daha hafif yiyeceklere farkında olmadan sessizce yöneliriz.
Artık iyice yumuşamış, iyi pişirilmiş sebze ve etler yerine damaklarımızda baharın tadını aramaya başlarız. Damaklarımızdaki doyumsuz sebze kökleri kaynaklı tadlardan, nazlı yeşil yaprak kaynaklı tadlara geçiş, mevsimlerin değişmesi gibi sessizce ,muhteşem ve doğal olmaktadır.
Bahçelerimiz güneşin gücü ve yardımı ile yeni yaşamın yemyeşil denizlerine dönüşmekte yarışır. Muhteşem bezelye, taze bakla, kuşkonmaz, sayısız otlar ve benzeri sebzeler güneşi görür görmez sofralarımızdaki yerini alır.
Bahar bizlere sadece bolluk getirmez. Çeşitlilik ve kalitede cabası.
Pazarlarımızdan sık sık sepetlerimiz dolu olarak, çoğu zaman tazeliklerini kaybetmeden tüketemediğimiz sebzelerle dönmekteyiz.
Sık ve seçici, az miktarlarda pazar alışverişleri yapmamız, sofralarımızda daima taptaze ürünlerle ve doğaya saygımızı koruyarak üretilmiş yemekler bulunmasına vesile olur. Bu düşünceler yemeğimize ayrı bir lezzet katar.
Yemek yemekle, haz almanın yanında vücudumuz için çok gerekli birçok besleyici unsuruda almaktayız.Yeterki mevsiminde, kendi coğrafyasında üretilmiş, taze ürünlerle ve basit yöntemlerle üretilmiş yemeklerle beslenme çabalarımızdan ve alışkanlıklarımızdan vazgeçmeyelim.
Sebzeleri, yemeklerimizde sadece garnitür olarak kullanmak yerine onların doğal tatlarını ve tazeliklerini ön plana çıkaran ana menüler üretmek için kendimizi zorlayalım.
Sevdiklerimize yemek hazırlarken doğanın mucizeleri sebzeleri unutarak onlara haksızlık etmeyelim.
İlkbaharın bize sunduğu mucize ürünlerin hakkını vererek yaşamın tadını çıkarmaya devam edelim.
Bahar tadında hafta sonları dileklerimle.