24 Şubat benim için acı bir gün… Kırk yıldır tanıdığım çok sevgili kardeşim, meslektaşım Durmuş Ali Demir aniden bu dünyadan ayrıldı, bir kalp krizi ile…
Durmuş Ali ile aynı liseyi okuduk. Silifke’nin dağlarında doğmuş, anne-babanın evladı idi. O dönemde Türkiye’de çocukları kendilerinin yaşadığı sıkıntıları çekmesin diye en iyi imkân yatılı devlet okullarına gönderebilmekti ailelerin amacı. Durmuş Ali de bizim liseye pek çoğumuz gibi böyle gelmiş ve bitirmiş. Liseyi bitirince birlikte aynı yerde çalışmaya başladık. Ben o sırada üniversitede okuyordum, o ise üniversite sınavına girmiş sonucu bekliyordu. Çok iyi bir yeri kazanacağına emindim ama yine de sonucun açıklanması lazımdı. Sonuç; Ortadoğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği…
Yazın dersler yokken durumumuz iyiydi. Okul yoktu ama Ekim ayı ile birlikte bizim çile başlıyordu. Gece çalışıyoruz, gündüz okuyordu. O da Fakülteye başladı. Kalaba’dan ODTÜ’ye sabah erkenden giderdi. Gündüz çalıştığımız zaman da izin alırdık. Sınav zamanlarında da birbirimizi idare ederdik. Bizim Meteoroloji Teknik Lisesi’nin mezunlarının hepsi böyle üniversiteyi okudular, çok önemli yerlere geldiler ve çok başarılı işlere imza attılar ve atmaya da devam ediyorlar.
Durmuş Ali, çok zekiydi. Dersleri zordu ama akşam nöbetlerinde çok felsefi tartışmalar yapar, bu konuda yazılmış kitaplar üzerine çok konuşur tartışırdık. Durmuş Ali’yi sınavı olduğu zaman bile başka bir kitap okurken görür ve takılırdım. “Türkiye’den biri Nobel alırsa ancak sen alırsın” diye… O da güler ve ya bir felsefe kitabı, ya bir düşünce tarihi kitabı okumasını sürdürür sonra da okuduklarını paylaşır ve tartışırdık.
Ben üniversite son sınıfta çok hastalandım ve uzun süre hem fakülteye hem de işe gidemedik, sonra da Askeri Meteoroloji’ye geçtim. Durmuş Ali aynı yerde çalışmaya devam etti. Ama o sırada kılık kıyafeti ve saçları sebebiyle Emekli Paşa olan Genel Müdürümüzle bir sorun yaşamıştı. Lisans eğitimi süresinde hem Elektrik-elektronik mühendisliği hem de fizik okuyordu. Fiziği adeta tutku derecesinde seviyordu. Ankara’da aynı semtte oturuyorduk. Zaman zaman karşılaştırdık birgün “Abi okulu bitirdim, yurtdışına gideceğim. İşi de bırakıyorum” dedi. Biraz buruktu ama aynı zamanda da sevinçliydi de, anlaşılan. İlk göz ağrısı işi ve şimdi ise yeni bir hayatı arasında tercihini yapmıştı… Ben de tebrik ettim ve “senin için çok iyi olur, nasılsa dönersin ama Nobel almadan döneme ” diye takılmıştım. Gülüştük…
Prof. Dr. Durmuş Ali Demir, vatanını çok seven, Atatürkçü ve cumhuriyetçi biriydi. Onun için bilim Atatürk’ün ona emri, Türk milletine karşı da vatan borcuydu.
Yıllar geçti, Türkiye’ye dönmüştü. İzmir Yüksek Teknoloji Üniversitesi’nde profesör olarak çalışıyordu. Ben de Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ndeydim. Birkaç kez telefonla görüştük, internet üzerinde de yazışıyordu. Ben ona “Hala Nobel almadı mı” diye takılırdım. O da gülerdi.
Prof. Dr. Durmuş Ali Demir aslında çok büyük başarılara imza atmıştı ama hep mütevazı idi. Kurumsal parçacık fiziği ve astrofizik alanındaki çalışmaları dünyada çığır açmıştı. Yaptığı çalışmalar sebebiyle Dünya Bilimler Akademisi (TWAS) üyeliğine seçilmişti. Alenander von Humboldt Vakfı Friedrich Wilhelm Bessel Araştırma Ödülü, TÜBİTAK Teşvik Ödülü, TÜBA GEBIP Ödülü, Mustafa N. Parlar Araştırma Teşvik Ödülü ve Sedat Simavi Fen Ödülüne layık görülmüştü. Çalışma alanında en önemli dergilerden biri olan “Letter in High Energy Physics” dergisinin editörlüğünü yapmıştı. 2020 yılında ABD Stanford Üniversitesi’nde “Dünya’nın En Etkili Bilim Adamları” listesinde 12.sırada yer almıştı.
Sevgili kardeşim Prof. Dr. Durmuş Ali Demir’e ABD’nin en önemli üniversitelerinden biri olan Massachusetts Institute of Technology (MIT), sürekli olarak çalışması için teklifte bulunmuş ama o Türkiye’ye dönüp vatanında çalışmayı tercih etmişti. En son Sabancı Üniversitesi’nde yaklaşık beş yıldır çalışıyordu. Sabancı Üniversitesi Durmuş Ali’ye her türlü imkânı sunmuştu.
Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nde Toros Dağları’nda bir köyden çıkıp, bilimin en yüksek zirvesine kadar tırmanan ama ani bir kalp krizi ile hayatını kaybeden sevgili kardeşim ve meslektaşıma sonsuz rahmet diliyorum. İlk gençlik yıllarında yaptığım tartışmaları ve hatıralarını unutmak mümkün değil. Yetiştirdiği öğrencileri ve dünya bilim dünyasına kazandığı bilgiler geriden gelenlere yeni yollar açacak. O benim gönlümde her yıl Nobel ödülleri açıklanırken bu ödülü alanlar arasında ismini duyacağım bir kardeşim bir bilim adamı olarak yaşayacak. Ruhun şad olsun Prof. Dr. Durmuş Ali Demir…