Dün Konya’daydım.
“Türkiye perakende zirvesi” Konya da yapıldı. Benim de konu başlığım; “Bir başarı öyküsü” oldu.
Konferanslar serisini sürdürmeye çalışıyorum. Davet aldığım her yere gitmeye çalışarak, sosyal sorumluluklarımı yerine getirmeye çalışıyorum.
Eflatun' un güzel bir sözü var. Allah rahmet eylesin buna benzer bir sözü de, Üzeyir Garih söylemişti; “Bu dünyadan sevdiklerinizi bırakıp gidebilirsiniz, ancak bilgi birikimlerinizi bırakıp gitmeye asla hakkınız yoktur..”
Bende bunu yapmaya çalışıyorum.
En son Ardahan üniversitesindeki konferansımın ardından sadece son 1 ayda Çanakkale’de 3 kez konferans ve toplantılara katıldım.
Hem şirketlerimizle ilgili bilgilendirmeler, hem de kişisel görüşlerimi paylaşmaya çalıştım. Her soruya, tüm şeffaflığımla yanıt vermeye çalıştım.
Çalışıyorum.
Soruları cevapsız bırakmayı, gizli ajanda sahibi olmak olarak görürüm.
* * * * *
Geçen ayda Konya’da “Anadolu Buluşmaları” konferansında konuşmacıydım.
Bu kez salondaki 1000 den fazla kişiye hitap etmek, hele hele başarı hikâyeleriyle dolu Konya da bunu yapmak kolay değildi.
Tam 126 yıl önce Helvacıgil ailesinin kurmuş olduğu şirket, üçüncü kuşakta yönetiliyor. Dördüncü kuşağa geçiş sürecindeler.. “Zade” markası ile başarılarını taçlandırmışlar.
Aslında, Anadolu da öyle çok başarı hikâyeleri var ki, her birinden çıkarılabilecek birçok ders, alınması gereken birçok mesajlar var.
* * * * *
Son 5 yılda, üniversitelerde veya STK’lar da verdiğim konferans sayısı 40’a ulaştı. Önümüzdeki aylarda da Eskişehir’de olacağım.
Öğrencilerin en çok sordukları konu, ya da merak ettikleri; “Sermaye olmadan girişimci olunur mu?”
Örneklerle anlatmaya çalışıyorum. Öğrencilerin, gençlerimizin, girişimcilerin en çok motivasyona ihtiyacı var.
İş adamlarının, şirket sahiplerinin ise en çok merak ettiği konu; aile anayasası.. Yani ortaklıkların sürdürülebilmesi.
Biz, yıllarca bunu başardık. Sadece kardeşler olarak ortaklıktan ziyade, birçok yerli yabancı ortaklıklar yaptık. Yabancılarla ortaklık yapmaktan çekinmememiz gerekir.
Yabancılarla iş yapmak, “Vatan Toprakları” edebiyatı küflenmiş bir düşünceden ileri gitmez.
Her şirketin hangi ölçekte olursa olsun, ister bir kardeş ortaklığı, ister bir arkadaş ortaklığı olsun, mutlaka yazılı kuralları olması gerektiğini vurguluyorum.
Doğanlar ailesi olarak, anayasamızı paylaşabiliyoruz.
Önemli olan bilgi paylaşımıdır.. Bir birimize destek olmaktır. Bilgi, paylaştıkça çoğalır.
* * * * *
Konferanslarımda genelde “Başarı Öykümüz” anlatılması istenir. Ancak ben başarısızlıklarımızı da anlatarak, kendimize çıkardığımız dersleri de paylaşmaya çalışıyorum.
Başarısızlıklarımı anlatan “Para Batırmanın Yolları” isimli kitabımı yazmaya başladım bile..
Bildiklerimizi sadece kendi çıkarlarımıza göre yönlendiremeyiz. O zaman bilgi kirliliği oluşur.
Şeffaflıktan uzak ve sadece tek yanlı “Vatan-Millet-Sakarya” naraları atarak, topluma liderlik edemeyiz.
Bizler, sanayiciler, yatırımcılar, yöneticiler yani topluma öncülük edip, liderlik yapmaya çalışanlar olarak topluma doğru bilgilendirmeler yapmalıyız. Bildiklerimizi paylaşmalıyız.
Bunu yaparken de, gurur ve kibirle hareket edemeyiz.
Sabancı’nın annesi oğullarına vasiyetinde ne demişti;
“Unutma ki oğlum, gurur eşekliktir."