TÜRK Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), Çanakkale Gökçeada'da yer alan Türkiye'nin ilk ve tek Sualtı Milli Parkı içerisinde kalan Yıldız Koy'unun imara açılmamasını talep ettiklerini belirtti. TÜDAV tarafından yapılan açıklamada, sualtı ekosistemini korumak için kıyı ekosisteminin de korunmasının elzem olduğu, konunun uzmanlarına danışılmadan, imar planlaması sonucunda ortaya çıkacak olası zararlara ilişkin hiçbir çalışma yapılmadan Yıldız Koy için alınan bu kararın geri dönüşü olmayan zararlara yol açacağı belirtildi. TÜDAV açıklamasında şöyle denildi: "Belediye Meclisi'nde alınan kararın ayrıntısına henüz ulaşamamış olsak da, bu yanlıştan bir an önce dönülmesini, Gökçeada Belediyesi'nin kamuoyuna şeffaflıkla ayrıntılı bir açıklama yapmasını ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ve Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun sağduyulu davranarak belediyenin aldığı bu kararı reddetmesini, ülkemiz kıyılarında bozulmamış kalan bir avuç alanın da imara açılmamasını talep ediyoruz. Sualtı parkları; denizin belli bir bölgesini korumak, özellikle nesli azalan türler ile endemik canlıların yaşam alanlarını garantiye almak, sualtının benzersiz ekosistemini insanlara göstermek, kitleleri çevre koruma konusunda bilgilendirmek ve denizel ortama dair bilimsel çalışmalar yapmak amacıyla kurulmaktadır. Sualtı parklarının seçiminde özellikle biyolojik çeşitliliğe sahip, bozulmamış deniz ortamları tercih edilmektedir. Ayrıca sualtı parkları, denizlerin korunması nedeniyle ülkelere prestij sağlamakta, turizm gelirlerini artırmakta ve denizlerin kullanılarak korunması yoluyla toplumu da bilinçlendirmektedir."
GÖKÇEADA SUALTI PARKI DIŞINDA HENÜZ BİR SUALTI PARKI BULUNMUYOR
Açıklamada, dünyada pek çok ülkede sayısız sualtı parkı bulunduğu, bu alanlarda özellikle nesli azalan veya tükenen deniz canlılarının korunmasının sağlandığı, yarımada devleti olan Türkiye'de çeşitli özel çevre koruma bölgeleri olmasına rağmen Gökçeada sualtı parkı dışında henüz bir sualtı parkı bulunmadığına dikkat çekildi. Türkiye'nin en batısında Ege Denizi'nde bulunan Gökçeada'nın Türkiye'deki en büyük ada konumunda bulunduğu, adanın son yıllarda aşırı yapılaşma ve düzensiz yerleşime bağlı olarak kara, kıyı ve deniz bozulmalarına uğradığı savunuldu.
"ÖZEL VE NADİR GÖRÜLEN BİRÇOK TÜRÜN BULUNDUĞU BİR BÖLGEDİR"
TÜDAV, açıklamasının son bölümünde şu ifadeler yer aldı: "Bazı kıyıların henüz yerleşime açılmadığı adada, balıkçılık önemli uğraşların başında gelmektedir. Ada civarında Akdeniz Foku gibi nesli tükenen deniz memelileri yanında zengin bir fauna ve flora göze çarpmaktadır. Saros Körfezi ve Gökçeada aynı zamanda Karadeniz ve Akdeniz arasındaki canlıların geçiş yolu üzerinde olup, birçok deniz canlısı bu bölgede üreme ve yumurtlama dönemlerini geçirmektedir. Bir deniz müzesi gibi biyolojik zenginliğe sahip bu alan henüz bozulmayan, kirlenmeyen yerlerin başında gelmektedir. Gökçeada'da sualtı parkı kurmak için TÜDAV tarafından başta Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ve Çevre Bakanlığı olmak üzere, birçok kurum ile 1997-1999 yılı içinde yazışmalar ve görüşmeler yapılmış olup, gerekli izinler alınmıştır. 21 Şubat 1999 tarih ve 23618 sayılı Resmi Gazete'de Gökçeada'da Yıldız Koyu ile Yelkenkaya arasında sualtı parkı kurulduğu ilan edilmiş, koordinat değerleri verilen alan içinde av yasakları açıklanmıştır. Vakfımızın önerisi ile oluşturulan ve çalışmaların yürütüldüğü Gökçeada Sualtı Parkı'nın sınırları yine vakfımızın önerileri doğrultusunda genişletilmiştir. Nesli tehlike altındaki Akdeniz Foku ve endemik türler bu bölgede yaşıyor. Gökçeada kıyıları biyoçeşitlilik açısından çok zengindir. Akdeniz'e endemik bir deniz çayırı türü olan, Posedonia Oceanica, 34 tür sünger, 17 tür kafadanbacaklı, 144 tür balık, 8 tür yunus ve balina, iribaş deniz kaplumbağası ve nesli tehlike altında olan Akdeniz Foku Gökçeada'da ve çevresinde yaşamaktadır. Bu bölge besin zincirinin alt basamaklarından üst basamaklarına kadar özel ve nadir görülen birçok türün bulunduğu bir bölgedir. TÜDAV olarak konunun her zaman takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz."