Dede Hasan Mildon 1920 yılında Gelibolu’da ticarete başlar. 1923’da Cumhuriyetin ilanına tanıklık eder. Mildon’larda Cumhuriyet ile yaşıt olan ve 95 yıldır kesintisiz sürer. Miller A.Ş ile tam 48 yıl öce baba Turhan Mildon tarafından kurulur. Şimdi Mert ve Can Mildon Kardeşlerin omzunda koskoca bir holding var…
CUMHURİYET TARİHİ İLE YARIŞAN TİCARET HAYATI
Miller Holding Yönetim Kurulu üyesi Can Mildon, Gelibolu’nun ve Çanakkale’nin sosyal ve ticari hayatına büyük hizmetlerde bulunan babaları işadamı Turhan Mildon’un bilinmeyen yönlerini anlattı. İşadamı Turhan Mildon ile anılarını anlatan Can Mildon’un hatıraları bir anlamda Miller Holding’in de bugünlere nasıl geldiğini gözler önüne seriyor. 1921 yılında Türk-Yunan mübadelesi ile Gelibolu’ya göç eden Mildon ailesinin Cumhuriyet tarihi boyunca sürekli ticaretle uğraştığını ifade eden Can Mildon, babaları Turhan Mildon’dan geriye para puldan daha önemli büyük bir miras kaldığını söyledi.
Can Mildon 60 yıl boyunca otomotiv sektöründe olduklarını söyleyerek başladığı anlatımlarında Mildon ailesinin Girit’in Melidoni kasabasından Gelibolu’ya göç ettiğini anlattı; “Miller ailesi olarak 60 yıl boyunca otomotiv, buna yan sanayide dahil olmak üzere sektör içerisinde yer alıyoruz. Ticari kökenimiz ise Türkiye Cumhuriyeti ile yaşıt hatta daha öncesinden başlar. Aile olarak bizler Gelibolulu, Çanakkaleliyiz. Ama bunun da bir öncesi var. Öncesi ise; 1921 yılından önce gerçekleşen Türk-Yunan mübadele antlaşması gereği Girit’ten göç ettik. Mesela Girit’te bugün hala bazı mülklerimiz var ama o haklar artık kaybedildi, sadece yerlerini biliyoruz. 1921 yılında bir akşam deniyor ki ‘Siz artık Anadolu’ya gidiyorsunuz, sabah yola çıkacaksınız’ ve bu cümle ile bir ailenin kaderi değişiyor. Tabi bu yolculuk büyük sıkıntılarla geçen bir yolculuk, içinde bulunulan yük gemisi birçok yerde duruyor; mal indiriyor, bindiriyor. Çanakkale’ye gelirken adalarda duruyor ama bir yolcu gemisi değil bir yük gemisi. Yanınıza çok az eşya alabildiğiniz bir gemi. Gelibolu açıklarından geçerken Büyük dedem Şevki Mildon; ‘Buralar bizim oralara benziyor burada kalalım’ diyor ve aile bölünüyor. Büyük dedemin kardeşleri İstanbul’a devam ederken büyük dedemiz Şevki Mildon ise Gelibolu’da kalıyor.”
GİRİT’TEN GELİBOLU’YA GÖÇ
“Gelibolu’nun bizim hayatımızda bu yönden çok büyük önemi var”diyen Can Mildon anlatımlarına şöyle devam etti; “Ne olursa olsun Gelibolu bizim memleketimiz’ dedik. Mildon ismi de Girit’in Melidoni kasabasından geliyor. Soyadı kanunu çıktığında birazcık yuvarlatılarak Mildon’a çevriliyor. Büyük dedemiz Şevki Mildon Girit’te de ticaretle uğraşıyor ama asıl mesleği Askerlik. Girit’te büyük bir Osmanlı karakolu var, orada rütbeli askeri personel olarak görev yapıyor. Çok güzel bir hayatları var Girit’te. O yıllarda Osmanlı Donanması bile Girit’teki üstte bulunuyor. Tabi mübadele ile hayatlar değişiyor. Büyük acılar ve zorluklarla Gelibolu’ya geliniyor. O yıllarda Gelibolu bir Osmanlı Sancağı ve ticari hayatı çok gelişmiş bir kasaba. Her yerde konsolosluklar, askeri birlikler var. Musevi ve Rum nüfus o kadar yoğun ki, ticari hayatı ellerinde bulunduruyorlar. Yaptıkları ticaret ise inanılmaz rakamlarda o yıllarda.”
1920’Lİ YILLARDA GELİBOLU
Dede Hasan Mildon’un ve baba Turhan Mildon’un anlatımları Can Mildon’un çocukluk anılarıyla 1920’li yıllardaki Gelibolu iş hayatını anlatan Can Mildon; “Gelibolu Limanı, şu anda restaurantların olduğu, küçük sandalların bağlandığı yerin ben resimlerini gördüm. O yıllarda Armut Tekneler denilen büyük tekneler var; İstanbul’dan yük taşırlarmış çünkü yol denen bir şey yok. Babamın küçükken bana anlattığına göre; Armut Tekneleri Şarköy açıklarında gözüktüğü zaman insanlar limana akın ederlermiş. Armut tekneler hem yolcu hem de yük taşıyorlarmış. Gemilerin şeklinden ziyade gemilerde Armut taşınmasından da bu isim verilmiş olabilir. Babamın o zamanlardan kalma bir deniz tutkusu varmış demek ki. Mübadeleler ve 6-7 Eylül olaylarından sonra Gelibolu’da bulunan gayri Müslim yurttaşlar buralardan ayrılmışlar. Kimisi İstanbul’a kimisi Avrupa’ya gitmişler. Babamın vefat ettiği sene Gelibolu da ilkokul arkadaşları ile buluşmuştu. O aralar festivalde var, festivalde bir araya gelmişlerdi. Arkadaşlarının bir kısmı yurt dışında bir kısmı İstanbul’da yaşıyorlar. Ama hepsi ilkokul arkadaşları ve Gelibolu’da bir araya gelmişlerdi. Resmen bir veda yemeği gibiydi; çok uzun süre görüşmedikleri için birbirleriyle.. Sağ olsunlar daha sonra hepsi bizi cenazede bizi aradılar, bizleri yalnız bırakmadılar.”
GELİBOLU FESTİVALİ’NİN KURUCUSU TURHAN MİLDON
Gelibolu Sardalya Festivali’nin fikir babası ve kurucusunun Turhan Mildon olduğunu söyleyen Can Mildon, eski festivalleri ise şu sözlerle anlattı; “Gelibolu festivalinin de kurucusu Turhan Mildon’dur. Belediye Başkanımızda bu festivali güzel bir şekilde devam ettiriyor. Tabi bu yıl yapılamadı terör olayları nedeniyle ama gerçekten çok güzel ve eğlenceli bir festival gerçekleştiriliyor. Çocukluğumdan hatırlıyorum festivali; o yıllarda Hürriyet Tiyatrosu gelirdi. Adile Naşit, Münir Özkul gibi kıymetli sanatçılar, Deve Kuşu Kabare gibi gruplar gelirdi. Bir hafta boyunca iskelenin bulunduğu yerde büyük eğlenceler yapılırdı. Tam bir şenlik havasında geçerdi; tabi şimdi bu tür olaylar günümüzde yaygın değil. Bugün daha çok konserlerle, müzik etkinlikleri ile insanlar daha fazla eğleniyor olabilir ama benim gördüğüm dönemler daha çok sosyalleşmeyi sağlıyordu.”
İŞADAMI TURHAN MİLDON
Miller Holding Yönetim Kurulu üyesi Can Mildon, Miller Holding’in temellerini atan, birçok yatırımın öncülüğünü yapan Turhan Mildon’un ticari girişimlerini anlattı; “Turhan Mildon 1946 yılında Gelibolu’da doğdu. Öğretim hayatına İktisadi ve İdare Bilimler Akademisinde bitirdi. Çocukluğundan beri ticaretin içerisindeydi, çünkü dedemiz Hasan Mildon’da otomotiv sektöründeydi ve ithalat ile de uğraşıyordu. General Elektrik firmasından elektrik ürünleri ithal eder, İstanbul’da satışını yapardı. O yıllarda babam otomotiv sektörüne biraz daha önem verdi ve önce Gelibolu’da TOFAŞ’ın yeni çıkarttığı Murat 124 modellerinin satışını yapmaya başladı. Aynı yıllarda Türkiye de revaçta olan Amerikan otomobil ve kamyonlarında satışını yapıyordu. Bu arada yedek parçacılık ve yanlış hatırlamıyorsam o yılların ünlü lastik markası Fisk’inde Gelibolu da bayiliğini yapıyordu. 1970’li yılların sonuna doğru da akaryakıt sektörüne girdi. Gelibolu da bir tane benzin istasyonu açtı. Zamanla Gelibolu da kullanılan yolun değişmesi ile birlikte benzin istasyonu da değişerek bugünkü ana istasyona dönüştü. Otomotiv sektörü Türkiye’de geliştikçe TOFAŞ’ın tam yetkili satıcısı oldu.1984 yılına geldiğimizde Gelibolu’da TOFAŞ’ınana bayiliğini yapmaya başladı.”
SİYASETE DEMOKRAT PARTİ İLE BAŞLADI
Turhan Mildon’un siyasi kariyerini de anlatan Can Mildon, Turhan Mildon’un siyasete Adnan Menderes’in partisi olan Demokrat Parti Gelibolu Gençlik Kolları Başkanlığını yaptığını söyledi; “Babam Turhan Mildon gençliğinde siyasete Adnan Menderes’in kurduğu partinin Gelibolu Gençlik kolları başkanlığı ile başlamıştı. Rahmetli Turgut Özal Başbakan olduğunda babamda Gelibolu Belediye başkanlığını kazanmıştı. Bu görevi 1989 yılına kadar sürdü. Bir dönem ara verdikten sonra 1994 seçimlerinde tekrar belediye başkanı seçildi.”
“Siyaseti de insanlar için yapardı, bu onun ilkesiydi ve Gelibolu’da yaptığı hizmetler ve yaptığı işlerin etkileri hala duruyor. Şu an da bile Gelibolu’da onun üzerine bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Gelibolu da ‘Turhan Mildon yaptırmıştı, burayı Turhan Mildon açtırmıştı’ diye nereye gitseniz size anlatırlar. 1999 yılına gelindiğinde ise; Belediye başkanlığı devam ederken; Türkiye genel seçimlere giriyordu. Anavatan Partisinden Çanakkale ikinci sıra milletvekili adayı oldu. O seçimlerde Türkiye’nin içinde bulunduğu konjektür farklıydı ve milletvekili seçilemedi. Bu seçimlerden sonra siyaset ikinci planda kalırken ticaret hayatı ilk sırayı aldı. Tabi bizde iyice büyümüştük, çocukluk dönemimiz geride kalmıştı. Eğitimlerimizi tamamlamış ticaretin içine dalmıştık.”
TİCARET HAYATINDA BÜYÜME
“O dönemde Gelibolu’daki istasyonlar artmaya başladı, Eceabat’ta bir istasyon daha açtık. Yatırımlarımızı hızla geliştirirken 2002 yılında İstanbul’da araç kiralama işine babamızın önderliğinde girdik. O yıllarda yaptığımız yatırımlar ve ticari faaliyetlerimiz büyük bir hız kazandı. Bugün toplamda 15 akaryakıt istasyonumuzun 11 tanesi Çanakkale-Gelibolu bölgesinde faaliyet gösterirken, 4 akaryakıt istasyonumuzda İstanbul’da yer alıyor, Çanakkale’nin tek FİAT ana bayisiyiz. Akaryakıt istasyonlarımızda yıllık 60 bin ton civarında satış gerçekleşiyor. Otomotiv satışında yıllık 1400-1500 civarında araç satışı gerçekleştiriyoruz. Akaryakıt satışında Türkiye’nin en iyi 5 bayisinden bir tanesiyiz. Bizim akaryakıt satışında uyguladığımız stratejiler diğer bayi ve istasyonlara örnek gösteriliyor. Bunların dışında Miller inşaat sektöründe Çanakkale’de yatırımlarına başladı. Bir projemizi tamamladık, önümüzde devam eden üç tane birbirinden güzel ve büyük projemiz daha var. İstanbul da bir projemiz var, kış aylarında orada da çalışmalara başlayacağız. Araç kiralama sektöründe ciddi rakamlara ulaştık; 600-700 civarında araç filomuz ile uzun dönemde olsun günlük kiralamada olsun hem Çanakkale hem de İstanbul’da hizmet veriyoruz.”
ARMATÖRLÜĞE BAŞLANGIÇ
“Babamın en büyük hayali ve en önem verdiği şey denizcilikti” diyen Can Mildon, Turhan Mildon’unDenizcilik sektörü içerisinde sürekli yer almak istediğini anlatarak şunları söyled; “Armatör arkadaşları ile alış-veriş yaparken konuşurken kendisinden sürekli “Bende bu işe girmek, bu işi yapmak istiyorum” der ve bunu planlardı. 2006 yılında 2600 tonluk Turhan Mildon gemisini satın alarak armatörlük hayatına başladı. Herhalde o gün hayatının en mutlu günlerinden birini yaşıyordu. Bugün babamın en bilinen resmi o gün o gemide çekilmiştir. Gençliğinden beri sürekli hayalini gerçekleştirmek istediği şeyi sonunda başarmıştı. Tabi onun o mutluluğu bizleri de çok mutlu ediyordu.Daha sonra bu filo genişlemeye başladı. İlk geminin hemen ardından 4 bin tonluk yeni bir kuru yük gemisi aldık. Onunda adını M.TurhanMildon koyduk çünkü babamın ön ismi Muhsin’dir, onun kısaltması olarak M.TurhanMildon koyduk. Bu geminin ardından da 2 tane daha gemi aldık; bir tanesi 7 bin tonluk LeaderÇanakkale, diğeri ise 10 bin tonluk Diamond Çanakkale. Maalesef babamız 10 bin tonluk Diamond Çanakkale’yi göremeden aramızdan ayrıldı. Ama Leader Çanakkale’yi gördü hatta güvertesinde resimler çekilmiştik. Tersane de güzel bir gün geçirmiştik.”
DENİZDEN HİÇ BİR ZAMAN KOPMADI
“Denizcilik sevgisini bize de aşıladı” diyen Can Mildon, Turhan Mildon’un Denizcilik tutkusunu şu sözlerle ifade etti; “Denizcilik sektörü babamın en büyük keyif aldığı, her türlü işin yoğun, temponun hızlı olduğu zamanlarda bile rahatlamak için denizcilik şirketimizin ofisine giderdi ya da gemilerden bir tanesi o gün geçecek ise; saat kaç olursa olsun Çanakkale Boğazı’ndan olsun, İstanbul Boğazı’ndan geçişlerini oturur izlerdi. Denizcilikten zevk almasını biz çocukluğumuzdan biliyoruz; çünkü küçücük bir sandalımız vardı. Müsait olduğu akşamlarda bizi de yanına alır sandal ile denize açılır balık tutar ağ atardık. Denizden hiçbir zaman kopmadı; kıyısından köşesinden denizi bir yerden mutlaka görmek isterdi. O yüzden tekrar ediyorum ya; onun en büyük hayali denizcilikti.”
“Bu sebeple bizlerde onun evlatları olarak Turhan Mildon’u en iyi şekilde anabileceğimiz yer denizde anmaktı. İsmini en iyi denizlerde anabileceğimizi düşünerek su sporlarına daha doğrusu yelken sporu etkinlikleri düzenleme kararı aldık. Geçen yıl ilk Turhan Mildon Kupasını yapmaya karar verirken Turhan Mildon’un en çok keyif duyduğu bir şeyle analım istedik. Babamızın Gelibolu Belediye Başkanlığı yaptığı dönemler de bile Yelken sporu ile alakalı çok büyük aktivitelere destek vermiştir. Türkiye’nin en büyük yelken yarışı olan ve İstanbul’dan başlayıp Bodrum’da son bulan Donanma Kupası’nın bir etabı Gelibolu-İstanbul etabıdır. Bugün bile devam eden bu yarışlara Türkiye’nin en iyi komodorları, yelkencileri katılırlar. Temmuz-Ağustos aylarında güzel rüzgârların estiği günlerde düzenlenirdi. Hakikatten çok çetin mücadelelerin geçtiği bir yarışmadır. Bunun bir etabının da İstanbul-Gelibolu etabı olması son derece önemlidir. Maalesef artık Gelibolu etabı yerine İstanbul-Bozcaada etabı yapılıyor.”
“ÇANAKKALE DENİZCİLİK İLE KALKINACAK” DERDİ
“Turhan Mildon, 670 kilometrelik kıyı şeridi ile Türkiye’nin en uzun kıyıya sahip ikinci ili olarak Çanakkale’nin denizcilik ile kalkınacağına inanıyordu” diyen Can Mildon, Turhan Mildon’un Çanakkale’de denizciliğin gelişmesi için birçok fikre sahip olduğunu, birçok projeyi geliştirdiğini anlattı; “Çanakkale’yi yatçılık, marinacılık gibi projeleri de vardı. Marina konusunda Çanakkale’nin herhangi bir noktasında yapılacak her hangi bir yerde ciddi projeler hazırlatmıştır. En son Kepez Limanı’nın yanında ki bir yer için Settur ile görüşmeler bile yapmıştı. O dönem Kepez Belediye Başkanı olan İsmail Yaşar Oğuz’u da görüşmelere dahil etti. O bölgede çok ciddi çalışmalar başlattı ama teknik problemler nedeniyle orada marina yapılamadı. Çanakkale merkezdeki Marina’nın büyütülmesi gibi çalışmaları vardı. Gelibolu’nun denizcilik hayatı ile ilgili olarak da çalışmaları vardı. Gelibolu’da deniz taşımacılığında Gestaş’ın kullandığı alan ile Çardak motorlarının kullandığı yer var. Çardak motorları konusunda da ön ayak olan ilk isimdir. Gestaş devlette olduğu için alternatifsizdi ve yetersizde kalıyordu. Bölgede bir iskele daha olsun, taşımacılık daha hızlı olsun, Gelibolu’nun daha fazla revaçta olması geçişlerde vatandaşların Gelibolu’yu tercih etmesi açısından daha faydalı olacağını düşünerek o hat çalışmasına ön ayak olmuştu.”
“Çanakkale’de liman konularına da büyük hassasiyet gösteriyordu. Hatta bir değil iki liman olsun, daha büyük antre depoların olduğu belki biraz daha güneyde, boğaza girmeden yapılabilecek liman gibi çeşitli fikirleri ve girişimleri vardı. Bunlar hala hazırda konuşulan ve düşünülen projelerdir. Örneğin boğaza girmeden, Yeniköy bölgesinde yapılacak bir liman tüm armatörler ve gemi taşımacılığı yapan tüm şirketlerin rağbet gösterebileceği bir liman olabilir. Çünkü boğazdan geçişlerde bir ücret ödeniyor; özellikle yabancı gemiler. Marmara’ya girip-çıkmak çok zor, limanlar çok kalabalık ve yetmiyor. Çanakkale’de böyle bir liman yapılabilirse ki buraya demiryolu da bağlanması, karayollarının çoğaltılması da çok önemli. Çanakkale’nin güney tarafında böyle bir liman olması Çanakkale’ye de çok şey katacaktır.”
BABAMIZIN DENİZCİLİĞİNİ KENDİMİZE ÖRNEK ALDIK
Mildon ailesi olarak Turhan Mildon’un denizciliğe ve denizcilik sektörüne bakış açılarını kendilerine örnek aldıklarını söyleyen Can Mildon; “ Çünkü denizcilikte en önemli şey risk almamaktır. Daha doğrusu aptalca risk almamaktır. Risk alabilirsiniz ama havanın kötü olduğunu görüyorsanız denize çıkmazsınız. Ama denizde iken o kötü havayı görünce de geriye dönmez, üstüne gidersiniz. Biz bu bakış açısını ticari hayatımıza uyguladık; riskleri iyi hesapladık, iyi fizibiliteler çıkartarak hareket etmeye çalışıyoruz. Yola çıktıktan sonra bir aksilik ile karşılaşıyorsak da; artık ne kadar mücadele edilmesi gerekiyorsa o kadar mücadele ediyoruz. Sadece ticari hayatta değil sosyal hayatlarımızda, aile hayatlarımızda da bunları uyguluyoruz. Adım adım daha ileriye daha yukarıya gitmeye çalışıyoruz.”
PARA PULDAN ÇOK DAHA BÜYÜK BİR MİRAS BIRAKTI
“Babamızdan bize güzel hatıralar ve çok önemli bir miras kaldı” diyen Can Mildon sözlerini şu ifadelerle noktaladı; “Bu bir insan için büyük bir zenginlik; güzel hatıraları arkasında bırakarak bu dünyadan göçüp gittiğin zaman ‘İyi insandı’ denmesi. Paradan puldan çok daha büyük bir miras bu çocuklara bırakılabilecek. Bizim açımızdan baktığınızda bu mirası taşımakda çok zor. Çünkü Turhan Mildon’un yaptığı güzel şeylerin üzerine bir şey katmamız gerekiyor ve buna gayret ediyoruz. Her türlü çalışmamızda da buna göre kendimizi hazırlıyoruz. İnşallah bizlerde ilerde çocuklarımıza böyle güzel bir miras bırakırız arkamızda, bizlerinde arkasından iyi ve güzel sözler söylenir. Bir insanın arkasından hala hayır duası ediliyorsa bu gerçekten büyük zenginliktir, her şeyin üzerindedir. O hayır duasını alıp da insanlardan ‘Allah razı olsun’ demek gerçekten ailemiz içinde büyük bir gurur.”
“Turhan Mildon’dan sürekli bahsettik ama annem Dilek Mildon’un da babamızın üzerinde çok büyük emekleri vardır. Babamın her zaman her konuda yanında olmuştur. Ticarette de, siyasette de, iyi günde, hastalık da sağlık da hep yanında olmuştur ve her şeyi beraber yapmış paylaşmışlardır. Biz çocukken bile babam gün içerisinde yaşadığı işle ilgili iyi şeyleri de kötü şeyleri de bize anlatırdı. Bizleri resmen işlerin içinde büyüttü. Bizde çocuklarımıza bunları anlatıyoruz. Kendisini çok özlüyoruz..”