ÇOMÜ TV’de 20 Şubat 2018 tarihinde yayınlanan programda şok ifadeler kullanıldı. 2.Abdulhamid Han’ın ölümünün 100.yılı anısına gerçekleştirilen programa konuk olarak katılan ÇOMÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın, 1924 yılında Çanakkale ve Bursa’daki bazı Camilerin Genelev olarak kullanıldığını iddia etti. Yrd. Doç. Dr. Abdullah Akın ayrıca Çanakkale’de şehit olan askerlerin yanında yaralı askerlerin de canlı canlı toprağa gömüldüğünü söyledi!

UZMANLIK ALANI TARİH DEĞİL AMA TARİHİ ANLATTI

20 Şubat 2018 tarihinde Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde Medya Merkezi Koordinatör Yardımcısı Hasan Birsen’in konuğu olarak ÇOMÜ TV ekranlarına çıkan ÇOMÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın izleyicileri şok etti. Abdulhamid Han’ın ölümünün 100.yılı anısına gerçekleştirilen programda tarih alanında uzmanlığı olmamasına rağmen demeçlerde bulunan Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın’ın Başkanlık Sistemine de Oy verin çağrısı yapması dikkat çekti.    Abdulhamid hanın hayatından kesitlerin konuşulduğu programda tarihi bilgilerinin yetersiz olduğu da dikkatlerden kaçmayan Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın’ın İlahiyat Fakültesindeki uzmanlık alanı ise İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi olduğu ÇOMÜ’de yayınlanan CV’nde de görülüyor.

“SERV ANTLAŞMASI BÜYÜK ORTADOĞU PLANIYDI”

ÇOMÜ TV’de açıklamalarda bulunan Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çeşitli zaman ve yerlerde Eş Başkanı olduğunu açıkladığı Büyük Ortadoğu Projesinin Serv Antlaşması olduğunu açıkladı! Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın Serv Antlaşması ile Büyük Ortadoğu Projesini ve 15 Temmuz Darbe girişimini birbirine bağlayarak; “Bizler Çanakkale Savaşından zaferle çıkmamıza rağmen Servi imzalattılar. Aslında Serv Planı Büyük Ortadoğu Planıydı yani İsrail’in bugün yapmak istediği idi. Dedelerimiz bu planı 15 Temmuz’da olduğu gibi bozdular. Savaşarak, tencereyle tavayla bu Fransızları, İngilizleri yurttan atarak, paçavra gibi Serv’i attılar. Ancak bize daha büyük bir hamle yaptılar Lozan’ı imzalattılar” dedi.

LOZAN İKİNCİ SEVR PLANIDIR!

Sevr Antlaşması’nı Büyük Ortadoğu Projesi olarak tanımlayan Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın, tüm tarihçiler tarafından “Türkiye’nin Tapu Senedi, Türkiye’nin Bağımsızlığını kazandığı Antlaşma vb.” birçok niteliklerle övdükleri Lozan Antlaşmasını da Sevr’in devamı olarak niteledi! Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın’ın Lozan Antlaşması ile kullandığı ifadeler ise şok etti. Akın; “Lozan’ı imzalattılar. Bu da ikinci Serv Planı oldu. Bugünlerde bazı kesimlerden Lozan, Özgürlük Belgesi, Lozan Türkiye’nün kurtuluş senedi olarak bahsedenleri duyuyorum. Bizim dedelerimiz bu topraklara düşman ayak basmasın, ezanlar dinmesin, bayraklar inmesin diye mücadele ettiler” ifadelerini kullandı.

ÇANAKKALE SAVAŞLARINDA CANLI CANLI ASKERLERİMİZİ GÖMDÜLER!

İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın programda Çanakkale Savaşları esnasında şehir olmuş askerler arasında yaralıların da bulunduğunu ve bu yaralı Türk askerlerinin de canlı canlı şehitlerle birlikte gömüldüğünü açıkladı. Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın; “19 Mayıs 1915 gecesi biz burayı savunurken resmi rakamlara göre söylüyorum; bir gecede 51 subay, bunları askeri kaynaklardan söylüyorum. 3369 er şehit verdik bir gecede ve 97 subay ile 9487 askerimiz yaralandı. Toplamda 9584 yaralımız iki siper arasında 4 gün boyunca kaldı. Sıcak aylardan bahsediyorum. 9584 yaralı kardeşim bir bardak su verin diye haykırdılar bizler siperden çıkamadık. Çanakkale koktu. İki taraftan beyaz bayrak çıktı, 8 saatte bunlar kontrol edilecek. Ortada 16 bin şehit ve yaralımız var. Mümkün olmadı, iki tarafın anılarında yazıyor. Büyük kasap kancalarıyla bunları açtığımız çukurlara çektik, yaralı olanları gömdük” ifadelerini kullandı.

YARALI ASKERLERİN CANLI CANLI GÖMÜLMESİNİN KAYNAĞI ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın şehitlerle birlikte binlerce yaralının da canlı canlı gömülmesinin kanıtı olarak ise Çanakkale Türküsünün günümüze uyarlanmış sözleri arasında geçen “Ölmeden Mezara Koydular Beni” ifadelerini kanıt olarak gösterdi! İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın ÇOMÜ TV’de şu ifadelerini kullandı; “Onun içinde bu Türki yazıldı. Bu hazin bir türküdür; Çanakkale İçinde Vurdular beni, ölmeden mezara koydular beni. Bunun sebebi budur yani. Hakikatten biz canlı canlı dedelerimizi gömdük.” Konuşmasının devamında Lozan Antlaşmasının 129 maddesi ile İngilizlere Anzac Koyu’nda anıt mezar yapılması için tahsis edilen yerleri toprak kaybı olarak nitelendirdi. Lozan ile sadece Arı Burnu değil birçok yer verildiğini ifade eden İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın, Musul ve Kerkük’ün de bu antlaşma ile birlikte verildiğini söyledi.

HİLAFETİN KALDIRILMASI LOZAN’IN GİZLİ ŞARTLARINDANDI!

İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın’ın bir başka şok edici açıklaması ise Hilafet yani Saltanatın Kaldırılmasının Lozan Antlaşmasının şartlarından bir tanesi olduğunu söylemesi oldu! İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın programda birçok ünlü tarih profesörlerinin de belirtmiş olmasına rağmen Lozan Antlaşmasında gizli maddeler olduğunu söyledi. Bu gizli maddelerin etkilerinin bir tanesinin de Halifeliğin kaldırılması olduğunu söyledi. İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın; “Mutlaka duymuşsunuzdur, Lozan’ın gizli maddeleri var. Bu gizli maddelerin yansımalarından bahsedeyim. 3 Mart 1924 Halifeliğin Kaldırılması. Çok önemli bu Halifelik 1924 yılında kaldırılıyor, Lozan Antlaşmasını biz Temmuz 1923 de imzalıyoruz. Ankara 2-3 ay sonra 13 Ekim 1923 başkent oluyor. 1924 Martında da Halifelik kaldırılıyor. Bunlar hiç tartışılmadan meclise hiç sunulmadan otomatik onaylanan yasalardır. Peki İngiltere Lozan’ı ne zaman onaylıyor? 16 Temmuz 1924’te bir yıl sonra çünkü İngiltere’nin bir şartı var Halifelik kalkacak” ifadelerini kullandı.

“ONUN İÇİN BAŞKANLIK TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİDİR”

Halifeliğin kaldırılması üzerinden Başkanlık Sistemine geçen İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın sözlerine şöyle devam ediyor; “İngiltere hala Kraliçe ile yönetiliyor. Hala kraliçenin birçok sömürgesi vardır. Amerika Başkanlık ile yönetiliyor. Onun için Başkanlık Türkiye için önemli bir nokta oldu. Bunu yapanlardan Allah razı olsun, bunu kendi çıkarları için kimse yapmıyor. Bu ileride Türkiye’yi çok ileri bir seviyeye taşıyacak önemli ayaklardan biri oldu. Halifelik çimentoydu, tüm dünya Müslümanlarının tanıdığı bir referans müessesiydi. Vatikan da Papa neyse; Osmanlıda halifelik oydu. İngiltere’nin Hint sömürgelerinde Pakistan’da, Bangladeş’te 300 milyon Müslüman vardı. Bunlar halifeden bir emir bekliyorlardı. Bu Müslümanlar Kurtuluş Savaşında bize para gönderdiler, gelip Çanakkale’de bizimle savaştılar. Bu bağın kopartılması için halifelik kaldırıldı.”

ÇANAKKALE VE BURSA’DA GENELEV OLARAK KULLANILAN CAMİLER..

Çanakkale ve Bursa’da Camilerin Genelev olarak kullanıldığı iddiasını da ortaya atan İlahiyatçı Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın; “Daha enteresan 12 Haziran 1924. Camiler kapatılıyor düşünebiliyor musunuz? Camiler satılıyor. Çok özür diliyorum Çanakkale ve Bursa’da genelev olarak kullanılan camiler var. Ahır olarak kullanılan camiler var. Türkiye’de, Camiler kapatıyorlar müessese olarak” ifadelerini kullandı.

“BİRLEŞMİŞ MİLLETLERE KABULÜN ŞARTI EZAN’IN TÜRKÇELEŞTİRİLMESİ İDİ”

Konuşmasının devamında Harf İnkilabı ile bir gecede Türk Halkının cahil bırakıldığını belirten Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın, Ezan’ın Türkçeleştirmesi ile ilgili de şaşırtıcı açıklamalarda bulundu. Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın; “Ezan Türkçeleştirildi. 18 Temmuz 1832(Kendi ifadesi) ir kaç şeyle bunu toparlayayım. 1932 18 Temmuz sabahı burada Ezan Türkçeleştiriliyor aynı günün akşamı burada akşam Amerika’da sabah oluyor. Bizi orada Birleşmiş Milletlere kabul ediyorlar. Bunun şart Ezan’ın Türkçeleştirilmesi idi. Çünkü Ezan’ı Türkçeleştirdiler, camileri kapattılar. Harf devrimi yaptılar bizi güya 600 yıllık Osmanlı anayasasından, milleti bir arada herkesin hakkını vererek yaşatıldığı bir kanunundan kopardılar. Bize bir İsviçre medeni kanunu, bir Alman Ceza Kanunu, bir İtalyan kanunu verdiler. Başımıza bir şapka, ayağımıza bir pantolon giydirdiler, güya medeni olduk.

15 TEMMUZ’U LOZAN’A BAĞLADI!

Ayasofya’nın müzeye çevrilmesini de Lozan’ın şartlarına bağlayan Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın, Lozan ve Montro Boğazlar Sözleşmesi Mütarekesi ile Türkiye olarak sadece bizlere çorak bir toprak kaldığını söyledi. Lozan Antlaşması ile İstanbul’u da bir gün İtilaf Devlerinin geri alacağını o gününde 15 Temmuz günü olduğunu savundu. Yrd.Doç.Dr. Abdullah Akın’ın konuyla ilgili söyledikleri; “Fakat 1 Şubat 1935 çok, çok önemli. Ayasofya’yı müzeye çevirdiler. İstanbul’u Ankara’ya taşırsan, Ayasofya’yı müzeye çevirirsen ne olur? 1453’ün bir gün öncesine dönersin. Çünkü o zaman da İstanbul Payitaht değildi, Ayasofya’da cami değildi. Ve evet dediler ki; ‘Artık Lozan tamamlandı.’ Ayasofya Müze olduktan sonra. Montro Boğazlar meselesi de büyük bir aldatmacadır. Çanakkale ve İstanbul Boğazı’nın her iki tarafında 10’a km alanda bir tane asker bulundurma hakkına sahiptik. Uluslar arası bir su haline getirdiler burayı. İşte Lozan’dan bize çorak bir toprak parçası bıraktılar. Her şeyimizi aldılar. Şöyle çizin bir haritayı; üst tarafta doğalgaz, alt tarafta petrol ortada çorak bir arazi var. Ne bir petrolümüz, ne doğalgazımız ne bir fabrikamız var. Dediler ki ‘İstanbul’u da bir gün alacağız, orada da geçici kalıyorsunuz’ ne gündü İstanbul’u geri alma günleri 15 Temmuz günüydü. 15 Temmuz’da İstanbul’u da bizden alıyorlardı bu halk ferasetini kullandı. Sokağa çıktı, tankları durdurdu. Allah’ın yardımı oldu” dedi.

DİKKAT: Çanakkale Aynalı Pazar Gazetesi'nin Özel Haberidir. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz!