thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Yenilgi Erken Seçimi Zorunlu Kılıyor
Tarih: 28-05-2019 12:28:00 Güncelleme: 28-05-2019 12:28:00


Geçtiğimiz günlerde yapılan ve AB üyesi 21 ülkenin vatandaşlarının oy kullandığı Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinde, aşırı sağcı partiler oylarını artırırken, merkez partileri ciddi kayıplara uğradı. İlk sıradaki muhafazakâr Avrupa Halk Partisi  (EPP) 39 sandalye kaybederken, ikinci sıradaki Sosyal Demokratlar (S&P) da 44 sandalye kaybetti. AB yanlısı olan merkez partileri, parlamentonun çoğunluğunu oluştursalar da, göçmen karşıtı aşırı sağcı partilerin oylarındaki artışlar dikkat çekici. Seçimin bir diğer kazananı da Yeşiller.

 

Hristiyan Demokratlar ve Sosyal Demokratlar bu sonuçlarla çoğunluğu kaybettiler ve her iki partinin de Liberaller ya da Yeşiller ile ittifak yapması zorunlu hale geldi. Bu durumla ilk kez karşılaşılıyor. Çünkü Avrupa Parlamentosu geleneksel olarak merkez sol ve merkez sağ siyasi gruplarla yönetiliyor. Avrupa’ya kuşkuyla bakan aşırı popülist ve aşırı sağcı partilerin sandalye sayılarını artırmaları, karar alma süreçlerini zorlaştıracak.

 

Seçim sonuçlarının Yunanistan’da erken seçimi gündeme getirmesi de başka bir ilginç boyut. Mitsotakis’in liderliğindeki aşırı sağcı Yeni Demokrasi Partisi seçimlerin galibi olunca Başbakan Çipras, Cumhurbaşkanı’ndan ivedi bir şekilde erken seçim ilan etmesini istedi. Mitsotakis de “Başbakan sorumluluğunun bilincinde olmalı. Ülkenin çıkarları doğrultusunda derhal istifa ederek bir an önce erken seçime gidilmeli” dedi.

 

Komşudaki bu süreç demokrasi bağlamında Türkiye ile benzerlikler gösteriyor. 23 Haziran’da, iktidardaki Ak Parti’nin hukuksal temeli olmadan YSK’ya kabul ettirdiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi tekrar yapılacak. Bu seçim artık yerel bir seçim olmaktan çıktı. İstanbul bünyesinde Türkiye’nin her bölgesinden, her kesiminden insanları barındırıyor. Zaten ilgi de bu nedenle çok büyük ve giderek artıyor. Bu seçim artık parti kimliklerinin üzerinde bir boyut kazandı. Seçimin yenilenmesi kararı için çok ısrarcı olan Erdoğan, İstanbul seçimini kazanamaz ise Türkiye’nin de Yunanistan gibi erken seçime gitmesi kaçınılmaz olacak.  Demokrasilerde sandıktan çıkan karar halkın kararı diyorsak ve de Erdoğan bunu 16 yıldır sürekli dile getiriyorsa, sonuca kendisini de uyacağını beklemek gerek.

Diğer taraftan, Avrupa’da aşırı sağ partilerin oyları sürekli olarak neden yükseliyor? Sosyal demokratların vatanı olarak kabul edilen İsveç’te,  İsveç Demokratları Partisi son 8 yılda oylarını yaklaşık yüzde 300 artırdı. Klasik merkez sağ partiler kapitalist sitemin kaybedenlerinin sorunlarını dile getirmekte yetersizler. Kaybedenlerin kaygılarını, korkularını gündeme taşıyamadılar. Göç ve güvenlik sorunları adeta bir krize dönüştü; geldiğimiz noktada bırakın ulus devletleri, AB bile çözüm bulamıyor. Küreselleşmenin sosyal yaşama etkileri çok dramatik boyutlara ulaştı. Bu aşamaya gelinmesinde ulusal ve uluslararası kurumların sorumluluğu var. Ne yarattı bu süreç? Önce mevcut muhafazakâr ve sosyal demokrat partilere güveni sarstı, sonrasında da aşırı sağcı partiler popülaritelerini artırdılar ve üçüncü parti konumuna ulaştılar.

 

Avrupa’da seçmen yıllardır kendisini yöneten partilere sesini duyuramadığını düşünüyor. Kendisini dışlanmış ve terk edilmiş hissetmesinin temelinde bu bakış açısı yatıyor. Çok ciddiye alınması gereken bir durum; Türkiye’deki seçmenin de benzer duygu ve düşüncelerde olduğunu söylemek mümkün. AB ülkesi üyelerin vatandaşlarının önemli bir bölümü, serbest dolaşımın ve çok kültürlülüğün kendisini ve toplumu tehdit ettiğini düşünüyor. Aşırı sağcı popülist partiler bu aşamada devreye girerek vatandaşa sesleniyor ve bu çarpık düzeni değiştirme ve düzeltme sözü veriyor. Dahası sokaktaki adamın sesi olacağını söylüyor. Bunlar radikal sağ partilerin başlıca yükselme nedenleri.

 

Merkez sol partilerin de, merkez sağ partilerden pek bir farkı yok. Her ikisi birden düşüşteler. Kapitalizmin günümüzde yarattığı sorunlara karşı çözüm üretemiyorlar, çaresizler. Seçmenin ilgisi her geçen gün azalıyor. Toplumsal hareketler, sendikalar eski güçlerinden çok uzaktalar. Bunlar solun en temel araçları ve bunların etkinliğinin azalması solun gücünü bırakın artırmasını, korumasını bile çok zorlaştırıyor.

 

Avrupa’da seçmen yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliklerinde artık sol partilere güvenmiyor. Bugün yükselen partiler hükümet/ sermaye/ medya ortaklığına karşı çıkan partiler. Küreselleşmeye, mültecilere karşı çıkan partiler. Avrupa’nın bütünleşmesine karşı çıkan partiler. Elite karşı çıkan partiler. Ulus devletlere, milliyetçiliğe her geçen gün daha çok yakınlaşan, “Önce benim ülkem” diyen, diğer insanların ve ülkelerin sorunlarına ilgisiz kalmayı tercih eden bir anlayış yükseliyor Avrupa ve ABD’de.

 

Bu yeni süreci doğru anlamak ve anlamlandırmak gerek. Seçmenin tercihini; seçmeni manipüle eden liderlere, iktidardaki partileri cezalandırmak için verilen oylara bağlamak doğru olmaz. Yaşanan krizin bir liberal demokrasi krizi olduğunu söylememiz gerek. Türkiye’deki siyasal partilerin bu seçmen davranışlarını irdelemeleri ve seçmenin beklentilerini de dışlamadan, sorunlarına rasyonel çözüm getirmeleri şart. Yoksa benzer gelişmeleri Türkiye’de de yaşamak sürpriz olmayacak.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU



Bu yazı 41074 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI