thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









6’lı Masa Birlikte Mi? Değil Mi?
Tarih: 16-10-2022 09:13:00 Güncelleme: 16-10-2022 09:13:00


İktidar, temmuz ayından bu yana yaptığı siyasal ve ekonomik hamlelerle bir özgüven yakalamış görünüyor. Maaş zamları, 18,50 lira seviyesinde tuttuğu dolar kuru ve yüksek talep gören sosyal konut projesi başlıca nedenler. Daha önemlisi ise; sürekli düşen Tüketici Güven Endeksi’nin, son üç ayda sürekli yükselmesi. Bunlar, iktidarın ekonomik performansına ait toplumdaki olumsuz algıyı bir ölçüde azalttı. Erdoğan eylül ayında rahattı. Muhalefet, iktidarı zorlayan siyasal ya da ekonomik bir hamle yapmadı. Tersine kendi arasındaki tartışmalarla meşguldü, bunlarla gündem oldu. Tabi ki bu durum iktidara yaradı.

 

PANORAMA TR’nin Eylül Raporu bu gelişmeleri doğruluyor. İktidar ilk kez eylül ayında oy oranını yüzde 2-3 puan artırdı. Kararsızlardan gelen oylar bunlar. Aslında muhalefet, 2020 başından bu yana olumlu adımlar attı. Toplumsal güveni sağladı, desteği artırdı. Ancak eylül ayında yaşanan iki önemli olay muhalefeti zora soktu. Kendisine destek veren seçmenleri kaygılandırdı. Dahası, muhalefetin bu işi yapamayacağına dair kanaatler bile dile getirildi. İlk olarak HDP tartışması. CHP milletvekili Gürsel Tekin’in tek bir cümlesinden büyüyen tartışma, muhalefet oylarının “aynı doğrultuda” olamayacağını gündeme getirdi. Diğeri ise, Kılıçdaroğu’nun kendi adaylığı ilgili kamuoyu oluşturma çabası ve buna İYİ Parti’nin tepkisi. Hatta dayatma olarak algılaması. Aslında bu tepkiyi sadece İYİ Parti ile sınırlamamak gerek. Çünkü kamuoyuna yansıyan, hatta açıkça dile getirilen tepkilere bakarsak, 6’lı Masa partileri genel olarak Kılıçdaroğlu’nun adaylığından rahatsızlar.

 

PANAROMA TR’ye göre, partilerin oy oranlarında aslında bir değişim yok. Vurgulanan; Ak Parti’den kopan, ancak başka bir partiye de gitmeyen ve kararsızlar arasında yer alan seçmenin 2- 3 puanlık kısmının Ak Parti’ye geri dönmesi. Bu durum, “politik psikoloji” açısından önemli. Özgüveni de yaratan zaten bu psikoloji. Gidenlerin bir bölümünün dönüşüyle, Ak Parti seçimler için bir avantaj yakaladı diyebiliriz. Bir tarafta, yeni hamleler yaparak kaybettiği özgüveni bir ölçüde kazanan Ak Parti, karşısında ise kendi içinde sorunları henüz çözememiş bir muhalefet var. Gerçi Erdoğan henüz seçimi kazanacak bir noktada değil, ancak Cumhur İttifakı, Millet ittifakı ile bugün neredeyse aynı noktaya gelmiş durumda. Yönetici Hatem Ete, ekim ayından itibaren Ak Parti’nin bu trendi sürdürüp sürdüremeyeceği meselesine dikkat çekiyor.  Ak Parti’den kopmuş ve hala “kararsızlar” içinde yer alan seçmen kitlesini yüzde 3- 4 olarak tahmin ediyor. Trend devam ederse, büyümenin bununla sınırlı olacağını ifade ediyor. Ancak ekim ayının özellikle ikinci yarısında yaşanacak ekonomik olumsuzlukların bu trendi durdurma potansiyeli oldukça yüksek.

 

Bugün itibarıyla; Millet İttifakı adayının, yeni bir destek bulmadan Cumhurbaşkanı adayını seçtirme şansı yok. Ancak ittifakta yer almayan HDP’nin desteği olursa, yüzde 50’nin üzerine daha ilk turda çıkıyor. Bu kesin. Dolayısıyla, Erdoğan dönemini bitirmek büyük ölçüde HDP’nin desteğine bağlı. Ayrıca, Millet İttifakında yer almayan küçük partilerin durumu dikkat çekici. Başta Zafer Partisi ve Yeniden Refah Partisi olmak üzere diğer muhalif partiler oylarını, seçim sonucunu değiştirebilecek bir seviyeye çıkarttılar. Bu partiler bugün; Muharrem İnce dâhil, Erdoğan’dan çok Kılıçdaroğlu üzerinden siyaset yapıyorlar. Cumhur İttifakı’na yanaşırlarsa, seçimi tümüyle değiştirebilirler. Bu da imkânsız değil. Ortada herkesin kabul etmesi gereken bir gerçek var. Geçtiğimiz yılsonlarında başlayan, ekonomik çöküşten kaynaklanan bir algı vardı; “Bu iş bitti, Erdoğan kesin kaybediyor”. Bu doğru değil. Seçmen davranışları aylık değişiyor. Kılıçdaroğlu’nun adaylığına,6’lı Masa’nın gösterdiği tepkinin temelinde bu yatıyor. Daha önce “Nasıl olsa seçimi kazanıyoruz” düşüncesi vardı. Adayın “seçilebilme sorunu” olmadığından, adayın“yönetme becerisi” üzerinde durulmaya başlanmıştı. Ama durum böyle değil. Muhalefet sahip olduğu oy potansiyelini, bir türlü oya çeviremiyor. 6’lı Masa, kayda değer bir büyüme trendi yakalayabilmiş değil. Bu nedenle adayın kimliği, her zamankinden daha önemli. Bu arada, muhalefet HDP ile ilişkilerinde hiçbir şekilde güven vermiyor. HDP bu gelişmeler devam ederse,6’lı Masa ile arasına mesafe koyabilir. Bu ise, Cumhurbaşkanlığını Erdoğan’a “altın tepside sunmak” demek.

Bugün için muhalefetin öne çıkan dört adayı var. Her ne kadar “Akşener ben aday değilim” dese de gündemde olan bir isim. PANAROMA TR, Erdoğan’ın ilk turda kazanma şansının olmadığını net biçimde söylüyor. İkinci turda ise, bu dört adaydan sadece Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu seçimi kazanırken; Kılıçdaroğlu ve Akşener’in ikisi de Erdoğan karşısında kaybediyor. İmamoğlu’nun, Karadeniz gezisi sonrasında yitirdiği popülarite ve kredi kaybına karşın, kamuoyunda seçimi kazanabilecek bir aday olarak görülmesi dikkat çekici. Muhalefet seçmeninin “Kılıçdaroğlu aday olursa kazanabilir mi?” sorusuna verdiği cevap da dikkate değer. Seçmen; kazanma şansını yüksek görmediğinden Kılıçdaroğlu’na “Hayır” diyor. Toplumsal ilgi böyle. Destek verenler Kılıçdaroğlu’nun adaylığını “yeniden düşünmeli.” Kendisi “Ben zaman içinde, geliştireceğim politikalarla bu algıyı değiştirebilirim” diyebilir. Bu düşük bir olasılık ve Türkiye’nin heba olmuş 20 yılı var geride. Riske girmek akılcı değil.

 

Son dönemde, Kılıçdaroğlu ile Akşener farklı duruşlar sergiliyorlar. Aralarındaki uyum bozulmuş gibi. Peki, uyum var mıydı? Bu ayrı bir tartışma konusu. Ancak ortada bir sorun olduğu çok açık. Kendi aralarında olmasa da kamuoyu önünde tartışıyorlar. Sert ifadeler var dikkat çeken. Kılıçdaroğlu çok tartışmalı başörtüsü konusunu gündeme getirdi, Akşener verdiği cevapla haklı olarak onu karşısına aldı. “Kapanmış değil, kanayan yaralarla uğraşalım” dedi. İYİ Parti bir süredir oyunu artıramıyor ve Akşener bunun farkında. Nedeni 6’lı Masa, özellikle de CHP. İyi Parti, özellikle Gürsel Tekin’in “HDP’li bakan olabilir” sözüne ideolojik tepki vererek, güçlü bir merkez partisi olma yolunda kayba uğradı. Kamuoyu araştırmaları bunu gösteriyor. Eğer bu araştırmaları doğru bulmuyorlarsa; inanılmaz yükselişlerini de aynı araştırma şirketlerinin açıkladıklarını unutmamalılar. İYİ Parti’nin tepkisi, özgüven kaybından kaynaklanabilir. İYİ Parti milletvekili ve il başkanlarının söylediklerine bakarsak, Kılıçdaroğlu’nu aday görmek istemiyorlar. Tabanlarında ve örgütlerinde Mansur Yavaş’ın çok daha fazla destek gördüğünü açıkça söylüyorlar. Resmi olarak ifade etmeseler de “Kılıçdaroğlu’nun adaylığını “dayatma” olarak görüyorlar. Akşener HDP meselesinde sert bir tutum sergiledi, çıkış yapan partililere destek verdi. Sonra Fatih Altaylı’nın programında “Biz noter değiliz” dedi. Dahası “CHP’ye borcumuzu 31 Mart seçimlerinde ödedik, hatta alacaklı hale döndük” dedi. Kılıçdaroğlu ise, eylül ayı boyunca birçok kişisel hamle yaptı ve adaylığını kabul ettirmeye çalıştı. Peki, bu hamleleri yaparken “ortak akıl ve istişare” sürecine yer verdi mi? Hayır. Ancak sözlerine hep “biz” diye başladı, “biz yapacağız” diye devam etti. Burada “biz” dediği 6’lı Masa mı? Akşener’in yorumu, böyle olmadığını gösteriyor. Peki, Kılıçdaroğlu CHP’nin tek başına Cumhurbaşkanı adayını seçtirme şansının olmadığını bilmiyor mu? Bu konuda 6’lı Masa partilerinin desteğini almadan, bir aday gibi nasıl konuşabilir? Bu nedenle, İYİ Parti’nin tepkisi anlaşılabilir bir durum. Dahası, Akşener hem kendi adına hem de masada bulunan partiler adına bir sözcü konumunda. Özetle, “dayatma” olarak kabul edilen Kılıçdaroğlu’nun adaylığı, ilişkileri bozmuş görünüyor.

 

6’lılı Masa’nın bu saatten sonra dağılması mümkün değil. Böyle bir durum hepsini yok eder. Çünkü hiçbiri tek başına bir iddia sahibi değil, Cumhurbaşkanı adayını seçtirme gücü yok. Anlamı kalmamış TBMM’de, sıradan birer parti olurlar. Hepsi o kadar. Bunu unutmamalılar. Türkiye’yi ayağa kaldırmak için yaratılan umutları yok etmemeliler. İnsanları düş kırıklığına uğratmamalılar. Aksi takdirde altından kalkamazlar. Çok, ama çok geç kaldılar. Şubat’tan bu yana, başta ekonomi olmak üzere geliştirdikleri tek bir politika yok. Bunları anlatacak aday yok. Muhalefet seçmeni her şeyin farkında ve kızgın. 6’lı Masa, durumu bir an önce düzeltmek zorunda. Başta Kılıçdaroğlu ve Akşener, derhal bir özeleştiri yaparak aralarındaki uyumsuzluğu gidermeli. Muhalefet için tek hedef seçimi kazanmak olmalı. Aksi takdirde, hep birlikte kaybedeceklerini bilmek zorundalar. Bu işin şakası yok.

 

Tuygan Çalıkoğlu



Bu yazı 23759 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI