thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Hayaller ve Gerçekler
Tarih: 21-05-2023 08:59:00 Güncelleme: 21-05-2023 08:59:00


Son 21 yıldır iktidarda olan Ak Parti;14 Mayıs’taki seçimde, 2018’e göre oyu yüzde 7 azalarak, 29 milletvekili kaybetse de başarılı oldu. Çünkü kurmuş olduğu ittifak ile TBMM’de çoğunluğu elde etti.  Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, yüzde 49,50 gibi yüksek bir oranla kazanmaya çok yaklaştı. Son haftalarda, neredeyse bütün Kamuoyu Araştırma Şirketlerinin favori gösterdiği Kılıçdaroğlu, yüzde 45’i bile geçemedi. Dahası, Millet İttifakı, beklenenin aksine TBMM’de azınlıkta kaldı.

 

Seçim gecesi unutulmayacak olaylar yaşadık. Bir tarafta, Anadolu Ajansı Erdoğan’ı manipülatif olarak yüzde 60’la önde başlattı. Diğer tarafta, Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş, Kılıçdaroğlu’nun sabah saatlerinde “13. Cumhurbaşkanı” sıfatıyla konuşacağı hayalini dile getirdiler. Her iki açıklama da rasyonel değildi ve sadece taraftarları motive etmeye yönelikti. Sabah saatlerinde, Millet İttifakı’nın kurduğu hayalin sona erdiğini gördük. Erdoğan başarılı oldu, ancak zafer kazanmadı. AA’nın verileri manipülatif sunması, muhalefetin moralini bozdu. Güvenilir olduğu söylenen ANKA’nın kimlerle ne ilişkide olduğunu seçim sonrasında öğrendik. CHP’nin, ıslak imzalı tutanaklara dayanan veri sistemi yine çalışmadı. Dolayısıyla CHP; 2018’den sonra, 2023’te de büyük bir düş kırıklığını hem kendisine hem de milyonlarca destekçisine yaşattı. Beceriksizliği nedeniyle Bilgi İletişim Teknolojilerinden sorumlu Genel Bşk. Yrd. ve İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel ekibiyle birlikte görevinden ayrıldı. İnanılmaz bir kaos yaşandı CHP’de. Önümüzdeki dönem, pek çok ismin tasfiyesi kaçınılmaz.

 

Seçim neden böyle sonuçlandı? Çünkü toplumun çoğunluğunun bakış açısı ve algı düzeyi bu seçimde de temel belirleyiciydi. Erdoğan bu gerçeği gören bir siyasetçi olarak, avantajını yeniden yarattı. Ciddi oy kaybetmesine karşın; izlediği strateji, algı yönetimi ve ittifakın katkılarıyla 1.turu önde kapattı.

 

Ne yaptı Erdoğan? Ekonomideki büyük çöküşün seçimi kaybettirecek boyutta olduğunu gördü ve stratejisini en güçlü olduğu güvenlik ve savunma sanayii üzerine oturttu. Türkiye’nin dış tehditlerle karşı karşıya olduğunu vurguladı. Savunma yatırımlarına dikkat çekerek, toplumu etkiledi. Dış tehditlerle mücadeleyi, sadece kendisinin yapabileceğine dair bir “inanç” oluşturdu. Vahim olan, bu stratejiyi muhalefet anlamadı ve temel sorunlara odaklanmadı. Yani yapması gerekeni yapmadı.

 

Erdoğan sürekli olarak, dış çevrelerin Türkiye’nin başarısını hazmedemediğini ve baltalamaya çalıştığını tekrarladı. Tipik bir “gerçek ötesi” siyaset. Kendi tercihi ve ısrarı ile sürdürülen “yanlış” faiz ve para politikalarını kamufle etmeye çalıştı. Üstelik; dünyada hiçbir karşılığı olmayan bu ekonomi politikalarının, enflasyonu fırlattığı ve lirayı değersizleştirdiği ortadayken yaptı. Maaş ve ücret artışları, gerçeği yansıtmayan TÜİK enflasyonunun bile altında kaldı. Korkunç bir “hayat pahalılığı” ortaya çıktı. Fiyatlar şaha kalktı. İş ahlakı kalmadı. Ülke inanılmaz bir dış borç yüküyle karşı karşıya kaldı. Döviz krizi had safhaya ulaştı. Bütün sorunlar seçim sonrasına ertelendi. Bir ülkeyi batıran üç açık; cari açık, bütçe açığı ve tasarruf açığıdır. Türkiye ekonomisi bu açıklarla boğuşuyor. Bunlara, Merkez Bankası’nın eksi 75 milyar dolara ulaşan rezervlerini de eklersek, Türkiye’nin ne halde olduğunu görürüz. Halkın büyük çoğunluğu bunun farkında değil. Halkımız, ekonomik krizi henüz yaşamadı. Enflasyonun; metropoldeki insanları canından bezdirdiğini, taşradakiler henüz bilmiyorlar. Gerçeklerle seçim sonrasında yüzleşecekler. Cumhur İttifakı seçmeni, kendisine çıkartılan faturayla karşılaşınca “kafası dank edecek”. Yani, bir anda ayılıp doğruyu görmeye başlayacak.

 

Türkiye büyük bir risk altında. Çünkü ekonomi çıkmaz yolda. Muhalefet bu riski ve boyutlarını halkımıza anlatamadı. Geniş kesimlerin bu sorunları anlamasını, gerçek nedenlerini öğrenmesini sağlayamadı. Bu süreci gerçekleştirmeden, halkı farklı bir “seçeneğe” ikna etmesi mümkün değildi. Olmadı zaten. Millet İttifakı, “gerçek” bir muhalefet yapmadı, yapamadı.  “Bahar Gelecek” demekle olmuyor. Kalplerle, çiçeklerle iktidar olunmuyor. Umudu yaratmak için inandırıcı olmak zorundasınız. Muhalefetin gerçek bir siyasal sloganı bile yoktu. Gerçek sorunları dile getirmedi, yanlış bir strateji izledi. Kılıçdaroğlu bu gerçeği görmek ve kabul etmek zorunda.

 

Deprem bölgesi ayrı bir tartışma konusu. İktidarın hiçbir açıklaması olmayan geç kalışına, yüz binlerin enkaz altında kalarak hayatlarını kaybetmesine, cenazelerin bile inanca uygun defnedilmemesine ve daha pek çok yoksunluklara karşın, yine Ak Parti’ye oy verdiler. Çünkü bu durumdan kendilerini yine Erdoğan’ın çıkaracağına inandılar. Devletin, “sosyal devlet” olmanın gereği yapacaklarını, Erdoğan’a atfediyorlar. Doğru değil, ancak karşılığı var. Seçim sonuçları bunun somut kanıtı.

Diğer taraftan Millet İttifakı, sandıkta Erdoğan’ı devirebileceğini sandı. Ancak hesapları tutmadı. Öncelikle “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” üzerine çok uzun süren görüşmelerle, büyük zaman harcadılar. Seçimi kazanmayı “çantada keklik” gördüler. İktidara geldiklerinde ne yapacakları üzerine gereksiz zaman kaybettiler. Yüzlerce maddelik Uzlaşma Metni’ni kim okudu? Kim dikkate aldı? En önemli sorumlulukları olan “aday” açıklamakta çok geç kaldılar. Adayın “yıpranmaması” için yaptıklarını söylediler. Seçmen de yeni birisi çıkacak diye beklerken, kamuoyunda en az destek bulan Kılıçdaroğlu’nu dayattılar. Kamuoyunu dikkate almadılar. Akşener de haklı olarak tepki gösterdi. Haklıydı, ama tepkisi ölçüsüzdü. Bu süreçte ciddi kayıplar yaşandı hem “güven” hem de “inanç” azaldı.

 

Millet İttifakı’nı oluşturan partiler, İYİ Parti hariç, CHP listelerinden seçime girdiler. Bu karar Kılıçdaroğlu’nun büyük hatasıydı. Oy oranlarına bakarsak, bu partilerin CHP’ye oy katkısı verdiklerini söylemek zor. Ancak, oy oranı yüzde1-2’ler de olan bu partiler, tam 35 milletvekili elde ettiler. Yani, CHP oylarıyla.Ancak bu milletvekilleri CHP’den ayrılacaklar. Peki, CHP’ye ne katkı verdi bu partiler? Muhafazakâr ve dindar kesimin yoğun olduğu bölgelerde yoktular. Yani olmaları gereken yerlerde yoktular. CHP’nin zaten hâkim olduğu metropollerdeki mitinglerde gördük onları. Sonuç olarak bu partiler, temsil ettikleri muhafazakâr/ dindar seçmeni, CHP’ye oy vermeye ikna edemediler. Hatta pek çok destekçileri Kılıçdaroğlu’na oy bile vermediler. 1 milyonun üzerinde geçersiz oy var.

 

Seçim sonuçlarına bakarsak, milliyetçilik ve dindarlık yükseliyor iddialarının da bir karşılığı yok. Bekir Ağırdır araştırma sonuçlarına dayanarak, metropol hayatında çalışan insanların çok az zamanları kaldığını söylüyor. Dindarlık diye öne çıkan; cuma günleri kaldırımlarda karton üzerinde namaz kılanlar, iftar çadırları ve cuma günü binlerce kişiye atılan “hayırlı cumalar” mesajları. Ağırdır “Bu dindarlaşma falan değil, bu dindarlığın lümpenleşmesi” diyor. Bunu üreten zaman ve mekân meselesi değil, metropollerdeki insanlar. Türkiye’de son 20- 30 yıldır kültürel kimlikler üzerinden bir siyaset yürütülüyor. Kimliklere sıkışmış bu siyaset “pozitif bir enerji” üretmiyor, sadece kendini çoğaltıyor. Günümüzde muhafazakârlık aslında doğal olarak sekilerleşiyor. Ak Parti taraftarları, inanılmaz imkânlara sahip oldular, her türlü nimetlerden yararlandılar. Bu süreç onları dünyevileştirdi. Özellikle genç kuşağın muhafazakârlık- sekülerlik gerilimi eskisi gibi değil. Birbirlerine benziyorlar, birbirlerine yakınlaşıyorlar. Bu etkileşimden modernler de payını alıyor, yani her iki kesim değimi birlikte yaşıyor. Siyaset bu değişimi görmek ve yeni bir siyaseti dile getirmek zorunda. Ağırdır’ın altını çizdiği gibi, eğer siyaset bu değişimi yakalasaydı, biz toplum olarak bugünkü “tedirginliği” ve“karamsarlığı” yaşamazdık.

 

İkinci turda ne olur? Erdoğan’ın şansı yüksek. Çünkü TBMM’de Cumhur İttifakı çoğunluğa sahip. Bahçeli kendisini terk etmedikçe, Erdoğan’ın “topal ördek” konumuna düşmesi söz konusu değil. İstediği kararnameyi geçirir, bütçesine itiraz olmaz. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olarak geniş olanakları var. Dahası, kazanacağına dair kamuoyunda yüksek bir kanaat var. Bu avantajını çok iyi kullanacak.

 

Seçime katılım oranı yüzde 87, ancak oy kullanmayanlar ile geçersiz oy kullananların toplamı 9,5 milyonu buluyor. Bu kitleyi sandığa gitmeye ikna etmek kolay değil. Hatta her iki ittifak seçmeninin, bu kez oy kullanma konusunda pek bir çaba göstermesi beklenmiyor. Millet İttifakı “kaybettik” duygusuyla, Cumhur İttifakı ise “kazandık” duygusuyla hareket edebilir. Dolayısıyla iki ittifakın da seçmenlerini bu duygudan uzaklaştırması gerek. Sinan Oğan meselesine gelince; Oğan’a oy veren seçmenler Erdoğan’a da Kılıçdaroğlu’na da tepkili seçmenler. Kılıçdaroğlu kazanmak istiyorsa,1. turda yapmadığını yapmak; yani ekonomi, mülteci, kadın ve deprem meselelerine odaklanmak zorunda. Bu dört mesele Ak Parti’nin en başarısız olduğu alanlar. 1. turdaki slogan ve konuşma konuları değişmeli. Ancak çok geç kaldı. Zaman yeter mi? Seçmene ulaşabilir mi? Ulaşsa ikna edebilir mi? Göreceğiz.

 

Fransız düşünür, tarihçi ve hukukçu Tocquaville “Çoğunluğun Zorbalığı” adlı çok ses getiren kitabında, demokrasinin bazı sakıncalarını dile getirir. Demokrasi, teorik olarak herkesin eşit haklara sahip olduğuna dayanır. Ancak demokrasi, Sokrates’ten günümüze dek çok tartışılan bir kavram. Çünkü çoğunluk yaratırken, eşzamanda“erdemden” de uzaklaşır. Bu demokrasinin, asıl hizmet etmesi gereken “akılcılıktan” uzaklaşması demek. Çünkü “kalabalıkların demokrasisi” daha çok tiranlığa yol açar. Yani acımasızlığa, despotluğa. Halk bunun farkında değil, çünkü eğitimsiz. Sorgulamayan, analitik düşünemeyen bir kalabalıktan oluşuyor. Çoğunluğun oluşturduğu bu kalabalığın gücü, “özgür düşünceye” ket vurabilir ve içini boşaltabilir. Dolayısıyla insanların doğru düşünmesine engel olabilir. Bu süreç, demokrasi adı altında “despot” bir yönetime yol açabilir.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU



Bu yazı 17283 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI