thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Dünya Algoritmayla, Türkiye Oy Saymakla Meşgul
Tarih: 17-04-2019 10:29:00 Güncelleme: 17-04-2019 10:29:00


31 Mart seçimleri üzerinden iki haftadan fazla zaman geçti ve Türkiye hala oyların sayımını bitiremedi. Bu anlaşılmaz, kabul edilemez bir durum.  İçinde bulunduğumuz dijital çağda bu beceriksizliği, bu zaman kaybını anlamak mümkün değil. Dahası bu süreç Türkiye’nin saygınlık ve itibarına zarar veriyor;  siyasal, sosyal ve ekonomik yaşamını olumsuz etkiliyor. Ancak bunları tartışmak bu yazının konusu değil.

 

Dünyanın gelişmiş ülkelerinin gündeminde ne var? Türkiye oy saymakla meşgulken bu ülkeler ne ile uğraşıyor? Cevap “algoritmalar”. Algoritma, en basit anlatımla sorun çözmek ve karar almak için yol haritası demek. “Yapay Zekâ” teknolojisiyle birleştirilen algoritmalar, konvansiyonel yöntemlerin yalnızca yüzde biri kadar hesaplama gerektiriyor. Algoritmalar çok farklı sektörlerde ve makinelerde kullanılıyor, yüksek varsayım içeren verilerle çalışan bu makineler verimliliği çok artırıyor. Üstelik işlemleri çok kısa süre içinde ve hatasız yapıyor. Üstelik bu makineler hiç yorulmuyor, dinlenmiyor. Yeme- içme gibi ihtiyaçları da yok. 24 saat çalışsa sorun çıkartmıyor. Ancak, yarattığı yüksek verimlilik ve azalan maliyetlerin yanında insanlığı tehdit de ediyor, bilim adamlarının gündemini oluşturuyor.

 

Algoritmalar 21. Yüzyıla kuşkusuz hükmedecek. Bir algoritma olan organizmanın yaşaması ve üremesini sağlayan duygularıdır. Bilim adamları duyguları biyokimyasal algoritmaların yarattığını söylüyorlar. Bu nedenle insanlık, yaşamı anlamak ve geleceği görmek için algoritmanın ne olduğunu ve duygularla ilişkisini kavramak zorunda. Önümüzdeki on ile yirmi yıl gibi kısa bir süre içinde “yapay zekâ”, milyarlarca insanın işsiz kalmasına yol açacak. Çünkü “makine öğrenmesi” ve “robot teknolojileri” pek çok mesleği ortadan kaldıracak. Üstelik bu dönüşüm süreci, Sanayi Devrimi’nde yaşanan kaostan daha büyük bir kaos yaratacak. Sanayileşme sürecinde otomasyonun devreye girmesiyle kaybedilen iş kolları vardı, ancak yeni iş kolları da ortaya çıktı. Hatta sanayileşmenin yol açacağı düşünülen kaos zamanla aşıldı ve tersine insanın yaşam standardını yükseltti. Ancak bu kez durum çok farklı. Geçmişte makinelerin yarattığı rekabet, insanın fiziksel gücü ile ilgiliydi; makinelerin insanın zihinsel gücü ile yarışması söz konusu değildi. Çünkü öğrenme, analiz etme, iletişime girme ve en önemlisi duyguları anlama makinelerin değil, insanların işiydi. Bugün ise yapay zekâ bu işleri yapacak düzeye çok yaklaştı. İnsanın diğer canlılar üzerinde, dünyanın efendisi olmasına yol açan zihinsel gücü artık bir avantaj olmaktan çıkıyor.

 

Algoritmaların önemi duyguları yaratmasında yatıyor. Böylelikle duygulara neyin yol açtığını anlamak ve tercihlerini yaratan mekanizmayı anlamak mümkün hale geliyor. Bu ise; insanın ne yapacağını, nasıl davranacağını önceden bilmek demektir. Bu devrim niteliğinde, olağanüstü bir gelişme. İnsanların işlerini kaybetmesi, yapay zekânın sürücülerden, bankacılara, avukatlardan doktorlara kadar pek çok alanda insanların yerine geçmesi, onalara işlerini kaybettirmesi kaçınılmaz görünüyor. Bilim adamları insan beyninin algoritmalarını hiç de mükemmel olmadığını ileri sürüyorlar. Bu iddiaya göre; araba kullanmaktan, finansal yatırım ve her türlü müzakere gibi konularda yapılan hatalar, insan beyninin zayıf biyokimyasal algoritmalarından kaynaklanıyor. Yapay zekânın tartışmasız bir üstünlüğü söz konusu. Çünkü yapay zekânın, sinir ağlarıyla olasılık hesabı yapma becerisi insana göre çok yüksek, çok hızlı. Ve asla hata yapmıyor.

Yapay zekânın insana göre bir başka üstünlüğü birbirlerine bağlanabilmesi ve güncellenebilmesi. İnsanların birey olarak birbirlerine bağlanmaları ve güncellenmeleri söz konusu bile olamaz. Bu yapay zekâya büyük bir avantaj yaratıyor. Sonuç olarak yakın gelecekte var olan pek çok meslek yok olacak, yeni meslekler ortaya çıkacak. Ancak uzun süreli olmayacak bu yeni meslekler; giderek “tek meslek” kavramı tarih olacak. İnsanlar yaşamları boyunca birden fazla meslek edinecekler. Uzamanlar bugün eğitim çağındaki çocukların yüzde 60’ının yapacakları mesleklerin henüz icat edilmediğini ileri sürüyorlar. Gerçekten ürkütücü bir durum; böylesine radikal değişim dönemine ayak uydurabilmek ve ruh sağlığını koruyabilmek hiç de kolay olmayacak. İşsiz, işlevsiz milyarlardan oluşan bir yeni sınıfın ortaya çıkacağı bu süreçte, stres azaltma tekniklerine çok iş düşeceği nesnel bir geçeklik.

 

Bütün bunların gerçekleşmesi sadece teknolojik hamlelere bağlı değil. Siyasiler ve tüketiciler daha güvenli, daha ucuz hizmetler sağlasa da, yapay zekânın yaratacağı dönüşüme direnç gösterebilirler. Ancak zaman çok daraldı ve önümüzde bizi bekleyen kaotik süreci görmek ve hazırlanmak zorundayız. Kaybedilen mesleklerin yerine yenisini yaratmak bu kez kolay değil. 21. Yüzyılın koşulları çok farklı; beklenen toplumsal ve siyasal kırılmalar kaygı veriyor, kitlesel işsizlik olasılığı insanlığı tehdit ediyor.

 

Dönüşüm süreci çok sancılı olacak. Sanayi devriminden sonra mevcut toplumsal, siyasal ve ekonomik modeller sorunları çözmekte başarısız oldu. Çünkü feodalizm, monarşi ve dinlerle; sanayileşmiş metropolleri, milyonlarca işçiyi ve modern ekonomiyi yönetmek artık mümkün değildi. Liberal demokrasiler, komünist ve faşist diktatörlükler bu dönemin ürünleri olarak ortaya çıktı. Yüzyıldan fazla zaman büyük mücadelelerle geçti, korkunç savaşlar yaşandı. İnsanlık çok büyük bedeller ödedi.

 

Günümüzde bilişim teknolojileri ve biyoteknolojileri insanlığın önüne çok büyük zorluklar çıkarıyor, onun geleceğini tehdit ediyor. İnsanın yarattığı uygarlığın yıkıcı boyutunu düşündüğümüzde, ne denli önemli savaşların ve sosyal patlamaların yaşanacağını öngörebiliriz. Gelişmiş dünya bu konuya çok kafa yoruyor, çok kaynak aktarıyor. Ayakta kalmak için; bizi bekleyen geleceği anlamak ve insanlarımızı teknolojini yarattığı yeni koşullara göre yetiştirmek zorundayız. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Mevcut eğitim sisteminin ülke olarak bize bir avantaj yaratması söz konusu değil. Böyle giderse yapay zekâyı ellerinde bulundura dünyanın “Yeni Efendileri” ne hizmet etmek zorunda kalacağız. Peki, Türkiye yaklaşan bu teknolojik tehdit karşısında ne yapıyor?  Kutuplaşmış, birbirlerine ön yargılarını artırmış insanlarıyla, enerjisi ve zamanını anlaşılmaz biçimde harcayan bir ülke olarak öne çıkıyor. Hala oyları saymakla meşgul.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU

Kaynak: 21. Yüzyıl İçin Dersler, Yuval Noah Hariri   /   Geleceği Değiştiren Dokuz Algoritma, John MacCormick   / Yapay Zekâ, Prof. Cem Say



Bu yazı 40827 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI