thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Ölümsüzlük ve Mutluluk Arayışı
Tarih: 17-03-2019 09:49:00 Güncelleme: 17-03-2019 09:49:00


Yaşayan tek insan türü olan “Homo Sapien” ortaya çıkışından bu yana geçen 200 bin yılda; kıtlıkla, salgınlarla ve savaşlarla mücadele ederek varlığını bugüne dek sürdürdü. Bu süreçte milyonlarca insan öldü, ama günümüzde bu engeller artık aşılabilir boyutta. Kuşkusuz dünyanın pek çok yöresinde yoksullukla mücadele eden milyonlarca insan var, sıtmaya, AIDS’e, vereme yenik düşenler, savaşı yaşayan ülkeler var. Ancak 21.yüzyılda yaşam önceki yüzyıllardan çok farklı. Dünya, sorunlar olsa da, öngörüldüğü gibi açlık, hastalık ve şiddetle dolu değil. Tıp inanılmaz gelişti, küresel ekonomi devasa oranda büyüdü, barış girişimleri büyük ölçüde başarı kazandı. Bize fazlasıyla cesaret veren geleceğe yönelik umutlarımız var. İnsanlar dünyanın belli bölgelerinde hala kıtlık, salgın ya da savaşlarla acı çekiyorlarsa, bunları azaltmak onları yöneten siyasetçilerin elinde.

 

Gıda, ilaç, enerji ve hammadde büyüyen küresel ekonomi ile sorun olmaktan çıktı. Bu büyüme ekolojik dengeyi alt üst etse de,insanlar farkında değiller. Çevre kirliliği, küresel ısınma, iklim değişikliği insanlığı tehdit ediyor, ancak pek çok ülke siyasal ve ekonomik sorumluluk almaktan kaçınıyor. Çünkü gerek siyasetçiler,  gerekse insanlar ekonomik büyümeyi, ekolojik dengeye tercih ediyorlar. Geçmiş yüzyıllarda insan yaşamını tehdit eden kıtlık, salgın ve savaşlar günümüzde artık tehdit olmaktan çıkmışken, sahip olduklarımıza şükretmiyoruz. Elimizdekilerle yetinmeyi bilmiyoruz. Hep daha iyisini, daha fazlasını, daha güzelini, daha lezzetlisini elde etmek peşindeyiz. Hırs ve açgözlülük başarı sahiplerini esir almış durumda. Tarihte görülmemiş bir refah ve sağlık kalitesi yakalayan bu insanlar, bu kez ölümsüzlük ve sürekli mutluluk peşindeler. Genetik mühendisliği , onarıcı ilaçlar ve nano teknoloji ölümsüzlüğü sağlamaya çalışıyor. Uzmanlar 2100- 2200 yıllarında ölümsüzlüğü yenebileceklerini söylüyorlar. Daha doğrusu insanlar ecel ile değil, savaşlar ya da kazalarla ölecekler, kalanlar için sonsuza dek yaşamak mümkün olacak. Çok büyük bir gerilim yaratacak, sonuçları öngörülemeyecek korkutucu bir durum bu. Geçtiğimiz yüzyılda ortalama yaşam süresi yaklaşık kırk yıldı, bu yüzyılda bunu yetmiş- seksenlere çıkardık. Bilim bu süreyi yüzeli yıla yükseltmek çabasında. Böyle bir yaşam süresinin yaratacağı devasa sorunlar var. Aile yapısı daha şimdiden değişti, evlilikler, ana/baba- çocuk ilişkileri değişti. Bir tarafta insanlar hala “ölüm ayırana dek” birlikte olmak için evleniyorlar, çocuk yapıyorlar; diğer tarafta boşanan ve birden çok evlilik yapan insan sayısı hızla artıyor. Eğer yüzelli yıllık yaşam hedefine ulaşırsak, evlilikler yüzyıldan nasıl fazla sürecek? Ana/ baba- çocuk ilişkileri nasıl olacak? Bunlar öngörülebilir değil. Her gün yeni teknolojilerle sarsılan dünyada; aile, eğitim, iş yaşamı, siyaset , ekonomi, hukuk  herşey ama herşey radikal bir değişime uğrayacak.

Günümüzde insanlık, ölümsüzlükle birlikte sürekli mutluluk arayışında. Antik Yunan düşünürü Epikür ölümden sonrasının olmadığını, mutluluğun yaşamın tek gerçek amacı olduğunu savunur. Döneminde Epikür’ün düşünceleri reddedilse de, günümüzde pek çok insan ve şirket ölümsüzlük ve dünyevi mutluluk için çözüm üretmek peşinde. Epikür ‘e göre mutluluk “bireysel” bir arayıştır, ancak modern toplumlar mutluluğu “kolektif “ bir proje olarak görür. Bu nedenle geçen iki yüzyıl boyunca ülkeler başarıyı; topraklarını genişletmede, nüfuslarını artırmada ve ekonomik büyümede aradı. Sanayileşmiş toplumlar uluslarını güçlendirmek için eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik sistemleri kurdu. Burada amaç bireysel refahı sağlamak değildi. Amaç ulusa hizmet edecek vatandaşlar yetiştirmekti. Bebek aşıları ve dengeli beslenme için sağlık sistemi mikroplarla büyük mücadele verdi. Amaç yine insanları mutlu etmekten ziyade, ulusu güçlendirmekti. Ülkenin güçlü-kuvvetli işçilere, askerlere ve doğurgan sağlıklı kadınlara ihtiyacı vardı. Sosyal yardım sistemleri de insanlardan çok ulusların çıkarları için tasarlandı. Yetmiş yaşına geldiğinizde devletin size bakması için, on sekiz yaşından itibaren ülke için savaşmanız, çalışmanız ve vergi ödemeniz gerektiği söylendi. Kişi başına düşen ulusal gelir (GSYİH) geçen yüzyılın en önemli başarı ölçütüydü. Ancak üretim mutluluğun maddi temelini oluştursa da, tek başına yeterli değil. Örneğin Singapur’da her vatandaşın ortalama 56 bin doların üzerinde yıllık geliri varken, Kosta Rika vatandaşlarının ortalama yıllık geliri 14 bin dolar. Singapur üretimi daha yüksek bir ülke de olsa, anketler Kosta Rika’ lıların yaşam memnuniyetinin daha fazla olduğunu gösteriyor.

 

Hayatın gerçek amacının mutluluk olduğunu söyleyen Epikür, mutluluğa ulaşma konusunda önemli uyarılar yapar; maddi kazançlarla elde edilen mutluluğun kısa süreli olduğunu söyler. Para, ün ve keyif peşinde koşmanın acizlik getirdiğini vurgular. Ölçülü yemeyi ve içmeyi, cinsel dürtüleri kontrol etmeyi tavsiye eder. Derin bir dostluğun uzun vadede getireceği mutluluğun, çılgın eğlencelerden daha fazla olduğunu dile getirir. Günümüzde yaşam süresi uzadı, gelir yükseldi, yaşam kalitesi arttı, giyinme, beslenme çeşitlendi, ulaşım kolaylaştı, ucuzladı, bilgi sınırsızca dolaşıyor ve herkes erişilebiliyor. Bütün bu gelişmelere karşın günümüz insanı, geçmiş yüzyıldaki insandan daha mutlu değil; tersine huzursuz ve tatminsiz. Gelişmiş dünyadaki yüksek yaşam kalitesi intiharlara engel olamıyor. İntihar oranları geleneksel toplumlara göre çok daha yüksek. Psikiyatrik ilaçlar peynir ekmek gibi kullanılıyor. Milyonlarca öğrenciye hiperaktivite ve dikkat eksikliği nedeniyle “Ritalin” gibi son derece tehlikeli uyarıcılar veriliyor. Bunlar sağlıklı çocuklara, öğretmen ve ana- babaların sürekli artan beklentilerini karşılamak için veriliyor. Savaştaki askerlerin yaklaşık yüzde 20’si anti- depresan veya uyku ilaçları kullanıyor ve bunlar sadece istatistiklere giren rakamlar.

 

Bugün pek çok insan mutluluğu biyokimyasallarda arıyor. Unutmak, huzura kavuşmak, dinç ve özgüvenli hissetmek ve “bulutların üzerinde dolaşmak” için başta alkol olma üzere, her türlü uyuşturucuya başvuruyor. Çok çalışmak, aile kurup, çocuk yetiştirmek, , emek vermek, sevmek ve yardımsever olmak yerine haz peşinde, uyuşturucularla mutluluğa ulaşmak istiyor. Çünkü kapitalist sistemde mutluluk “haz” demek. Bu nedenle araştırmalar ve piyasalar insana devamlı yeni hazlar yaratma peşinde; ağrı kesiciler, mutluluk hapları, yeni tatlar, yeni tasarımlar ve bağımlılık yapan akıllı telefon oyunları. Bütün çaba sürekli mutluluk için insanın biyokimyasını değiştirmek, onun zihin ve bedenini yeniden yaratmak. Doğru bulsak da bulmasak da, insanlığın 21.yüzyıldaki en büyük projesi ne yazık ki bu.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU

tuygan@hotmail.com   www.tuygancalikoglu.com.tr

Kaynak: HOMEDEUS  Yarının Kısa Tarihi, Yuval Noah Harrari



Bu yazı 15276 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI