thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Tuygan Çalıkoğlu


Facebookta Paylaş









Farklı Kuşaklarla Bir Arada Yaşamak
Tarih: 18-09-2022 09:08:00 Güncelleme: 18-09-2022 09:08:00


İnsan varoluşundan bu yana diğer insanlarla birlikte yaşıyor. Aynı dönemde yaşayanlar, aynı koşullarda yaşadıklarından birbirlerinden etkileniyorlar. Bunun sonucu, aynı ya da yakın dönemlerde doğmuş ve büyümüş olanlar benzer özellikler taşıyorlar. Çünkü sosyal çevre, ekonomik ve kültürel koşullar insanı şekillendiriyor.  Benzer özellikleri tanımlamak için kullanılan “kuşak” ya da “nesil” kavramı buradan kaynaklanıyor. Günümüzde farklı değerlere sahip altı kuşakla birlikte yaşıyoruz. Çatışmasız bir iletişim için; onları onaylamamız şart değil, ama anlamak ve anladığımızı onlara ifade etmek zorundayız.

 

Birbirinden farklı özellikler taşıyan bu altı kuşağı kısaca tanıyalım;

 

1925- 1945 arasında doğan insanlar “Sesiz Kuşak” olarak adlandırılıyorlar. Savaş yıllarında büyümüşler, yaşamlarında deneyimledikleri çok fazla zorluklar var. Bu nedenle duygu ve düşünce sistemleri zorluklara karşı çok dirençli. Bunlar; yalnız yaşamayı tercih etmeyen, ayakta kalmak için dayanışmayı, birlikte olmayı bilen insanlar. Adeta çalışmak için yaratılmışlar. Sayıları çok azalmış ve uzun süredir emekli hayatı sürdüren birinci kuşak.

 

1946- 1964 arası, yani İkinci Dünya Savaşı sonrası doğanlara “Bebek Patlaması Kuşağı” deniyor. Bunlar, önceki kuşağın koşulları olan kıtlık ve zorluklar sonrasında doğup büyüyen ve dünyayı güzelleştiren insanlar. Kanaatkâr ve duygusal oluşlarıyla öne çıkıyorlar. Sadakat duyguları yüksek ve otoriteye saygılılar. Birlikte ve sevgi temelinde bir dünyayı amaçlıyorlar. Farklı din ve ırktan gelenlerle göreli olarak iyi anlaşmaları dikkat çekiyor. Emekli olmuş ya da olacak insanlar bunlar.

 

1965- 1979 arasında doğanlar X Kuşağını temsil ediyorlar. Kuşkucu, rekabetçi ve otoriteye kısmen saygılılar. Teknolojide, sanatta, siyasette büyük değişimlere tanık olan ve uyum sağlayan bu kuşaktakiler. Daha az çocuk yapan, kadınların erkelerden daha fazla eğitimli olduğu ilk kuşak. Aile bireylerinden çok arkadaşlarıyla büyüyen bu insanların aileye bağlılıkları, önceki kuşağa göre daha az.

 

1980- 1995 yılları arasında doğanlar ise Y Kuşağı olarak adlandırılıyor. Sorgulayıcı, doyumsuz ve girişimci özellikleri dikkat çekiyor. En belirgin özellikleri otoriteye karşı saldırgan olmaları. Öncelikleri, iş ve sosyal yaşam dengesini kurmak. İş, onlar için maddi kaynak sağlayan bir araç niteliğinde. Geleneksel yaklaşımın tersine, yaşça büyük insanların görüşlerine pek değer vermiyorlar. Akranlarının görüşü daha önemli. Nüfustaki payı en yüksek, dinsel inancı en zayıf kuşak.

1996- 2010 yılları arasında doğanlar çok konuşulan ve tartışılan Z Kuşağı. Tam bir tüketici kuşak. Geleneksel olandan uzaklar, otoriteyi umursamıyorlar. Dahası, saldırgan olabiliyorlar. Teknoloji hayatlarının olmazsa olmazı. Bireyselliği çok yüksek ve yalnız insanlar. Teknolojiyle bu denli iç içe oldukları halde, dijital okur yazarlıkları çok düşük. Sosyal medyada gördüklerini doğru kabul etmeleri, en önemli zaafları. Çok kültürlü bir dünyanın parçası olduklarından dolayı insanları ötekileştirmiyorlar.

 

2011- 2025 yıllarında doğan ve doğacak olanlara Alfa Kuşağı deniyor. 2010’dan sonra artık harflerle tanımlanmıyor kuşaklar. Önceki tüm kuşaklardan tümüyle farklı olacağı öngörülüyor. Çünkü Alfalar, ülke sınırlarının neredeyse kalktığı bir dönemde dünyaya geliyorlar. Farklı coğrafyalarda da olsalar; aynı filmi izleyip, aynı müziği dinliyor, aynı gıdaları tüketiyor, aynı giysileri giyiyorlar. Yani değer yargıları, tercihleri aynı. Gündemlerinde küresel trendler var. Bugün en büyüğü 11 yaşında gelmiş Alfa Kuşağı insanları, 5 yıl içinde 2 milyar nüfusa ulaşacak ve geleceği bu kuşağın şekillendireceği kesin.

 

Günümüze dönersek; iş yaşamında Z Kuşağı’nın ağırlığı her geçen gün artıyor. Genelde disiplinsiz, rahat ve sabırsız olmalarıyla ayrışıyorlar. Dahası, bundan bir rahatsızlık duymuyorlar. Günümüzün; iş odaklı, hiyerarşik, otoriter kurum kültürüne uyum sağlama niyetleri de yok. Üst yöneticileri ve yaptıkları işlerle ilgili dalga geçiyorlar ve bunları çektikleri videolarla yayınlıyorlar.

 

İşletmelerdeki sorunlar, Y ile Z kuşakları arasındaki farklılıklardan kaynaklanıyor.  Çünkü Y Kuşağı daha sabırlı ve sonuç odaklı. Z Kuşağı’nda bunu görmek çok mümkün değil. Yani iki kuşağın bireysel ve aykırı değerlere sahip olmaları sorun yaratıyor. Z Kuşağı yaşça küçük olmasına karşın, diğer kuşaklardan daha donanımlı. Daha çocukken sanal alemle bütünleşen bu insanlar; sadece kendi yaşıtlarıyla değil, her yaş ve kültürle etkileşim halindeler. Bu kuşağın önceki kuşaklar gibi sokak deneyimleri yok, ancak büyük fark ve başarı yaratacakları genel kabul görüyor. Çünkü esnekler, alışkanlıklarını değiştirebiliyorlar. Teknolojiye bağımlılar, aceleciler, ancak internete hâkimler. Yaratıcılıkları var, çoklu dikkat ve karar alma becerileri gelişmiş insanlar. Zafiyetleri her şeyi çabuk istemeleri ve anlık tüketim kararı almaları. Kuşkusuz bu özellikleriyle iş dünyasına daha fazla katılmaları, çatışmaları artıracak. Önceki kuşak daha deneyimli, sonraki kuşak ise daha eğitimli. Z Kuşağı, patron dahil herkesin, kendi işine bakmasını istiyor.

 

Bu gerçekler ışığında, kuşaklararası ilişkilere stratejik yaklaşmamız şart. İnsan kaynakları, politikalarını radikal biçimde değiştirmek zorunda. Geçmişin hiyerarşik dikey yapılanma modelini terk ederek, açık iletişime geçmek gerekiyor. Yani yaş ya da pozisyon gözetmeksizin; herkes fikirlerini söyleyebilmeli, her konu tartışılabilmeli. Çünkü her kuşağın özellikleri farklı. Önemli olan bu özellikleri zenginlik olarak görebilmek. İnsanları dinlemek en temel ihtiyaçlarımızdan biri olmalı. Farklı kuşakların bir arada olabilmeleri için, yönetici üst kuşağın rehberliği gerekiyor. Onlara sorumluluk vermek, etkinliklere aktif katılımlarını sağlamak, geri bildirimlerine ihtiyaç duymak önemli.

 

Toplumsal bütünlüğün sağlanmasında değerler sistemi önemli bir faktör. Kuşaklararasındaki farklı değer yargıları, kuşaklararası mesafeyi artırarak toplumsal bir sorun oluşturabiliyor. İnsan toplumsal değerleri öğrense de içselleştirmede sorun yaşıyor. Günümüz insanının toplumsallaşma sürecinde, ailenin önemi ve etkisi her geçen gün azalıyor. Sosyal Medya çok daha etkili. Geleneksel toplumda aileler, modern toplumlarda ise kurumlar üstlendikleri rolü artık yerine getiremiyorlar. Toplumlar kendi değerlerini yeterince aktaramadıklarından, toplumsal bütünlük de sağlanamıyor.

 

Siyasetçi, yazar, KONDA Kurucu Başkanı Tahan Erdem’in sık kullandığı bir söze yer vermek istiyorum; “Yaşadığımız sorunlar, bildiklerimizi terk etmediğimizden.” Zamanın ruhu değiştikçe kuşaklar da değişiyor, farklılaşıyor. Her kuşak kendisinden sonra gelen kuşağın gerisinde kalıyor. Eskiyor ve kendini yenilemezse yok oluyor. Mesele yaş meselesi değil, değişime “ayak uydurma” meselesi. Bu da değişime açık olmakla mümkün.

 

Türkiye’yi; hemen her alanda, dünyadaki değişim ve dönüşümü anlamada çok gerilerde kalmış bir kuşak yönetiyor. Üstelik alternatifleri de çok farklı değil. Yönetim modelleri“dikey yapılanma”. Yani katı hiyerarşinin olduğu organizasyonlar. Bu organizasyon yapısı sanayi toplum paradigmasını temsil ediyor. Yani geçen yüzyılın modeli ve çoktan terk edildi.

 

Günümüzde ulus ötesi şirketler, açık iletişimi destekleyerek herkesin fikrini söylemesini sağlıyorlar. Bu yolla yaratıcılığı teşvik ediyor, verimliliği artırıyorlar. Katma değeri yüksek mal ya da hizmet üretmenin başka yolu yok. İş hayatında küresel ölçekte benimsenen bu“yassı yapılanma” yönetim modeli, ne yazık ki siyasal partilerde yok. Çünkü yönetici elit inisiyatifi kaybetmekten, dolayısıyla tasfiye olmaktan korkuyor. Siyasal partiler, tek kişinin güdümünde dar bir kadro ile kararlar alıyorlar ve bu kararlarını örgütlerine dayatıyorlar. Kimsenin de itirazı yok. Aksi takdirde, siyaset sahnesinden silineceklerini biliyorlar. Bu nedenle siyaset günümüzde tıkanmış durumda. Asla çözüm üretemiyor. Siyasal partiler ülke sorunlarını gerçekten çözmek istiyorlarsa; bildiklerinin, yanıldıklarına yetmediğini görebilmeliler.

 

Tuygan ÇALIKOĞLU



Bu yazı 22096 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI