thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Saim Yavuz


Facebookta Paylaş









STK’lar ve Kent Konseyleri
Tarih: 30-12-2018 15:59:00 Güncelleme: 30-12-2018 15:59:00


Yönetmeliğinde, “…kentin kalkınma önceliklerinin, sorunlarının, vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde belirlendiği, tartışıldığı, çözümlerin geliştirildiği ortak aklın ve uzlaşmanın esas olduğu demokratik yapılar ile yönetişim mekanizması.” olarak tarif edilen kent konseyleri, sivil toplum ile devlet kurumlarının, bir hukuksal metin çerçevesinde birarada olduğu sivil karakterli bir oluşumdur.

 

Ülkemizde kurulmuş olan 400’e yakın kent konseyi, aynı yönetmeliğe ve kanuna sahip olmalarına rağmen, birbirlerinden çok farklı yöntem ve anlayışla faaliyetlerini sürdürmektedir.

 

Bazı kentlerde kent konseyi başkanı Belediye başkanı, genel sekreteri belediye başkan yardımcısı ya da özel kalemi, ya da meclis üyesi; 

 

Kent konseyinde herhangi bir temsiliyeti olmayan, ama belediye başkanının emriyle başkanı “seçilen” kent konseyleri;

 

Faaliyetteyken faaliyetlerine belediye başkanı tarafından son verilen kent konseyleri;

 

Kâğıt üstünde kurulu gözüken -kendi olmayan- belediyenin kent konseyleri;

 

Belediyenin müdürlüğü olarak çalışan kent konseyleri;

 

Belediye başkanın ve partisinin direktifleriyle çalışan kent konseyleri;

 

Belediye başkanı özel kaleminin ya da başkan yardımcısının hem başkan hem genel sekreter olduğu başka hiçbir organının olmadığı kent konseyleri;

 

Seçilmiş başkan ve organları olmasına rağmen belediye başkan yardımcısının direktifleriyle yönetilen kent konseyleri;

 

Yönetmelik ve yasadan bihaber “keyfine/kafasına göre takılan” kent konseyleri; 

 

Parasız pulsuz, yersiz yurtsuz kent konseyleri…

 

(Yasanın üzerinden 12 yıl geçmiş olmasına rağmen, beldeleri bir kenara bırakırsak kurulması gereken 700 il ve ilçe kent konseyi var hâlâ ve kimsenin de umurunda değil!)

 

5393 sayılı Belediye Kanunu’yla Kent Konseyi’nin kurulması ve desteklenmesi görevi belediyelere verilir. Bu kanunun gerekçesinde şunlar yazılıdır:

“Kentte yaşayanlar arasında hemşehrilik bilinci, kent vizyonunun geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirebilmek amacıyla; Sivil bir danışma forum ve danışma mekanizmasının yararlı olacağı düşünülmüştür.

Kent konseylerinin sivil bir yapı olma niteliği konusunda gösterilen titizlik nedeniyle, maddede ayrıntılı düzenlemeden kaçınılmış ve genel ilkeler konulmuştur.”

 

Kanunun gerekçeleri yasa koyucu tarafından bas bas bağırılarak duyuruluyor: “Kent Konseyleri SİVİL bir danışma forum ve mekanizmasıdır… Kent Konseylerinin SİVİL bir yapı olma niteliği konusunda titizlik gösterilmiştir…”  Onun için de ayrıntılı düzenlemeden kaçınıp, genel ilkeler konulmuş kanuna ve yönetmeliğe. Açıkçası “Kent konseylerini oluşturan kurumlar; öyle böyle yapmayın, siz bir sivil oluşumsunuz; ‘ben size karışmıyorum, beni de size karıştırtmayın, ama sivil olduğunuzu unutmadan yapın yapacaklarınızı” dese de yasa koyucu; bizim sivil toplum kuruluşlarımız, STK’lar ne yapıyor? Bütün kimliklerini, aidiyetlerini kapı dışında bırakarak; o kentte yaşayan ve o kent için aldıkları sorumlukla ve yalnızca konuya odaklanarak; sorunlara kent ve kentlilerin yararına, evrensel ve yerel değerler, hak ve hukuk çerçevesinde yaklaşarak; çözümüne ve karar süreçlerine halkla birlikte katılım sağlamaları gerekirken; kendilerini bir siyasi anlayışa bağlayarak, o siyasi anlayışın yerel temsilcileriyle aktif ve yüksek bir dayanışma içerinde -hatta onların kontrolünde-  kent konseyinin, o “siyaset” tarafından  ele geçirilmesine hizmet ediyorlar.

 

Sonuçta olan ne?

 

Genel sekreterinin  ya da başkanının keyfine göre açıklama yaptığı; “siyasetin” çorbasını, aşuresini dağıtan; belediyesinin işlerini yapan; kendilerinin dışında herhangi bir görüşe, fikir ve katılıma imkân sağlanmayan, kapıdan içeri sokulmayan;  karar organı olan genel kurulundan hiçbir karar alınmayan; “amire” sorulmadan bişey yapılmayan; “amirin” gel dediği yere “adamlarıyla!” giden;  kutlama, anma, etkinlik, proje yapan. Ve en iyi yaptığı da; kent sorunlarına, hak ihlallerine, kentsel yaşamı olumsuz etkileyecek kararlara karşı DANIŞMA FORUMU yeri olan Kent Konseyini, genel kuruluna DANIŞTIRMAMAYI en iyi şekilde beceren Kent Konseyi yönetimlerine(!), STK’lar “gık”larını çıkartamıyorlar…

 

Toplumdaki demokrasinin gelişmişliğini ve yerleşikliğini gösteren şey sivil toplumun kendisi ve kurumlar tarafından ona gösterilen saygıdır, diyerek şimdilik bitireyim.



Bu yazı 17654 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI