thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Dr. Mithat Atabay


Facebookta Paylaş









Çanakkale Kara Savaşlarının 102 Yıldönümü Hatırasına: İhtiyar Askerler Hiçbir Zaman Ölmezler
Tarih: 22-04-2017 08:55:00 Güncelleme: 22-04-2017 08:55:00


Çanakkale Cephesi’nden Genelkurmay Başkanlığı’na Orgeneral Salih Omurtak

 

Salih Omurtak, 23 Haziran 1954 tarihinde hayata gözlerini yummuştu. Onun ismini kendimi bildim bileli evimizde duyardım. Babam Tahsin Bey, sürekli askerlik konuları açıldığında Salih Omurtak Paşa’dan saygı ve hayranlıkla bahsederdi. Omurtak Paşa’yı İkinci Dünya Savaşı sırasında tanımıştı.

 

Salih Omurtak, 6 Eylül 1889 tarihinde İstanbul-Sofular’da doğdu. Babası Hüsamettin Bey’di. İlk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra 14 Ocak 1905’te Harp Okuluna girmiş, 20 Eylül 1907‘de Harp Okulunu bitirmişti. Daha sonra Harp Akademisi’ne gitmiş ve 13 Ağustos 1910’da buradan birincilikle mezun olmuştu.

 

Teğmen olarak başladığı askerlik hayatında; 1 Eylül 1908'de üsteğmen, 13 Ağustos 1910’da yüzbaşı, kurmaylığı 31 Aralık 1911’de kurmay yüzbaşı, 24 Mayıs 1915’te kıdemli yüzbaşı, 14 Aralık 1916’da binbaşı, 1 Mart 1921’de yarbay ve 31 Ağustos 1922’de albay olmuştu. Cumhuriyetin döneminde 30 Ağustos 1926’da mirliva (tümgeneral), 30 Ağustos 1930’da korgeneral ve 30 Ağustos 1940’ta orgeneral rütbesine terfi etmişti.

 

Salih Omurtak, sırasıyla orduda; 13 Ağustos 1910’da Genelkurmay 3.Şube’de kurmay stajında, 13 Şubat 1911’de Yemen Genel Kuvvetleri Komutanlığı Karargâhında (kurmay mülhakı, emir subayı, 1.Şube Müdürü), 8 Ocak 1914’te Genelkurmay 3.Şube’de, 18 Şubat 1914’te 1.Kolordu Kurmaylığında, 7 Şubat 1915’te 2.Ordu Kurmaylığında, 29 Haziran 1917’de 4.Kolordu Kurmaylığında bulunmuştu. 10 Ekim 1917 tarihinde Avrupa’daki savaş cephelerini görmek üzere Almanya’ya gönderilmişti.

 

Halkoylaması İle Anavatana Katıldılar

 

Kurmay Binbaşı Salih Bey; 27 Aralık 1917 tarihinde askerî delege göreviyle Brest-Litovks Barış Konferansı’na gönderilmişti. Brest-Litovks Konferansı sonrasında yapılan antlaşmada ilk Kars, Ardahan ve Batum’u kapsayan “Elviye-i Selase=Üç Liva”da Osmanlı İmparatorluğu’na katılması için halkoylaması yapılması kararına gidecek bir süreç yaşanacaktı. Bu Türk tarihinde bir ilk olacaktı.

Sadrazam Talat Paşa, Abdülhalik Renda aracılığı ile bu işleri organize edecek olan görevlileri kabul ederek bu üç şehrin halkının Türk idaresini kabul etmesini temin etmelerini istemişti. Hatta Talat ve Enver Paşa da Gülnihal Vapuru ile bölgeye gidecekleri Tophane Rıhtımı’ndan uğurlamışlardı. Vapurda Cemal Paşa da vardı. Cemal Paşa görevlilerin her yemekte ayrı ayrı kıyafetle ve düzgün giyinmelerine çok dikkat ederdi. Vapur Trabzon’a uğradığında Üçüncü Ordu Karargâhı olan Nemlizadelerden Osman Bey’in evinde yemek vermiş ve vapurun hareketinde Vehip Paşa da kafileye katılmıştı.

 

Cemal Paşa oraya adeta bir “Fatih edası” ile ayak basmıştı. Heyet içerisinde Cumhuriyet döneminde çok partili hayata geçtikten sonra İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanının tarafsızlığını ilkesi çerçevesinde yerine Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığını “Genel Başkan Vekili” olarak fiilen üstlenecek olan Hilmi (Uran) Bey de vardı. Vapur Batum’a ulaştığında Batum Mutasarrıflığı’nı daha sonra profesör olacak olan ve Lozan Konferansı tutanaklarını yayınlayacak olan Cemil Bilsel üstlendi. Heyet burada bulunduğu sürece 3.Ordu Karargâhında yiyip içti. Daha sonra Hilmi Bey Kars’a, Şakir (Kesebir) Bey Ardahan’a, Asaf Talat Bey Kağızman’a ve Necati Bey de Oltu’yu idare etmek üzere 3.Ordu Karargâhı’ndan lastik tekerlekli faytonlarla ayrıldılar. Ruslarla kaçmayarak evlerinde kalan Malakanlar, heyet köylerinden ve kasabalarından geçerken tuz ve ekmek ikram ediyorlardı. Bunun anlamı “Hoş Geldiniz” demekti. Kars’ta 9.Ordu bulunuyordu ve komutanı da Yakup Şevki Paşa’ydı. Hilmi Bey, Kars’ın tüm yerleşim birimlerinde plebisiti (halkoylaması) yaptırdı ve halk oylaması her yerde anavatana katılmak şeklinde sonuçlandı. Sadece Malakanlar halkoylamasına katılmadılar ve çekimser kaldılar. Sebebi sorulduğunda “Biz sadece Rusları biliyoruz. Sizi tanımıyoruz. Siz yenisiniz. Şimdiden Rusları size veyahut da sizi Ruslara tercih edecek değiliz. Bunun için de halk oylamasına katılmamaya karar verdik” dediler. Kars, Ardahan ve Batum’un anavatana halkoylamasıyla katılması ülkede genel bir teselli ve sevinç kaynağı oldu.  Bu sürecin içerisinde fiilen bulunan Salih (Omurtak)  8 Haziran 1918’de Şark Ordular Grubu Harekât Şube Müdürü, 12 Ağustos 1918’de 3.Ordu Kurmay Başkan Yardımcısı, 23 Ekim 1918’de Genel Karargâh 1.Şubede Müdür Yardımcısı görevlerinde bulunmuştu. 

 

Salih Omurtak ve Milli Mücadele

 

Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonra Genel Karargâh lağvedildi. Salih Bey; 11 Ocak 1919’da Harbiye Nezareti Başyaveri olarak atandı. 1 Ocak 1920’de görevle Ankara’ya geldi. İstanbul’a geri dönmeyip Anadolu’daki Millî Ordu’ya katıldı. Önce Heyeti Temsiliye’nin askerî işlerinde çalıştı.

30 Aralık 1920’de Genelkurmay Harekât Şubesi Müdür Vekili, 30 Ocak 1920’de TBMM Orduları Genelkurmay İkinci Başkanı oldu. Bu görevini 2 Eylül 1921 tarihine kadar devam ettirdi.  2 Eylül 1921’de 61.Tümen Komutanı oldu. Yarbay Salih Bey, bu tümenin komutanıydı. Sade komutanı mı, o akıncılar kafilesinin ruhu idi, yüreği idi. Kızlar Yaylası’nda, Yunan Ordusu’nun bir kanadını dövüşe dövüşe o tümen tuttu ve Kızlar Yaylası’nı “Erler Meydanı” haline o tü­men getirdi. Bu başarı, diğer kanada yüklenen kolordularımızın zaferini hazırladı ve kanatları par­çalanan Yunan Ordusu can havliyle kendini İzmir kıyılarından denize atmağa mecbur kaldı. Kızlar Yaylası’nda dövüşen yiğitlerin başı Salih Omurtak için Garp (Batı) Cephesi Komutanı İsmet Paşa şöyle diyor:

Salih Omurtak, 26 Ağustos harekâtında bir tümene kumanda etmiş olmakla beraber harbin neticesi üzerinde birinci derecede müspet tesir yapmış olan en yüksek komutanlarımızdan biri olmuş­tur. Askeri tarihimizin kendisini hem sanat, hem şahsi kumandanlık vasıfları ile tebcil ederek yâd edeceğine şüphe yoktur.

 

Salih Omurtak, 12 Ekim 1924’te 3.Ordu Kurmay Başkanı, 31 Ekim 1924’te 8.Kolordu Komutan Vekili, 10 Şubat 1927’de 8.Kolordu Komutanı, 18 Mart 1930’da 9.Kolordu Komutanı, 8 Mayıs 1934’te 3.Kolordu Komutanı oldu. Orgeneral Salih Omurtak; 30 Ağustos 1940’ta Yüksek Askerî Şûra Üyeliğine atandı. 13 Ocak 1944’te Genelkurmay II. Başkanlığına atandı ve bu görevini 1.Ordu Müfettişi (Komutanı) olarak atandığı 29 Haziran 1946 tarihine kadar sürdürdü.

 

1934 yılında Soyadı Kanunu çıktığında Atatürk, 3.Kolordu Komutanı olarak Trakya’da görev yapan Salih Bey’e “Omurtak” soyadını verdi. Atatürk; “Omurtak, isminin Bulgar Türklerinin büyük kralının ismi olduğunu” belirterek Korgeneral Salih Bey’i onurlandırmıştı.  

 

Salih Omurtak, 1 Ağustos 1946 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin 4.Genelkurmay Başkanı oldu. Genelkurmay başkanlığı görevini 8 Haziran 1949 tarihine kadar sürdürdü. Genelkurmay Başkanlığı döneminde hastalanan Omurtak’a 3 Ocak 1949’da üç ay süreyle sıhhi izin verildi. Sıhhi izin süresi üç ay daha uzatılarak tedavi için Amerika’ya gönderildi. İzinde iken yerine 1.Ordu Komutanı Orgeneral Nuri Yamut vekâlet etti. 8 Haziran 1949 tarihinde tekrar Askerî Şûra üyeliğine getirildi. 6 Temmuz 1950 tarihinde de kendi isteğiyle emekli oldu.

 

Salih Omurtak; 1911-1912 Trablusgarp Savaşı, 1914-1918 Birinci Dünya Savaşı ve 1919-1922 İstiklal Savaşı’na katıldı.  Cumhuriyet döneminde Türkiye’nin doğusunda 1925 yılında baş gösteren Şeyh Sait ve Genç isyanlarının tedip harekâtı ile 1930’da başlayan Zeylan ve Ağrı isyanlarının bastırılması harekâtına katıldı.

 

Başarılı bir asker olan Salih Omurtak; katıldığı savaşlarda gösterdiği başarı ve üstün hizmetleri karşılığında Osmanlı Harp Madalyası, Alman ve Avusturya-Macaristan Devletlerince çeşitli nişan ve madalyalar verildi. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından da İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmişti.

 

Orgeneral Salih Omurtak; yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak 23 Haziran 1954 Çarşamba günü Ankara’da Bahçelievler’deki evinde yaşamını yitirdi. Cenazesi 25 Haziran Cuma günü Hacıbayram Camii’nde kılınan namazdan sonra Ankara Cebeci Askerî Şehitliğinde gömüldü. Naaşı 30 Ağustos 1988’de Devlet Mezarlığı’na nakledildi.

 

Çanakkale Savaşları’nda Salih Omurtak’ın İçtiği Bir Kova Su

 

Orgeneral Salih Omurtak; memlekete büyük hizmetler yapmış, Atatürk’ün takdirlerini kazanmış çok kıymetli komutanlardandı. Orduna kendisini erden en yüksek rütbelisine kadar herkes çok severdi. Babam Tahsin Bey de sıhhiye çavuşu olarak İkinci Dünya Savaşı sırasında onun hizmetinde bulunmuştu.

Salih Omurtak, Çanakkale Savaşları’na katıldığında Osmanlı Ordusu’nda genç bir subaydı. Çanakkale Cephesi’nde Güney Grubu’nda 2.Ordu Komutanı Vehip Paşa’nın kurmayı idi. Rütbesi de yüzbaşıydı. Vehip Paşa, 9 Temmuz 1915’te Çanakkale Cephesi’ne gelerek savaşa iştirak etmişti. Cephedeki ilk savaşları 12-13 Temmuz 1915’teki İkinci Kerevizdere Muharebesiydi. Daha sonra 6-10 Ağustos savaşlarına da fiilen katılacak ve Çanakkale Cephesi’nden sonra da Kafkas Cephesi’nde görev yapacaktı.

 

Tarih 13 Temmuz 1915’ti. Çanakkale Cephesi’nde siperler savaşın en hareketli günlerini yaşamaktaydı. Cepheye sürülen her taze tümenin birkaç gün içerisinde eridiği ana-baba günleriydi. O gün Kerevizdere’de devamlı düşman taarruzlarını karşılamak için taze kuvvet isteyen cepheyi bizzat tetkik ve teftişe memur edilen Kurmay Yüzbaşı Salih Bey, ön siperlere sokulabilmek için yüzlerce yaralı ve şehidin üzerlerinden atlamak ve sıçramak zorunda kalmıştı. Gözüne yakasındaki subaylık yıldızı ilişen tanımadığı bir yaralı takıldı. Sırtındaki yegâne bürümcük gömleğini çıkartarak onunla yaralıyı sarmaya, akan kanlarını durdurmaya çalıştı. Fakat asıl görevi cephenin durumunu tespit etmekti. Bu amaçla koştu, dolaştı. O zaman cephenin kurmay subayı olan Saffet (Arıkan) Bey’in yanında bir kova dolusu su içer!... Salih Omurtak, bu kova ile su içmeyi -sık sık kıymetli- bir hatıra olarak anlatırdı. Dönüşünde durum çok kötüleşmişti. Düşman ateşi ve taarruzu şiddetlenmişti. O yine gömleğiyle sardığı yaralıyı yerinde buldu ve bir asker kaputunun içinde ilk sargı yerine kadar taşıdı ve yaralıyı sardırdı. Durumu nazik olan yaralı subayın nakli bu şekilde mümkün değildi. Fakat Yüzbaşı Salih Bey, bir sedye buldu ve onu bir gece içerisinde Çanakkale Hastanesi’ne kadar sevk ettirdi ve kurtardı.

Genç yüzbaşılığında Salih Omurtak, Çanakkale gibi zafer destanları yaratan bir cephede geçirdiği bu heyecanlı anları hemen her fırsatta anlatmaktan büyük bir zevk ve heyecan duyar ve tekrarlayarak; “Ömrümde bir kere tam bir kova su içtim” der ve gülerdi.

 

Emrinde çalıştığı büyük ve ünlü komutanların daima en kuvvetli ve kıymetli meziyetlerini, kendi meziyetlerine ilave etmeyi düstur edinmişti, Salih Omurtak. O, herkese karşı nezaket ve tevazu gösterirdi. Kendisini az çok tanıyanların onun hakkındaki intibası buydu. Babam da Salih Omurtak’ın kendisine “Afferin evlat” deyişinden gurur duyardı. Böyle bir komutanın sevgisini ve takdirini kazandığı için.

 

Başı ucunda her zaman asılı duran bir yazı herkesin dikkatini çekerdi:

Mazhar-ı feyz olamaz düşmeyecek hâke nebat,

Mütevazı olanı rahmet-i rahman büyütür.”

 

Bu levhadaki beyiti her zaman zevkle okur ve komutanlarından, erlere kadar kendisini her ziyaret edeni sokak kapısına kadar uğurlamayı şerefli ve insani bir görev olarak kabul ederdi.

Salih Omurtak Paşa, örneğin şu beyitleri okuduğu zaman:

Men hudâyem, men hudâyem, men hudâ

Fârigem ez kürü kîn-ü ez hevâ

Sırr-ı bîsernâmera peyda kunem

Âşıkanrâ der cihan seydâ kunem.

Paşam, bunu kim söylemiş?” diye sorulduğunda verdiği cevap şu olmuştu:

Allah. Ondan başka kim;ben hudâyım” diyebilir? Ne kadar doğru bir cevap! Kim ondan başka kibirden, kinden, hava ve hevesten uzak olur? Kim ondan başka, sernamesi olmayan sırrı bu başlangıcı bilinmez kâinatı meydana getirir?

 

Salih Omurtak Paşa, bir de lâtifeli bir deyişle neşeli zamanında şu beyiti söyler ve gülerdi:

Neler geldi, neler geçti felekten

Un elerken deve geçelekten.

 

Bir gün Salih Omurtak’ın kardeşinin torunları, ses makinesine bir plâk koymuşlardı. Plakta marşa bezmeyen bir şey çalıyordu. İçinde Washington, Bradenly, Eisenhower ve  Mc Arthur’un isimleri geçiyordu. Pa­şa, kımıldamadan, sessiz dinledi, plâk bitti. Bir daha dinledi. Paşa’nın “varlığının kökü kıyılarına bağlı Karadeniz’in koyulukları açık mavi gözlerine çarpmış” gibi hüzünlenmişti. Paşa şarkıyı söylüyor, söylüyor, arkasından tekrarlıyordu. 

 

Salih Omurtak’ın Asıl Üzüntüsü

 

Hastalığı ilerlediği son zamanlarında üzüldüğü ve daima üzülerek anlattığı yegâne olay; gözbebeği gibi sevdiği ve saydığı Türk Ordusundan ayrılırken sözle ve yazı ile olsun bir veda ve şükran borcunu ödemesi için kendisine imkân ve fırsat verilmemiş olmasıydı. Zira Demokrat Parti Hükümeti; 6 Temmuz 1950 tarihinde Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Bakanlar Kurulu üyelerinin imzaladığı 3/11507 sayılı kararname ile Orgeneral Salih Omurtak, Orgeneral Kazım Orbay, Orgeneral Abdurrahman Nafiz Gürman ve Orgeneral Hakkı Akoğuz’u Milli Savunma Bakanlığı’nın 5.7.1950 tarihli ve 1812 sayılı yazısı üzerine, 5434 sayılı kanunun 39.maddesinin “b” fıkrasına göre emekli etmişti.

 

Orgeneral Salih Omurtak, bugün çok sevdiği komutanları ve arkadaşları ile ebedi uykusundadır. İhtiyar askerler hiç bir zaman ölmezler. Onlar sadece uzaklaşıp kaybolurlar... Salih Omurtak, sakin, dudaklarında emniyetli bir gülümseme, fakat gözleri ıslak, bir tepenin üstüne yavaş yavaş çıkıyor gibi…  Kafile başı Atatürk, bir çok komutanımız ve erlerimiz hep aynı tepeye çıktılar, gözden kayboldular fakat ölmediler. Onlar, Türk milletinin şerefleridirler. Çanakkale Savaşları’nın 102.yıldönümünde mukaddes kabirlerinde nur ve huzur içinde uyusunlar.

 



Bu yazı 16765 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI