thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Dr. Mithat Atabay


Facebookta Paylaş









Türkiye’nin En Şanslı İnsanı Profesör Doktor Besim Ömer Bey
Tarih: 07-09-2017 07:04:00 Güncelleme: 07-09-2017 07:04:00


Birinci Dünya Savaşı ve Cumhuriyetin ilk on yılında Türkiye’de en çok bilinen dört doktor; Süleyman Numan Paşa, Prof. Dr. Akil Muhtar Özden, Dr. Refik Saydam ve Prof. Dr. Besim Ömer Akalın’ındı. Bu yazıda Porf. Dr. Besim Ömer Paşa’dan söz edeceğiz.

 

Dr. Besim Ömer Bey, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Savaşı sırasında Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nde görev aldı. Çanakkale Savaşları sırasında Hilali Ahmer’in kurduğu hastaneleri organize etti ve savaş hukuku dışı saldırıları uluslararası Kızılhaç Cemiyeti vasıtasıyla dünyaya duyurdu.

 

Dr. Besim Ömer Bey, ferikliğe kadar çıkan Askeri Tıbbiye’nin Meşrutiyet’ten sonra fakülteye ve sivil müesseseye dönmesinden sonra da görevine devam etti. Tıp Fakültesi’nde elli yıl hocalık yaptı. Müderris (Profesör) unvanını aldı. Dr. Besim Ömer Bey’in çok renkli ve ilginç bir yaşamı vardı.

Paşa kendisinden bahsederken; “Yeryüzünün en talihli insanı benim”, derdi. Neden mi? Dr. Besim Ömer cevabı; “Hayatımda ne istediysem, içimden ne geçtiyse hepsi olmuştur. Artık ben de talih perisinden şikâyet edersem haksızlık etmiş olurum” derdi. Gerçekten Prof. Dr. Besim Ömer Akalın’ın  hayret edilecek derecede talihi vardı  

 

Besim Ömer Bey, iki defa kesin ölümden yine bu “mü­kemmel talihi” sayesinde kurtuldu. Bu olaylardan birincisi şöyleydi: Dr. Besim Ömer Bey, Amerika’ya gitmek üzere Avrupa’dan bir bilet aldı. 9 Nisan 1912 tarihinde Southampton-New York arasında seyahat gerçekleştirecek olan ve yolcularının büyük çoğunluğu zengin ve ünlülerden oluşan Titanik transatlantiği yolculuğun beşinci gününde 14 Nisan 1912’de saat 23.30’da bir buzdağına çarptı ve üç saat içerisinde battı. Titanik’te 2223 yolcu vardı. Ama aslında gemide 2224 yolcu olması gerekiyordu. Satılan bir biletin yolcusu Titanik’e binemeyen Dr. Besim Ömer Bey’e aitti. Kaza sonucu 1.517 kişi yaşamını yitirdi. Yaşamını yitirenler can yeleği yetersizliğinden değil,  -2 derecedeki su yüzünden (hipotermiden) öldüler.

 

Peki, bu olayın ayrıntısı nasıldı? Amerika’da Boston şehrinde uluslararası bir kongre toplanıyor. Buraya ilk defa olarak Türkiye’den Dr. Besim Ömer temsilci olarak katılacaktı. Amerika’yı göreceğinden memnun olan Dr. Besim Ömer Bey; Marsilya - Paris - Cherbourg – Southampton - New York yolu ile Amerika’ya gidecekti. Biletini İstanbul’dan alı­yor. Gemide kamarasını ayırtı­yor. Sonra Marsilya yolu ile Paris’e gidiyor. Geminin kalkış zamanına iki gün kalıncaya kadar vaktini burada geçiriyor. Hastaneleri geziyor. Ertesi günü de Cherbourg’a giderek buradan Southampton geçecek ve seyahat edeceği gemiyle Amerika Birleşik Devletleri’ne doğru yola çıkacaktı.  

Besim Ömer Bey TBMM Geçici Başkanlığı Sırasında (1939) - Besim Ömer Bey Osmanlı Üniforması İle

 

O gece otelde yatarken otel görevlisine kendisini erkenden uyandırmasını, Cherbourg trenine yetişeceğini söylüyor. Yatıyor. Ancak sabah gözlerini açı­yor ki, aman yarabbi!.. Saat sekiz!... Cherbourg trenine beş dakika var!.. Kendisini otelde uyandırmağı unutmuşlar!.. Son derecede sinirli ve heyecanlı bir halde giyiniyor. Gara koşuyor. Tren çoktan gitmiş!.. Dr. Besim Ömer Bey son derece üzgündü. Zira ikinci trenle Cherbourg’a giderse Amerika’ya kendisini götürecek gemiye yetişemeyecekti. Üzüntü içinde otele geliyor. Akşam treni ile gidiyor ama kendisini Amerika’ya götürecek olan gemiye yetişemiyor. Şirket Dr. Besim Ömer Bey’e bundan sonraki, sefer için bir yer ayırtıyor. Besim Ömer Bey, üç gün kaldığı Cherbourg’ta sıkıntıdan bunalırken bir aralık gazeteler ikinci baskı yapıyorlar. Gazetelerden birini alıp ilk sahifedeki manşete göz gezdiriyor:

 

Titanik vapuru bir buz dağına çarparak parçalanmış ve batmış­tır!..” Titanik vapuru!.. Yani Besim Ömer Bey’in bilet aldığı ve kendisine kamara ayırttığı vapur!.. Otel garsonunun uyandırmağı unuttuğu için kaçırdığı vapur!.. Besim Ömer meşhur Titanik faciasından burnu kanamadan ve soğuk su banyosu yapmadan kurtuluyor.

 

İşin ilginç tarafı Dr. Besim Ömer Bey pek çok seyahat yapmıştır. Hiç bir defa ne vapur, ne tren kaçırmıştır. Yalnız işte bu müstesna... O hayatın yalnız bir kere vapur kaçırmıştır. “Titanik vapurunu!..” 

 

Dr. Besim Ömer Bey’in hayatında tüyler ürpertici bir vapur kazası daha vardır. Bundan da yine talihi sayesinde ve mucize kabilinden kurtulmuştur.  Olay şöyledir: 127 yılı Ağustos ayında Dr. Besim Ömer Bey’i Anadolu Hisarı’ndan bir hastaya çağırıyorlar. Gidiyor. Doğum yapıyor. Ve dönüyor. Ancak o günü Anadoluhisarı’nda yıllardır kurulan bir panayır vardır. Her taraf hıncahınç doludur. Panayırdan dönenler vapura üşüşüyorlar. Bu suretle köprüye geliniyor!.. Vapur yanaşıyor, iskele atılıyor. Fakat o sırada müthiş kalabalık tamamı ile bir tarafa yığıldığı için vapur alabildiğine eğiliyor, tahta iskele de kayınca vapurdan çıkan dört yolcu köprünün üst hizasından aşağıya, denize düşüyorlar. Bu yolculardan biri de Dr. Besim Ömer Paşa’dır. Üstelik Besim Ömer Paşa hepsinden önce düşüyor ve feci surette yuvarlanırken başını “baba” denilen yerlere çarparak ağır surette yaralanıyor. Bu suretle denize düş­meden önce bayıldığı için kan içinde sular arasında kayboluyor, vapurun alt tarafına, pervanenin yanına gidiyor. Vapurda birçok Tıp öğrencisi ve kendisini tanıyan insan var. Olayı görenler hep birden:

 

Besim Ömer Paşa boğuluyor!.. Besim Ömer Paşa denize düştü!..” diye feryat ediyorlar. Kaptan hemen gemiyi bağlıyor. Halktan ve öğrencilerden bazıları tam on bir kişi soyunup denize atlıyorlar. Ancak Dr. Besim Ömer Paşa’dan eser yok!.. Bu durumu gören vapurun kaptanı, çok duygulanıyor. Hemen ceketini çıkarıyor, o da kendini denize atıyor. Pervane tarafına dalıyor, epey araştırdıktan sonra orada suyun altında Besim Ömer Paşa’yı ölü bir halde bulup çıkarıyor. Köprüde, kalabalık arasında Dr. Besim Ömer’in çok sevdiği bir meslektaşı “Bafralı Dr. Yanko Bey” var.  Aynı zamanda onun sınıf arkadaşı olan Dr. Bafralı Yanko hemen işe başlıyor. Paşa mosmordur... Dr. Bafralı Yanko tamam yarım saat kendisine sunî teneffüs yaptırıyor. Dr. Yanko Bey; “Eğer orada bulunmayıp da biraz gecikmiş ve bu yarım saatlik sunî teneffüsü yapmamış olsaydık katî surette ölmüştü” derdi.

Besim Ömer Akalın - Besim Ömer Bey Çalışma Masasında

 

Vapur kaptanının ve Bafralı Yanko Bey’in söylediklerine göre Paşa, “şimdiye kadar denizin altında hiç bir insanın kalamayacağı kadar uzun bir müddet ge­çirmişti. Buna da sebep olarak şunu gösteriyorlar. Düşerken başını hızla çarptığı ve bayıldığı için suyun altında uzun müddet teneffüs etmemişti. Eğer bayılmamış olarak düşmüş olsaydı muhakkak boğulurdu.

 

Bu vapur kazası her halde Dr. Besim Ömer Paşa için Titanik faciasından daha tehlikeliydi. Suyun altında uzun müddet kaldığı halde bozulmayan saatini bir hatıra olarak son zamana kadar saklamıştı. Vapurundan düşen kazazedeyi kurtarmak için kendisini denize atan kaptanı vapur idaresi görevinden almıştı. Hâlbuki kaptan vapura tamamıyla durdurtmuş ve bağlamıştı. Bir sedye ile eve getirilen Pa­şa, bir buçuk ay kendini bilmeden yattı. Aklı başına gelir gelmez hemen kaptanı çağırtıyor. Ona ne iyilik edebileceğini soruyor. Kaptan bir şey istemiyordu. Paşa yatağından doğrularak soruyor: “Kirada mı oturuyorsunuz?” Kaptan aile sahibiydi. Çoluğu çocuğu vardı ve kirada oturuyordu. Besim Ömer Paşa ona bir ev alıyor.

 

Prof. Dr. Besim Ömer Bey, Türkiye’de Tıbbı Fakültesi’nde kadın doğum ve çocuk kliniğini kuran insandı.

 

Besim Ömer, birçok babalardan daha fazla evlatları üstüne titreyen bekâr bir çocuk babası idi. Bir gün, ona soruyorlar: “Neden evlenmediniz Paşam? (O tarihte henüz Paşalık unvanı kaldırılmamış­tı.)” Besim Ömer, gülümseyerek; “Ben de size sorayım, evlenmiş olsaydım kaç çocuk yapabilirdim ki?.. İki.. Üç.. Hesabı daha geniş tutarsak, nihayet altı çocuk değil mi? Halbuki benim yüzlerce, binlerce çocuğum var!..” Arada bir anlatırdı: “Bazen sokakta, ansızın biri önüme çıkar, başımı çeviririm. Tanıdığım bir kimse değil. O ise, bir taraftan elime sarılmış, öpeceğim diye uğraşır durur: Kimsin sen oğlum? diye sorarım. “Beni tanımadınız galiba?..” “Hayır, tanımadım.” O zaman, adını, adresini haber vererek: “Ben, der, sizin elinize doğmuşum!”  Paşa; “Bu tanımadığım adamın, aşağı yukarı kırk sene evvelinden bahsetmesi, yüreğimi cızlatmaz değil. Fakat dünyaya gelmelerine delâlet ettiğim çocuklar arasında bu yaşa erişmiş olanların da bulunması, bana öyle büyük bir haz verir ki, bir anda ihtiyarlığımı unuturum. Bir baba ummam ki, yetiştirdiği evlatlarla benden daha fazla iftihar etsin!..” Besim Ömer Bey; bekâr kalmamın bir sebebin de şöyle izah eder: “Başkalarının çocukları ile hayatımda o kadar meşgul oldum ki, değil bir çocuk babası olmağa, hatta bunu düşünmeğe bile vakit bulamadım.

 

Besim Ömer Bey, seksen yıllık ömrünün son yıllarında göğüs darlığı çekerdi. Ve hastalığından her bahsederken; “Ah gençliğimde kullandığım o kocaman frenk sigaraları yok mu, bu körüğü onların ateşi bozdu” derdi.

 

Prof. Dr. Besim Ömer Akalın, seksen yıllık ömrünün elli yedi yılını doktorluk yaparak geçirdi. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü yaptı. 1938 yılı sonunda Bilecik için yapılan ara seçimde milletvekili oldu. 1939 yılında yapılan seçimlerde de Bilecik’ten tekrar milletvekili olarak TBMM’nde görev yaptı. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışında geçici başkanlığı üstlendi. Prof. Dr. Besim Ömer Akalın yeni Meclis’te dönemi tamamlayamadan 19 Mart 1940 tarihinde vefat etti.



Bu yazı 27641 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI