thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Dr. Mithat Atabay


Facebookta Paylaş









Mehmet Akif Bey’in Milletvekili Seçilmesi ve Burdur Milletvekilliğini Tercihi
Tarih: 02-12-2018 06:08:00 Güncelleme: 02-12-2018 06:08:00


Mehmet Akif, 20 Aralık 1873 tarihinde İstanbul-Fatih Sarıgüzel semtinde dünyaya geldi. Babası Arnavutluk’un İpek kasabasına bağlı Şuşise Köyü’nden İstanbul’a gelen Fatih Müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi’ydi. Annesi Samsun doğumlu, Emine Cemile Hanım Buharalı Mehmet Efendi’nin kızıydı.

 

Mehmet Akif Bey, eğitimine dört yaşında Fatih’te bulunan Emir Buhari Mahallesi Mektebi’nde başladı. İki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi’nde eğitimine devam etti. Babasından da Arapça dersler aldı. Rüştiyeyi de Fatih’te bitirdikten sonra Mülkiye İdadisi’ne başladı ve buradan 1888 yılında mezun oldu. Mülkiye Mektebi’nde (Siyasal Bilgiler Fakültesi)   bir yıl okudu. Bu sırada babasının vefatı sebebiyle okuldan ayrıldı. Bir yıl sonra Baytar Mekteb-i Âlisi’ne (Veteriner Fakültesi) girdi ve 22 Aralık 1893’te birincilikle okulunu bitirdi. Maadin ve Ziraat Nezareti Fen Heyeti’ne “Baytar Müfettiş Yardımcısı” olarak girdi. Görevi sebebiyle Anadolu, Rumeli ve Arabistan’da pek çok yeri dolaştı. 1894’ten itibaren şiirlerini çeşitli dergilerde yayınlamaya başladı.

 

Mehmet Akif Bey, 1906 yılında esas görevi dışında Halkalı Yüksek Ziraat Okulu’nda dersler verdi. 1907 yılında “Çiftçilik Makinist Mektebinde Türkçe Öğretmenliği görevine atandı. 1908 yılı başlarında Bakanlığın Baytarlık Dairesi Müdür Yardımcısı görevine getirildi.

23 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra İslamcı aydınların çıkardığı “Sırat-ı Müstakim” dergisinin başyazarlığını üstlendi. Sonra “Sebilürreşat” dergisinde yazılar ve şiirler kaleme aldı. 24 Kasım 1908’de Darülfünun Edebiyat Şubesi Osmanlı Edebiyatı hocalığına atandı. Balkan Savaşları sırasında yazdığı şiirlerini “Hakkın Sesleri” adlı ile 1913 yılında kitap olarak yayınladı. 11 Mayıs 1913’te Baytarlık Dairesi’ndeki görevinden istifa etti.

 

Mehmet Akif Bey, 1914 yılında Abbas Halim Paşa’nın misafiri olarak Mısır’a gitti ve iki ay orada kaldı. Geriye döndüğünde İttihat ve Terakki’nin gizli örgütü olan “Teşlikat-ı Mahsusa” tarafından Berlin’e gönderildi. Burada Müslüman esirlerle ilgilendi. Mehmet Akif bu konuda şöyle diyor:

 

“Ben mühim bir vazife ile Berlin’e gitmiştim. O aralık Almanya hükümeti bize dedi ki: Bizim Meclisi Mebusanımızdaki Katolik mebuslar kıyamet koparıyorlar. Almanlar gibi medeni bir millet nasıl olur da Müslümanlar gibi, Türkler gibi vahşilerle ittifak ediyorlar? Bu, bizim için zül değil midir diyorlar. Aman makaleler yazın, biz onları Almancaya tercüme ettirelim.”

 

Mehmet Akif, 1915 yılı Mayıs ayında Teşkilat-ı Mahsusa Başkanı Eşref Kuşçubaşı’nın yönetiminde bir heyetle Necid (Riyat)’e giderek İngilizlerle anlaşmak üzere olan Mekke Şerifi Hüseyin’e karşı Necid Emiri Reşit’in Osmanlı’ya sadık kalmasına çalıştı. “Necit Çöllerinden Medine’ye” adlı şiirini bu sırada kaleme aldı.

 

Kuşçubaşı Eşref, Mehmet Akif’in “Çanakkale Destanı” şiirini Hicaz yolculuğu esnasında yazdığını belirtmektedir. Mehmet Akif, “Çanakkale Destanı” şiirini o dönemde herhangi bir yerde yayınlamadı. Aradan 9 Yıl Geçtikten sonra Sebilürreşad dergisinin sayfalarında yer aldı.

Mehmet Akif, 1918 yılında Darülhikme’ye başkâtip olarak atandı. Ancak İstanbul’da fazla kalmayarak Balıkesir’de gitti ve orada milli direniş yanlıları ile görüşmeler yaparak vaazlar verdi. Sonra İstanbul’a döndü.

 

Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’un işgalini öğrendiğinde yaptığı işlerden en önemlisi “Ankara’da olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin toplanması kararı”  oldu. Mustafa Kemal Paşa, bu kararını nasıl uygulayacağını Valiliklere, Bağımsız Sancaklara ve Kolordu Komutanlarına 17 Mart 1920 tarihinde bir genelge ile bildirdi. Telgrafta, Ankara’da bir “Kurucu Meclis”in toplanacağı ve her sancaktan beşer kişinin seçilerek onbeş gün içerisinde Ankara’ya gelmelerini istedi. Komutanlarla makine başında yapılan ve iki gün süren haberleşme sonunda, Kurucu Meclis yerine “olağanüstü yetkiye sahip bir meclis” deyiminin kullanılması ve seçimin onbeş gün içerisinde gerçekleştirilmesi uygun görüldü.

 

Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mart 1920 tarihli seçim yönergesi niteliğindeki genelgesine uygun olarak seçimler yapılmaya başlandı. Ancak hem seçim kanununun olmayışı hem de iki dereceli olmasından dolayı seçimler kısa bir zamanda bitirilemedi. Bu konuda diğer bir aksaklık da Heyet-i Temsiliye’nin tüm ülkede etkili olmamasıydı. Haberleşme araçlarının yetersizliği, Sarayın ve İstanbul Hükümeti’nin olumsuz tutum ve faaliyetleri ile İtilâf Devletlerinin baskıları da Türkiye Büyük Millet Meclisi için yapılan seçimleri olumsuz şekilde etkiledi. Seçimleri, Ankara’dan Heyet-i Temsiliye yönlenilmeye çalışılsa da bölgelerin kendi koşullarına göre bir seyir izlediği görülmektedir. Ülkede altmışaltı seçim bölgesi bulunuyordu. Her seçim bölgesinden beş milletvekili seçilmesi kararlaştırılmıştı. Buna göre Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni seçilecek olan üçyüzotuz milletvekili ve İstanbul’dan gelebilecek milletvekillerinden oluşacaktı. Ancak İstanbul’dan kaç milletvekilinin geleceği kesin belli olmadığından Mecliste ne kadar milletvekili olacağı bilinmiyordu. Seçimler iki dereceli seçim sistemine göre yapılacaktı. Milli Meclisin demokratikliğinin güzel bir yansıması olarak milletvekilliği için her kesimden ve gruptan kişi aday gösterebileceği gibi, bağımsız olarak da isteyen herkes adaylığını koyabilecekti.

Seçimler gizli oyla ve salt çoğunluk esasına göre yapılacaktı. Seçimlere her bölgenin en büyük mülki amiri başkanlık edecek ve buranın güvenliğinden, seçimlerin sükûnet içerisinde yürütülmesinden o sorumlu olacaktı. Bu şekilde çoğu bölgede seçimler olaysız olarak sonuçlandı. Ancak bazı bölgelerdeki padişah yanlısı idareciler seçimlerde zorluk çıkardılar, hatta seçimleri engellemeye dahi kalkıştılar.

 

Seçimlerin yapılmasına karar verildiği Mart 1920’de Çanakkale merkezi, İtilaf Devletlerinin işgali altında bulunuyordu. Halk üzerinde baskı hat safhadaydı. Biga yöresi Anzavur ve adamlarının adeta üssü durumundaydı. Müdafaa-i Milliye Cemiyetleri buralarda henüz teşekkül edememişti. Mustafa Kemal, Osmanlı Mebusan Meclisi için Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak “Çanakkale Belediye Başkanlığı’na; Tereddütsüz merkez kurulu oluşturulması ve bağlı yerlerle sıkı bir bağlantı kurulması” için tamim göndermişse de Çanakkale’de Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti oluşturulmasını başaramadı.

 

Mustafa Kemal, o nedenle 1920’de Çanakkale’den seçilecek milletvekillerinin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubelerinin bulunduğu Ezine, Bayramiç, Ayvacık kazaları vasıtasıyla yapılmasını bekliyordu. Buna göre toplam on yedi aday içerisinden Ayvacık’tan Hafız Hamdi (Dumrul)   Bey 57 oy,   Ezine’den Mehmet   (Dinç)   Bey 109 oy,   Hakim Hamdi Hamit (Karaosmanoğlu)  Bey 109 oy,  Bayramiç’ten  Mehmet  Akif  147 oy   ve İsmail  Suphi (Soysallıoğlu) Bey 126 oy alarak Biga Sancağı’ndan milletvekili seçildiler. 3/4 Haziran 1920 tarihinde Biga Mutasarrıfı ve Kumandanı Avni Bey, seçim sonucunu TBMM’ne bildirdi.

 

Mehmet Akif Bey ve İsmail Suphi Bey Burdur’dan da milletvekili seçilmişlerdi. Mehmet Akif Bey ile İsmail Suphi Bey Burdur’u tercih ettiler. Mehmet Akif Bey, TBMM’ne Burdur Milletvekilliğini tercih ettiğini şöyle bildirdi:

B.M.Meclisi Riyaseti Celilesine

            14-VII-1336 tarih ve 270 numaralı emirname-i riyasetpenahileri cevabidir. Evvelce Burdur livasından intihap edilmiş ve liva-i mezkûre giderek müntehip ve müvekkillerimle temasta bulunmuş olduğumdan Burdur livası azalığını tercihan Biga azalığından istifa ettiğimi arz ile teyidi hürmet eylerim efendim.

                                                                                  17-VII-1336

                                                                                  B. M. M. Burdur livası Azasından                                                                                        Mehmet Akif

 

Böylece Mehmet Akif Bey, Burdur Mebusu olarak Meclis’te çalışmalarını sürdürdü.

             

Mehmet Akif Bey’in doğum yeri İstanbul olarak TBMM kayıtlarında yer almaktadır. 1920 yılında yapılan seçimlerde hem Biga Sancağından hem de Burdur Sancağından aday olan Mehmet Akif Bey, milletvekili seçildikten sonra TBMM’ne yer alan “Milletvekillerine Ait Tercüme-i Hal Varakasında” doğum yeri olarak İstanbul yazmaktadır. Babasının burada görevli olması sebebiyle çocukken hayatının bir kısmı Bayramiç’te geçmiştir. O nedenle bazıları onun Bayramiç’te doğduğunu yazmışlardır. Ancak TBMM’ndeki kayıtlarında İstanbul olarak geçmektedir.



Bu yazı 22971 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI