thejrc.org
Bugun...
Bizi izleyin:


Dr. Mithat Atabay


Facebookta Paylaş









İki Topçu Birbirini Unutmadılar: Çanakkale’de ve Kurucu Meclis’te Birlikte
Tarih: 11-11-2018 09:36:00 Güncelleme: 11-11-2018 09:36:00


Birinci Dünya Savaşı’nın bir provası olan Balkan Savaşları sırasında Edirne Sultanisi’nde eğitimine devam ederken burada mahsur kalan Kaludi Laskari, genç bir öğrenci olarak okullarına genle yaralıları öğretmenleri ile birlikte tedavi etmeye çalışıyordu. Onları gördükçe memleketin nasıl bu hale geldiğini düşünerek çok üzülüyordu.

 

Kaludi Laskari, gelecekte acaba memleketim nasıl olacak diye endişe ederken bir taraftan da annesini, babasını merak ediyordu. Zira Kırklareli düşman eline geçmişti. Laskari,  1894 yılında Kırklareli’ye bağlı Demirköy’de doğmuştu. Babası İstaki Efendi ve annesi Kalyofi Hanım’dı ve ailenin bir çiftliği vardı ayrıca ticaret yapıyorlar ve Demirköy nahiyeye dönüştürüldüğü için babası fahri olarak nahiye müdürlüğü görevini de üstlenmişti. Kaludi, altı yıl olan ilk tahsilini Demirköy’deki Rum İlkokulu’nda yaptıktan sonra, bir yıl Edirne Rüştiyesi’ne devam etmiş sonra da Edirne Sultanisi’nde yatılı olarak okumaya başlamıştı. Bu sırada savaş çıkmış ve Edirne Sultanisi de Hilal-i Ahmer Hastanesi’ne dönüştürülmüştü. Okulda dersler iptal edilmiş, öğretmenler ve parasız yatılı öğrenciler yaralıların eli ayağı olmuşlardı. Bu durum Edirne’nin 1913 yılı Yaz mevsiminde tekrar kurtarılmasına kadar devam etmişti. Edirne’ye Iamsnlı Ordusu girdiğinde ve şehir kurtarıldığında Kaludi Laskari de tekrar Edirne Sultanisi’nde parasız yatılı olarak okuluna devam etmeye başlamıştı.

 

Kaludi Laskari, son sınıfa geldiğinde bu defa da “Büyük Harp” başlamış ve seferberlik ilan edilmişti.  O da vatan tehlikede olduğundan seferberlik bürosuna giderek kayıt yaptırmış ve ihtiyat zabitliği için dört ay piyade eğitimi daha sonra da sahra topçu sınıfına ayrıldığı için de topçuluk eğitimine başlamıştı. Tüm bunlar toplam yedi ay sürmüş ve “zabit vekili” olarak 1915 yılı ilkbaharında Seddülbahir Cephesi’ne sevk edilmiştir.

 

Savaş o kadar şiddetliydi ki, pek çok arkadaşı şehit düşmüş ya da gazi olmuştu. Bu sırada kendisi gibi

topçu olan Üsteğmen Cemal Efendi ile tanışmıştı. İyi anlaşmışlardı. Savaş bütün şiddetiyle devam ederken Kaludi Laskari, top başında nişancı olarak bulunduğu sırada bir obüsten atılan topun şarapnel parçası sağ kolunu tamamıyla, sol ayağını ağır ve vücudunun bazı yerleri de hafif olmak üzere yaralanmış ve hemen hastaneye sevk edilmişti. Kaludi Laskari’nin, hastanede yaraları tedavi edilmiş ancak sağ kolunu kaybetmişti. Bu nedenle İstanbul’a gönderilmiş ve Paket Postanesi’nde Sansür Zabitliği görevi verilmişti. Laskari, bu arada Hukuk Mektebi’ne yazılarak oradan mezun olmuş ve avukat çıkmıştı.

Kaludi Laskari, Çanakkale’de Seddülbahir’de gösterdiği başarılardan dolayı 5434 ve 5795 sayılı kanunla rütbesi bir üst rütbeye yükseltilirken “çift kılıçlı harp liyakat” ve “Alman demir salip madalyaları” ile taltif edilmişti.

 

Laskari, Cumhuriyet döneminde savaşta yaşadıklarını anlatırken, aslında doktor olmak istediğini ancak babasının savaş çıkınca oğlum vatanın sana ihtiyacı var “Oğlum askere git” demesi üzerine askere gittiğini ve 15.Kolordu’da görev verildiğini belirtmektedir.  Cephede yaralandıktan sonra Allah’ın yardımı ile iyileştiğini ve vatana millete vicdanen borcunu ödemeye çalıştığını dile getirerek; “Vatan vatandır; babadan, anadan, her şeyden önce evvela vatan gelir. Çünkü bizi besleyen vatandır” demektedir.

 

Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık eden, onun yeni ve çağdaş kanunlarının kökleşmesi için bir avukat olarak üzerine düşen görevi her zaman yapmaya çalışan Kaludi Laskari, Galata’da Büyük Balıklıhan’daki yazıhanesinde uzun yıllar çalışmıştı. Aynı zamanda Rum Ortodoks Cemaati Temsilciliği ve Rum Ortodoks Patrikhanesi Hukuk Müşavirliği görevlerini de yerine getirdi. O her zaman şöyle derdi: “Ben ırken Rum’um fakat her şeyden evvel Türk’üm.

 

Türkiye’de uzun siyasi çekişme ve çalkantılardan sonra 27 Mayıs 1960 tarihinde ihtilal oldu. Türkiye’nin yeniden şekillenmesi ve bu amaçla yeni bir anaya yapılması gündeme geldiğinde bir “Kurucu Meclis” oluşturulması kararlaştırıldı. Kurucu Meclis oluşturulurken hem çalışma arkadaşlarının ve hem de aile dostlarının arzusunu kırmayarak başvuruda bulundu. Devlet Başkanı ve Çanakkale Cephesi’nden topçu arkadaşı olan Cemal Gürsel kendisine verilen on kişilik kontenjan içerisinde Kaludi Laskari’yi Kurucu Meclis üyeliğine seçti. Bu onun için büyük bir onurdu.

 

Kaludi Laskari, yeni Türkiye’nin çağdaş bir şekilde oluşmasına böylece Kurucu Meclis üyesi olarak da katkı vermiş oldu. Bundan son derece mutluydu. Kurucu Meclis üyeliğini 25 Ekim 1961 tarihine kadar sürdürdü. Daha sonra tekrar avukatlığa geri döndü.

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin bir vatandaşı olmaktan her zaman gurur duyan ve ömrünün sonuna kadar da bu vatan için hizmet etmiş olan Çanakkale Gazisi, Avukat ve Kurucu Meclis Üyesi Kaludi Laskari, 23 Şubat 1979 günü bu dünyadan gönül huzuruyla ayrıldı.



Bu yazı 26093 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
FOTO GALERİ
  • Bebişler
    Bebişler
  • Yurdum İnsanı
    Yurdum İnsanı
  • FANTASTİK
    FANTASTİK
  • ATATÜRK
    ATATÜRK
FOTO GALERİ
VİDEO GALERİ
  • Doğtaş Mobilya'dan 18 Mart'a Özel Video
    resim yok
  • 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
    18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi 108'nci Yıldönümü
  • Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
    Çanakkale 2015 Tanıtım Filmi
  • Barışın ve Özgürlüklerin Kenti "Çanakkale"
    Barışın ve Özgürlüklerin Kenti
  • TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
    TSK'dan Muhteşem Çanakkale Türküsü
  • Çanakkale Gangnam Style
    Çanakkale Gangnam Style
VİDEO GALERİ
YUKARI