Çanakkale’nin tek içme ve kullanma su kaynağı havzası içerisinde yürütülen Altın madenciliği arama havzasının genişletilme çalışmasına Danıştay 14.Daire Başkanlığınca yürütmeyi durdurma kararı verilmesi Çevre Gönüllülerinde büyük sevinç yarattı. Bugün düzenlenen eylemde Termik Santrallerin ve Altın Madenciliğinin Çanakkale’ye yönelik tehlikelerine bir kez daha dikkat çekilerek mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeye devam mesajı verildi. Ülgür Gökhan Danıştay kararına uyulması için yetkililere çağrıda bulunarak ağaç katliamını durdurmalarını istedi.

Sadece Biga İlçe sınırları içerisinde toplam 18 bin Megawattlık 16 adet termik santralin kurulma çalışmalarının devam ederken öte yandan da; çevreye ve doğaya büyük zararı olan Altın madenciliği faaliyetleri de tüm hızıyla devam ediyor. Uzun yıllardır hem termik santrallere hem de Altın madenciliği çalışmalarına karşı mücadele veren Çevre Örgüt ve Derneklerine en büyük desteği de Çanakkale Belediye Başkanlığı veriyor. Atik Hisar Barajı su toplama havzası içerisinde ve Çırpılar Köyü yakınlarında yürütülen Altın Madenciliği çalışmaları için geçtiğimiz aylarda ruhsatsız ağaç kesimi yapılması büyük tepkilere sebep olmuştu. Tepkiler sonrasında ağaç kesimi bir süre durdurulan bölgede kısa bir süre önce yeniden ağaç kesimi yapılması bizzat Belediye Başkanlığınca tespit edilmişti.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken sadece belirli bir alanda altın madenciliği yapmak, çıkartılan cevherlerinde başka bir yerde işletileceği şartıyla ruhsat alan şirketin; arama alanını 58 kat genişleterek ve çıkan cevheri de bölgede işletmek için yeni bir ruhsat alması yargıya taşınmıştı. Çanakkale Belediye başkanlığı söz konusu ek talebin yeni bir ÇED süreci gerektirdiğini bu sebeple yeni bir ruhsat verilemeyeceğini iddia ederken; şirket söz konusu ellerindeki ruhsatta zaten arama izinleri olduğunu dolayısıyla alanı genişletmek ve cevher işletmek için yeni bir ÇED raporuna ihtiyaç olmadığını iddia ediyordu. İdare Mahkemesi Altın Madencisi şirketi haklı görürken Çanakkale Belediyesi konuyu bir üst mahkemeye taşıdı.

Çanakkale Belediyesi ve Altın Madenciliği yapacak şirketin talep ve iddialarını inceleyen Danıştay 14.Daire Başkanlığı geçtiğimiz günlerde İdare Mahkemesinin verdiği kararı bozaracak yeni bir ÇED sürecinin yapılması gerektiği kararını verdi. Danıştay ayrıca yeni ÇED sürecinde bilirkişi olarak atanacak kişilerin çeşitli alanlarında uzman ve bölgede yaşayan kişilerden oluşturulması kararını da vermesi Çevre mücadelesi veren örgütlerde ve Belediye’de büyük sevinç yarattı. Bugün gerçekleşen Altın Madenciliği protesto eyleminde ise; mücadelenin bitmediği, Çanakkale’nin havasını, toprağını, suyunu ve doğal hayatını korumak için kararlılıkla mücadeleye devam edileceği mesajı verildi.

TÜRKİYE’NİN ÇEŞİTLİ YERLERİNDEN ÇEVRECİLER GELDİ

Bugün gerçekleşen protesto eylemine destek olmak amacıyla İstanbul, Balıkesir ve ilçelerinin yanı sıra Çanakkale ve ilçelerinden de çevre gönüllüleri katıldı. CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, CHP Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık ve Belediye Başkanı Ülgür Gökhan’ın da katıldığı eylem yağmur altında gerçekleşse de oldukça kalabalıktı. Çevrecilere hitap eden Hicri Nalbant, bölgede uzun yıllardır yürüttükleri çevre mücadelelerine rağmen Çanakkale’nin Altın Madencili ve Termik Santraller tehdidi altında olduğunu açıkladı. Hukuki her türlü mücadeleyi yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini belirten Hicri Nalbant; Çırpılar Köyünde yapılan kaçak ağaç kesiminin durdurulması için Çanakkale Valisi Orhan Tavlı’yı ve diğer kamu görevlilerini yetkilerini kullanmaya davet etti.

“SORUMLULAR, YETKİLİLER BU AĞAÇ KATLİAMINA NEDEN SUSUYOR?”

Ziraat Mühendisleri Odası Çanakkale Şube Başkanı Prof. Dr. Türker Savaş, Ruhsatı olmadığı bilinmesine rağmen başta Çanakkale Valisi Orhan Tavlı ve diğer kamu kurumlarının yetkililerinin bu hukuksuzluğa nasıl göz yumduğunu sordu. Prof.Dr. Savaş; “Çanakkaleli, yaşamını Çanakkale’de sürdüren, Çanakkale sevdalısı insanlar toplandık ve yaşamımıza sahip çıkıyoruz. Suyumuzu elimizden almak istiyorlar. Çiftçimizin sulama suyu, kentimizin içme ve kullanma suyunu… Ormanımızı katlediyorlar. Çanakkale’nin yaşam kaynağı olan ormanlarımızı… Size bunların öneminden bahsetmeyeceğim. Hepimiz çok iyi biliyoruz. Aslında çok söze de gerek yok; çünkü söylenecek söz kalmadı, bulamıyorum. Yapılanları akılla ve mantıkla izah etmenin olanağı yok, kalmadı. Bu ormanlar bize geçmişten armağan. Suyun karşısında yatan şehitlerimize borçluyuz. Bu ormanları biz geleceğimizden ödünç aldık. Çocuklarımıza, torunlarımıza, geleceğimize borçluyuz. Kazdağı’nı olduğu gibi geçmişten geleceğe aktarmak boynumuzun borcudur. Burada daha önce söyledik, ağaç kıyımından haberimiz olduğu an harekete geçtik ve itirazımızı dillendirdik. Dedik ki “henüz gayri sıhhi işletme ruhsatı olmamasına rağmen Atikhisar Baraj havzasında yer alan Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni Ocağı Projesi alanında ağaçlar neden kesiliyor? Neye göre kesiliyor bu ağaçlar? Sorumlular buna nasıl izin verdi? Bu hukuksuzdur, dedik. Nitekim Danıştay’ın kararı bu hukuksuzluğun belgesi niteliğindedir. İlginç bir şekilde Danıştay’ın kararı bizden kaçırılmaya çalışıldı. Nasıl? Neden? Kimlerin yararına? Bunların sorumluların bulunmasını istiyoruz. Evet, bu isteğimizin şu koşullarda ne ifade edeceğini soruyoruz belki kendimize ama hayır, bu işin peşi bırakılmayacak. Bir gün, bir yerlerde mutlaka bu hukuksuzluklarla hesaplaşacağız” ifadelerine yer verdi.

“BU ŞİRKETLERİN ENGELLENMESİ HERKESİN ASLİ GÖREVİDİR”

CHP Çanakkale İl Başkanı İsmet Güneşhan ise Çanakkale’nin ne kadar müstesna bir coğrafya olduğunun farkında olduklarını ifade ederek; “Çanakkale’nin cennetten bir parça olduğunun bilincinde olarak yaşamlarımızı sürdüren insanlarız. Yaşadığımız bölge yeryüzünün ayrıcalıklı bölgelerinden biridir. İlimiz boğazı, denizi, Kazdağları ve Kazdağları’nın oluşturduğu iklim özellikleri, bölgede dünyanın en değerli ürünleri olan Kiraz, Bayramiç beyazı, Ezine Peynirinin üretildiği tarımın en zengin olduğu illerden birisidir. Bugün burada istekle, arzuyla toplamamızın nedeni bu cennet bölgenin rant uğruna yaşanmaz hale getirilmesini önlemek içindir. Bölgemiz bir yanda Termik Santraller tarafından adeta kalorifer kazanına çevrilmeye çalışılırken; diğer yanda sayıları her geçen gün artan vahşi madencilik olan gümüş ve altın madencilik şirketlerinin çalışmaları ile delik deşik edilmektedir. Bunlardan bir tanesi de Çanakkale’nin tek içme ve kullanma suyu Atik Hisar havzasına kurulmaya çalışılan Altın Madenciliğidir. İdare Mahkemesinin kararı Danıştay tarafından bozularak şimdilikte olsa Çanakkale Halkının az da olsa yüreğine su serpmiştir. Bu karar ilimiz için son derece önemlidir. Doğamızı ve suyumuzu zehirleyecek olan böyle bir şirketin faaliyetlerinin engellemesi konusunda ilimizin, havasını içine çeken, suyunu içen herkesin asli görevidir” dedi.

“BENİM GÖREVİM BU KENTİ VE VATANDAŞI KORUMAKTIR”

Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ise yaptığı konuşmada; belediye olarak çevre mücadelesine verdikleri desteğe sonuna kadar devam edeceklerini belirtti. Bir Belediye Başkanı’nın görevinin kenti yaşanabilir kent haline getirmenin yanı sıra kentlinin yaşamını da korumak olduğunun altını çizdi. Ülgür Gökhan yaptığı konuşmada Danıştay 14.Daire’nin aldığı kararı topluluğa okudu. Gökhan yaptığı konuşmada; “Yıllardır yaptığımız mücadelenin bir nebzede olsa olumlu yönde almış olduğumuz bir yargı sonucunu sizlerle paylaşmak için toplandık. 2012 yılından bu yana Kirazlı bölgesinde maden arama süreciyle ilgili mücadelemiz devam ediyor. Balaban tepesi arkasına kadar uzanan, sadece Kirazlı bölgesinde faaliyet gösterileceği hatta oradan çıkan cevherlerin başka bölgede işleneceği yönündeki yalanları da buradan bir ÇED raporu almışlardı. Burada yeni bir alan için müracaatta bulandılar. Biz bu alan için yeni bir ÇED raporu alınması gerektiği konusunda yargıya gittik. Çünkü onların aldığı alan belirli bir alandı, bunu genişletirseniz yeni bir rapor gerekir” dedi.

“DANIŞTAY TAM BİR DERS NİTELİĞİNDE KARAR ALMIŞ”

Belediye olarak neden yargıya başvurduklarını şu sözlerle ifade eden Ülgür Gökhan; “Biz neden yargıya müracaat ettik? Çünkü Çanakkale halkının içme suyunun yatağında, üzerinde bir siyanürlü altın işleme faaliyet yapılacak. Hani bunlar alıp götüreceklerdi cevheri başka yerde işleteceklerdi? Demek ki bunların öyle bir niyeti yokmuş, bunu burada işleme niyetindesiniz diyerek mahkemeye başvurduk. İdare mahkemesi yeni bir ÇED Raporuna gerek yoktur kararı alınca bizlerde üst mahkemeye müracaat ettik. Danıştay burada tam bir ders niteliğinde karar almış. Danıştay ilk ve son raporlar ile ilgili aldığı kararda proje ömrünün 4,5 yıldan 6 yıla çıkartıldığını, proje süresince toplam cevher üretiminin 125 bin tondan 25 milyon 600 bin tona çıkartıldığını, ilk ÇED Raporunda 26 hektar alandan 613 hektara çıkartıldığını, açık ocak büyüklüğünün ise 1 hektardan 58 hektar alana yükseltildiğini, depolama alanının 1,7 hektar alandan 46,7 hektar alana çıkartıldığını ortaya koymuştur. Danıştay ayrıca ilk projede cevherin sadece çıkartılmak istendiğini yeni proje de ise cevher için bölgede işletme yapılmasına yönelik olduğunu da tespit ederek kararı iptal etmiş” ifadelerine yer verdi.

BİLİRKİŞİ ÇANAKKALELİ İSİMLERDEN OLUŞACAK!

Çanakkale Belediyesinin itirazı sonrasında Danıştay’ın aldığı kararda Çanakkale Çevre mücadelesi için çok önemli kararların da alındığını açıklayan Ülgür Gökhan, yeni ÇED sürecinde bilirkişi olarak atanacak olan kişilerin Çanakkale yöresinden olunacağını sevindirici bir gelişme olarak niteledi. Gökhan; “Danıştay aldığı kararda ayrıca biz çevre gönüllüleri içinde sevindirici bir karar almıştır. ÇED sürecinde görev alacak olan kişilerin Çanakkale yöresinde görev yapan Ziraat Mühendisleri, Çevre mühendisleri, Orman mühendisleri gibi bilirkişiyi oluşturacak heyette alanın niteliğine göre Çanakkale bölgesinde yaşayan kişilerden, üniversite veya kurumlarda görev almış kişilerden oluşturulabilecek. Bu karar bizlerin ellerini çok rahatlatmıştır. Yani kendi kafalarına göre bilirkişi atayamayacaklar, bu vasıflara uygun kişiler atanabilecek. Bu alanların çok sağlıklı bilirkişilerce incelenmesini, bu güzelliklerin ve su kaynaklarımızın korunmasından yanayız. Bu kişilerde ülkelerini seviyor, vatanlarını, vatandaşlarını seviyorlar ona göre karar vereceklerdir. Bu kişilerin de kendi yöremizden, kendi üniversitemizden olacak olması son derece önemlidir” dedi.

“YENİ BİR VİRAJDAYIZ, YENİ BİR BAŞLANGICIN EŞİĞİNDEYİZ”

Çevre Mücadelesinde yeni bir dönemecin eşiğine gelindiğine dikkat çeken Ülgür Gökhan; “Demek ki bu ülkede yargıçlar varmış. Türkiye’de zaten yargıçlarımız vardı, yeter ki rahat bırakılsınlar, sahip çıkılsınlar. Tehditler ile karşı karşıya kalmasınlar. Şimdi derhal buradaki ağaç katliamları Orman Müdürlüğü tarafından durdurulmalıdır. Yoksa suç duyurusunda bulunuruz. Burada bir mahkeme kararına uymamanın mutlaka bir yaptırımı olacaktır. Buraya ruhsat vermek konumunda olan kişilerinde bu süreç tamamlanana kadar işlemleri durdurmasını Çanakkale halkı adına durdurmalarını talep ediyoruz. Kazdağları bu ülkenin çok önemli bir toprak parçasıdır. Bizlerde suyumuzu, çevremizi korumak hem geleceğimizdeki risklerden korunmak amacıyla bu mücadeleyi devam ettireceğiz. Her hafta buradaki kontrollerimizi yapacağız, kim ki orada bir ağaç keserse doğru savcılığa şikâyette bulunacağız” dedi.