Arkeoloji ve yitik bir uygarlıkla ilgili bir yapı yapmak... Tasarım üzerine fikirler ve kavramlar üretmek, her zaman bana onları bir tasarım olarak şekillendirmekten daha kolay gelmiştir. Fikirler bir biçim almaya başladıklarında, kağıt üzerinde ve zihinlerde zamanla olgunlaşıyor. Ancak fiziki dünya ile temas edip gerçeklik kazanmaya başladıklarında hep eksik kalan bir yanları oluyor.
Bu belki mimarlığın "olmazsa olmaz" yapma, inşa etme refleksleri ile karşılaştırıldığında naif bir fikir. Belki inşa etmenin incelik ve sırlarına, genç bir mimar olarak henüz vakıf olamama halinden ötürü, belki her zaman yaptıklarına biraz şüphe ile bakma durumundan kaynaklanıyor. Mükemmel bir yapı yapmaktan öte; kusur, tavır ve hissiyatı ile kullanıcıya geçebilecek bir süreci tarif etmeye çalışmak da bu tereddütün bir parçası.
Ancak mimarlığın konusu yitip giden bir uygarlık üzerine bir yapı yapmak olduğunda, eninde sonunda üreteceğiniz tasarımın düşüncelerde bile olsa maddeleşeceği anı ötelemek istiyorsunuz. En azından yarışma süreci de, yarışmanın kazanılmasından sonra geçirdiğimiz süreç de bu şekilde ikilemler üzerinden tarif edilebilir.
Troya Müzesi için tasarlanan yapıyı, inşaat ve yapı tekniklerinin mekan üzerinden okunabileceği araçlarla tasarlamak bir fikirdi. Günün inşaat tekniklerini ve yapım sürecini de gösterecek şekilde, hatta belki sonraki kuşaklar için 'İnşa Etmenin Arkeolojisi'ni de gösterecek biçimde kullanılması söz konusuydu.
Ahşap kalıp, brüt beton, masif taş, masif ahşap gibi inşaatta kullanılan bütün malzemelerin en doğal halleriyle yapıda kendine yer bulması, zaman içinde bu malzemelerin değişerek geçireceği sürecin mekanı şekillendirecek olması, bu yapı için mimarlığın temel fikriydi. Şantiye sürecinin kendisi, yaşanılan aksaklıklar ve zorluklar dahil, bir yapının şekillenişinin temel düşüncesi olabilir mi? Bugüne ait bir yapı, antik dönemlerde olduğu gibi ham haliyle kalarak, aynı zamanda bitebilir mi? Teknolojinin bizi her anlamda sarıp sarmaladığı, yapı fiziği, yapı tekniği gibi konuların yapıların ayrılmaz parçası olduğu bu zamanda, teknoloji ne kadar görünmez olabilir ki? İşte bu sorular, Troya Müzesi şantiye sürecinin temel konularından oldu, ve olmaya devam ediyor. Bugün neredeyse tamamlanmış olan kaba yapı ile yakın zamanda bitecek yapı arasındaki mesafe oldukça az.
Çanakkale Troya Müzesi'nin yapım sürecinden tarihler:
Yarışmanın açılması: Ocak 2011
Sonuçlarının açıklanması: Mayıs 2011
Şözleşme imzalanması: Mart 2012
Proje ve ihale dosyalarının teslimi: Eylül 2012
Projenin ihalesi: Mart 2013
İnşaat başlangıcı: Eylül 2013